İşte böyle bir memlekette yaşamak istiyoruz

  • 30.04.2012 00:00

 AKP hükümetinin hükmettiği senelere seneler eklendikçe, bazı mevzulardaki eleştirilere karşı şöyle bir kalıp yerleşti: “Ama bu zaten eskiden de vardı...”

Misal, uzun tutukluluk sürelerinden mi dert yanılıyor, cevap hemen geliyor: “Ama bu eskiden de böyleydi.” Yargının kaplumbağa hızında işlemesi, cezaevlerinin hâli pürmelali, memleketin Güneydoğusu’nda gençlerin ölmeye devam etmesi, polisin en ufak gösteride önüne geleni pataklayıp böcek ilacı sıkar gibi zehirlemesi, üniversite sınavlarında gençlerin telef olması... Eleştirilmesi gereken hangi mevzuu açsanız, hükümet ve muhipleri “Ama”lı cevabı patlatıyor ve derhal konu kapatılıyor.

Yani bir sorunun daha önce de var olmasının, bugün devam etmesine meşruluk kazandırması gibi bir tuhaflıkla karşı karşıyayız.

O kalıp dün benim de karşımda zuhur etti. Mevzu, geçen hafta yazdığım, “Deniz Gezmiş’in arkadaşı”titri nedeniyle sol cenahta hadiselere yol açan Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan’ın sanık avukatlığı yaptığı Fethiye’deki toplu tecavüz davasıydı.

3,5 sene boyunca uğraşıp didinerek açılabilen davada karar çıkmış, şehrin eşrafından olan sekiz sanık da beraat etmiş ve ben hiç şaşırmamıştım. Bir arkadaşımla karşılıklı olarak, “son zamanlarda bu kaçıncı dava böyle yahu” minvalinde söylenme hakkımızı kullanıyorduk ki, aynı ortamda bulunan alıngan bir eleman laflarımızı AKP’nin üzerine alınıp, o kalıbı akıl defterinden çıkardı: “Haksızlık etmeyin ama daha önceki hükümetler döneminde de tecavüz davalarında böyle çok karar verildi.”

Biz de bunun üzerine genelde yapıldığı gibi “haklısın valla” dedik.

Ama “haklısın valla” sadece cümlenin girizgâhıydı. Devamında ise az önce birlikte söylendiğim arkadaşım, hiddetli ancak hafiften ironik bir üslupla darmadağın etti o kalıbı: “Haklısın valla. Eskiden de olan her yanlışın bugün de var olma özgürlüğü olmalı Hükümet ister bir, ister 10 senelik olsun, bunları neden düzeltmedi diye zinhar eleştirilmemeli. Zaten biz de işte böyle bir memlekette yaşamak istiyoruz!”

AKP’nin avukatlığına soyunan eleman bunun üzerine kendince işi dalgaya vurup, “Nasılmış sizin yaşamak istediğiniz memleket bakalım” demek gafletinde bulundu.

Gafletinde bulundu diyorum çünkü karşısında bir kadın vardı ve sözkonusu olan kadın hakları olunca, kadınlar inanılmaz bir performans gösterip sonsuza kadar konuşabiliyorlar.

Öyle de oldu ve adeta “The best of AKP’nin günahları” misali bir döküm ortaya çıktı. Benim erkek aklımla hatırlayabildiğim kadarıyla o listede şunlar mevcuttu: “Hiç kimsenin içki ve sigara içmediği, tüm ailelerin en az üç çocuk yaptığı, o çocukların ‘dindar nesiller’ olarak yetiştirildiği, televizyon dizilerinde birlikte yaşayan çiftlerin RTÜK’in nikâh şahitliğinde evlendirildiği, tiyatrolarda ahlaka mugayir sanatın yasaklandığı, heykel sanatından Başbakan’ın sorumlu olduğu, Güneydoğu’dan Türk ve Kürt gençlerinin cesetlerinin gelmeye devam ettiği, İçişleri Bakanı’nın arayıp arayıp Kürt sorununu bir türlü bulamadığı, İçişleri Bakanı’nın ‘Hepiniz Ermeni’siniz, hepiniz piçsiniz’ pankartı olan mitinglerde konuştuğu, aynı İçişleri Bakanı’nın Hrant Dink cinayetini çözmesi gereken polis teşkilatının başında olduğu, kısaca İçişleri Bakanı’nın İdris Naim Şahin olduğu, bir yandan eğitim reformunu imam-hatip okullarının orta kısmını açabilmek için yaparken bir yandan başörtüsüyle üniversiteye girmenin hâlâ yasal olarak yasak olduğu, öğrencilerin en küçük bahaneyle cezaevlerine tıkıldığı, gazetecilerin senelerce tutuklu yargılandığı, davalar mühim olunca hak ihlali yapmanın mubah addedildiği, 35 insanın savaş uçaklarıyla bombalanıp hadisenin üstüne yatıldığı, KCK operasyonlarıyla ilgili ilgisiz tüm Kürtler üzerinde baskı kurulduğu, 12 Eylül’ün anayasası, yasaları ve YÖK’üyle yaşamaya devam ettiği, hükümeti eleştiren gazete yazarlarının MİT tarafından sahte isimlere alınan mahkeme kararlarıyla dinlendiği, AB hedefinden ışık hızıyla uzaklaşıldığı, Kıbrıs’ta yeniden Denktaş politikasına dönüldüğü, şikenin üstünü örtmek için milli birlik ve beraberlik içinde çalışıldığı, Alevi çocukların Sünni inancına göre zorunlu din dersi gördüğü, azınlıkların diken üstünde yaşamaya devam ettiği, Kürt çocukların anadilinde eğitim göremediği, Newroz’un yasaklandığı, cezaevindeki çocukların tecavüze uğradığı, ihale yasasının 10 senede 18 kez değiştirildiği... bir memlekette yaşamak istiyoruz!


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.