Simitçinin samimiyeti

  • 18.04.2013 00:00

 Soru: Sevgili Sivilay Abla; ben de barış olsun istiyorum ama Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlık sistemini getirip başkan olmak için bu işi sürdürüyor. Barış konusunda samimi değil. Hâl böyle iken bu sürece nasıl inanıp destek vereceğiz sorarım size? Saygılarımla. (Bora Barbarosoğlu)


Cevap:
 Sevgili Bora; köşedeki simitçinin niyeti de simit satmak, bizi doyurmak değil. Bizim karnımızın doyması konusunda samimi duyguları olmayan simitçiden bir simit satın aldığımızda ve afiyetle yediğimizde pekâlâ karnımız doyuyor. Simitçinin samimiyeti bizi hiç etkilemiyor. Samimiyet bir nikâh masasında bir de Allah karşısında lazım. Hele politikada umurumda olmaz.

Başbakan; İstanbul’a ikinci boğaz açacak. Uzaydan görülebilen üçüncü insan yapısı bir icraatı gerçekleştirecek. Evinde hasta, engelli varsa belediyenin adamları gelip yıkıyor, paklıyor, sen elini sürmüyorsun. Kendi engelli çocuğuna bakman için devlet para yardımı yapıyor. Vatandaş olayı abartmış, hastanelerde dayak yiyenden dayak atan konumuna gelmiş. Türkiye’nin havası kimsede yok. Bilal Macit’in tweetinde gördüm. Sırbistan’da on Türk dizisi altyazılı olarak gösteriliyormuş. İnsanlar Türkçeyi sökmüşler. Afrika’da Çin’den sonra en aktif ülke Türkiye. Fransa bu duruma acayip gıcık oluyor. Kişi başı milli gelir beş kat mı arttı on kat mı artık hesabını tutamıyoruz. Buna karşılık muhalefet edip iktidarı Erdoğan’ın elinden alması beklenen rakipler şampiyon belli ikinci kim haletiruhiyesinde. Gazeteler zaten Başbakan’ın dudaklarını okuma yarışında.

Böyle bir Türkiye’de her gün şehit cenazesi olsa ne olacak? İdris Naim Bey gibi bir İçişleri bakanı seçersin. Kendin de şehit edebiyatının, hamasetin dibine vurursun. Şehit ailelerini de imkâna boğarsın. Yüz sene daha iktidarda kalırsın.

Hangi çılgın bu tabloyu bozup kendini riske atar. Peygamberleri saymazsak durduk yere hangi ölümlü rahatını kaçırıp böyle bir yükün altına kendiliğinden girer?

Tabii ki fena hâlde başkan olmak isteyen biri.

Türkiye’nin en büyük şansı Erdoğan gibi güçlü bir iktidar sahibinin gönlüne düşen başkan olma ateşidir. Bu ateş Erdoğan’ın içini yaktıkça belki de binlerce insanın yüreği yanmaktan kurtulacak.

Bırakalım allahaşkına bu “halka hizmet için varız” safsatasını. Ben halk olarak istemiyorum kardeşim. İktidar beni sevmesin. Oyumu sevsin. Demokrasilerde iktidarlar oy için çalışır. İyi ki de öyle. Yoksa kendi bildiği yoldan gider. Halk için iyi olacağını düşündüğü şeyleri yapar. (Bakınız 1950’ye kadar halkçı tek parti iktidarı ve halka rağmen halk için Türkiye’si.)

Barış süreci denen tünelin ucunda başkanlık havucu var. Bu havuca ulaşmak için kırk yıllık siyasi hayatını tefeciye rehin bırakmaya gönüllü bir adam var. Biz seçmenlere düşen tek şey ise “barışı getir, havucu götür” demek olmalı. Ne olacak allahaşkına? Silahlar, mayınlar, patlamalar hayatımızdan çıkacaksa, zehir olsa içilir. Ahmet Necdet Sezer bile olsa on yıl katlanılır. (Farkındayım bu son blöf biraz ağır oldu ama bir kere yazmış bulundum.)


Emek kötü yola düşmeden


Soru:
 Sevgili Sivilay Abla; Emek Sineması elden gidiyor. Hepimizin ne hatıraları oldu o sinemada. Liseden arkadaşlarla eyleme gittik. Sırılsıklam ıslandık. Neden bu ülkede Emek’e saygı yok? (Cansu Denizel)


Cevap:
 Sevgili Cansu; Emek Sineması’yla ilgili anı biriktirecek kadar yaşın var mı bilmiyorum ama benim son anılarım film yerine önümdekinin ensesini izlemek şeklinde zihnimde tülleniyor.

Sinema izlemek için en iyi ses düzeni, en büyük ekran ve en rahat koltuklara sahip Kanyon, Cinemax, İstinye Park sinemalarına gidenlerin Emek eylemi başarıya ulaşamaz. Çünkü evrensel bir kural vardır: Yapmadığı şeyi söyleyen insanın sözü muhatabında tesir bulmaz.

Emek Sineması seyircisizlikten kötü yola düşmek üzereydi. Çarşı iznine çıkmış er ve erbaşın üç film birden gösterimlerde sinemanın ırzına geçeceği günlere ramak kalmıştı. Hangi hayırsever işinsanı böyle bir yükün altına girip Emek’i kötü yola düşmekten kurtardıysa Allah ondan razı olsun. Yenilenmiş Emek Sineması’nda dolby ses ve alttan ısıtmalı yatan koltuklarda üçboyutlu film izlerken patlamış mısır yemek için sabırsızlanıyorum. Film izlemeye gelmiş eylemcileri görürsem de bastonumla kovalarım şimdiden söyleyeyim.

***

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı


sivilayabla@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar