Orhan Gencebay ile bir ömür jürisi

  • 25.10.2012 00:00

 Tamam, uzaya gidemiyoruz da bari sanatçıya hayranlık işinde Çin malı merdiven altı üretim standartlarını aşsaydık.

Milyonlarca insanın ayılıp bayıldığı bir sanatçı 60. sanat yılını kutluyor. 32 ünlü sanatçı bir albümde biraraya geliyor ve bu albümün tüm başarısı sadece son yedi yılın en çok satanı olmakla ifade edilebiliyor.

Uzaya gidebilen bir ülke olsaydık albümün çıkacağı gün binlerce insan mağazalar önünde sabahlar, albümü alan ilk kişiler olmak için kapıları kırardı. Satış rakamları ilk bir hafta içinde milyonları aşar, koleksiyonerler için gümüş kutulu özel üretim albümler binlerce dolardan alıcı bulurdu.

Bu hislerle aldığım albümün kapağını açtığımda sadece “Baba”nın muhteşem şarkılarını bulmadım, Türkiye’nin en ünlü seslerinin kozlarını paylaştığı Popstar Bayram Özel gecesinin tek jürisi olduğumu hissettim. İşte Sivilay Abla jürisinin yorumları:

Alfabetik sıra nedeniyle A1’de Ajda Pekkan’ın olması ilahi adaletin tecellisi. Normal şartlarda bir şiir, şarkı başka dile çevrildiğinde ahengini kaybeder. Ancak Severek Ayrılalım Ajdacaya mükemmel çevrilmiş.

Ajda’yı arabada dinliyorsanız arkadan bir polis aracı geldiğini zannedip iki de bir dikiz aynasına gözünüz takılabilir. O ses dışarıdan gelmiyor, tonmayster şarkının nakaratının altına on saniyede bir tekrar eden manasız bir siren sesi döşemiş.


Hatasız kul olmaz
 şarkı değil melodik bir manifesto. Bugüne kadar bu şarkı üzerine hiç kitap yazılmamış, bir sempozyumda düşünürler tarafından iki gün boyunca didik didik edilmemiş olması bizim fikrî kuraklığımız. Tarkan, megastarın hakkı Tarkan’a demiş Amiral Gemisi’ne kurulmuş. Tarkan şarkının orijinal orkestrasyonuna hemen hemen hiç dokunmayarak ve yorumda Baba’nın bir nefes gerisinde durarak tevazula büyüklüğünü göstermiş.


Sezen Aksu
 Akşam Güneşi’ni ağzında kocaman kırmızı bir akide şekeri gibi evire çevire söylüyor. Dinleyenin ağzı sulanıyor.

Sinemaya gittiniz. Filmin çıkışında herkes bir kadından bahsediyor. Kapanış jeneriğinde “parktaki kadın” olarak tanımlanacak kadar küçük bir rolü var. İşte Emel Sayın bu albümün “parktaki kadın”ı. 100 kişiye Gencebay şarkılarını say desek hiç birinin aklına gelmeyecek Hayat Devam Ediyor’u almış, kanat takmış, uçurmuş. Emel Sayın bu. Hıçkırığının bile sanatsal bir değeri var.


Aşkımı Sakla
’da Yıldız Tilbe “Eridi gönlümün karlı dağları” sözlerini o kadar görkemli söylüyor ki karların erimesine fırsat kalmaz, çığ kopar gelir.

Konuştuğu Türkçeye artık sadece İstinye Park’ın, Kanyon’un tepelerinde rastlanılan Emre Aydın’aBir Teselli Ver’mişler ancak dinleyenleri kim teselli edecek, bunu hiç düşünmemişler. Emre Aydın’ınBir Teselli Ver’i, dizideki Şehzade Mustafa’nın Ayetel Kürsi okuması gibi. Emre Aydın’ın bu şarkıyı hakkıyla söylemesi için iki yıl kentin varoşlarında dil öğrenmesi lazım. En azından “e” seslerinin az olduğu bir şarkı seçeydi iyiydi. 


Mustafa Ceceli
, dillere destan mükemmeliyetçiliğinden hiç konsere çıkmamış Orhan Baba’ya saygısı gereği hata yapmamak için Yarabbim’i heceleyerek okuyor. İyi de ediyor.

Türk müziğinin Avare’si olan Hor Görme Garibi Serdar Ortaç’a verilerek hor görülmüş. Ortaç, kirli paslı elbisesi ve kafasında kasketiyle Avare filminde Raj Kapoor olabilir ancak şarkıyı yorumlarken daha çok bir Şakira.

Sert sulu bir elmanın üzerine vernik sürülmesi. Evet, daha parlak ama asla lezzetli değil. Candan Erçetin’in şarkıcılığı için hissiyatım bu ve Beni Böyle Sev’i dinledikten sonra bu duygum daha da perçinlendi. Candan Erçetin acilen kulak burun boğaz doktoruna görünmeli. Ya da albüme “eee”lerdeki cızırtıdan dolayı alıcılarınızla oynamayınız uyarısı eklenmeli.

Dünyada kimin sesi klonlanmalı diye araştırılsa tesbit edilen isimlerden biri Nükhet Duru olurdu. Bu kadar olağanüstü bir sese iyi proje gitmediği için hak ettiği şekilde kulaklarımızın ziyafet sofrasında başköşeye kurulamaması bizim adımıza büyük kayıp. Kendisini bu albümde ağırlamak ise büyük nimet.

Koroda Nilüfer’in Hasret Çeken Gönül Benim mi Olsun kuplesi arka arkaya eklense ve bundan yeni bir albüm yapılsa defalarca dinlenebilir. Arabeskin zirvede olduğu yıllarda doldurduğu muhteşem kasetler keşke raflara yeniden dönse.


Dil Yarası
 şarkısının beynimde dönen klipi Orhan Baba ile Sevim Emre’nin dore eşofmanlarla Arnavutköy sahilinde jogging yaparken atışmaya başlamasıyla başlıyor. Ebru Gündeş keşke Dil Yarası yerine Gönül’ü söyleseydi. O zaman Kuruçeşme Arena’dan “Gönüüül” diye asıldığında Boğaz’ın karşı kıyısındaki evlerin camları zangırdardı. Ebru bu. Ses tellerini bağışlasa, beş insanın işini görecek kadar ses teli çıkar.


Zerrin Özer
, kimseler bu şarkıları sevdiğini itiraf edemezken Gönül ile gönlümüzü fethetmişti. Tecrübesinin sorumluluğu gereği şarkıların en zorunu seçmiş ve bir diva gibi icra etmiş.

Gencebay Haute Couture’den üzerlerine cuk oturanlar şarkılar; Hande YenerAthenaMustafa SandalSeksendörtÖzcan Deniz’e.

Karbon kopya genç kadın vokallerden usanan kulaklarımız İzel’e hasretti. Kabahat Seni Sevende’de yakası açılmadık bir şarkıyı gün ışığına çıkarıyor. Gencebay madeninde cevher bulan bir diğer sanatçı da Rafet El RomanBeni Biraz Anlasaydın ile İsveç adına Eurovision’a katılsa birinci olur.


Volkan Konak
’tan Gurbet’i dinleyen Türkçe bilmeyen biri “adam içli söylemiş” der demesine de, Hürrem Sultan’dan ağır aksanına bakmadan şarkı sözlerini şiir olarak okuması biz yerlilerde çıldırma etkisi yaratıyor.

“Gönül” kelimesi dilimizin sahip olduğu en önemli zenginliklerden biri. Başka dile kolay kolay çevrilmez. Gönül ruhun kalbidir denebilir ve dumanlı kafalar bu kalbin sesini duyamazlar. Zaten duymamak için dumanı çekerler. Duman grubuna Gönül’ü söyletmek taammüden cinayete girer. Girmiş de.


Ya Evde Yoksan
 soğuğu, geceyi, yağmuru, sokakta kalmışlığı iliklerine kadar hissettiren bir şarkı. Hikâye iki kişi arasında geçiyor. Neredesin Firuze? filminden özenilerek Manga grubuna söyletilmesi şarkının ruhuna aykırı olmuş. Ancak hakkını verelim ki güzel söylemişler.


Deniz Seki
 ve Sibel Can şirketin düzenlediği karaoke partisinde mikrofonu kapmış sekreter kız gibi söylüyor.


Demet Akalın
 ve Şevval Sam bu performansla O Ses Türkiye’ye katılsa sadece Hülya Avşar dönerdi.


Zara
, tavuk bulyon gibi. Atıldığı her yemeğin tadı aynı. Şarkıların da.


Yaşar
, pes doğrusu. Gerçekten pes. Çok pes. Şarkı biraz daha uzasa diyaframı ağzına gelebilir.Berkay’a yer kalmadı.

***


Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

[email protected]

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.