- 9.01.2012 00:00
En son aklımda kalan lafı, “Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde durmaya davet ediyorum”demesiydi.
Hani Aktütün karakoluna göz göre göre yapıldığı ortaya çıkan saldırıda onlarca gencin nasıl öldüğünü sorgulayan bizim gazeteye ayar vermeye çalıştığı basın toplantısında söylemişti.
Hatta iyi hatırlıyorum, komutanın esip gürlemesinden gizli bir zevk alan kimileri havaya girip, “Asker sizin gazeteyi oyacak valla” kıvamında gayet seviyeli espriler bile yapmıştı şahsıma.
O sıralarda bu esprileri yapanlarla komutan aynı dertten mustaripti: Vaziyeti anlamamak.
Yani, memlekette artık askerî vesayet rejiminin geleceği olmadığını bir türlü anlamıyorlardı...
Geçen gün, tutuklandıktan sonra ise “Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandı. Takdir Yüce Türk milletinindir” derken duydum artık emekli olan komutanı (İyi de Yüce Kürt milletinin takdiri ne olacak peki?).
Bu kez sesinde ayar verme yoktu, esip gürleme yoktu, duygu yoktu.
Sesinin rengi ve üstündeki kıyafet değişmişti ama bir şey değişmemişti.
Komutan yine vaziyeti anlamamaktan mustaripti.
Bu kez anlamadığı, Yüce Türk milletinin, yani benim deyimimle memleket insanının kendisiyle ilgili takdirini çoktan yaptığıydı.
Ne miydi o takdir?
Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı döneminde çok suç işlendiğini unutmadı insanlar... Çocuklarının şaibeli karakol saldırılarında can verdiğini...
Yetkisini kötüye kullanıp yargıya müdahale ettiğini...
Ergenekon sanığı bir generali korumasına aldığını...
Balyoz davasında haklarında yakalama kararı çıkan subayları orduevlerinde sakladığını...
Hantepe’de gencecik askerlerin öldüğü skandal baskının sorumlusu olan generali aklamaya çalıştığını...
“TSK’nın sabrının bir sınırı vardır” diye parmağını sallayarak Taraf’ı, daha doğrusu gerçekleri sindirmeye çalıştığını...
Darbe soruşturmasında en kritik iki hukuki delil için “Kâğıt parçası” ve “boru” diyerek bilinçli olarak doğru söylemediğini...
Unutmadı insanlar.
Üstelik şimdi mahkemede verdiği ifadelerde geçmişte sakladığı doğruları, yaptığı şaibeli işleri itiraf ediyor adeta.
Misal şimdi anlatacağım şeyi aklınız alıyor mu?
Genelkurmay Başkanı olduğu sırada, ordunun içinde hükümeti devirmek için hazırlanmış bir İrticayla Mücadele Eylem Planı ortaya çıktığında kameraların karşısına geçip “Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kâğıt parçasıdır. Bunu kim söylüyor, bunu Anayasamızın 117. maddesine göre TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı, ben söylüyorum. Artık TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı’nın bu ifadesi en büyük teminattır” diyen bu komutan, geçen gün ise mahkemede şöyle dedi:“TSK’nın komutanıydım, astlarıma moral için öyle dedim.”
Neden bahsettiğimizi hatırlıyoruz değil mi arkadaşlar?
Hükümeti devirecek bir eylem planından ve ortaya çıkan bu plana “kâğıt parçası” deyip “TSK’nın komutanı olarak buna ben kefilim” diye esip gürleyen birinden söz ediyoruz.
Aynı şahsiyet şimdi çıkmış “şaka yaptım şaka yaptım” diyor adeta.
Sanki devlet yönetiminden değil de gazozuna mahalle maçından bahsediyoruz.
Peki, ilkokulda öğretmenine arkadaşını şikâyet eden yaramaz öğrenci kıvamında, “Ben yapmadım, Hasan yaptı” diye verdiği mahkeme ifadesine ne demeli?
Denecek çok şey var ama nisyan ile malul hafızalara bunun asıl getirmesi gereken ne?
Bulamayanlara yardımcı olayım.
Efendim, çok değil 2010 senesi ağustos ayında YAŞ’ın başlamasına henüz haftalar varken kendisi emekliye ayrılacak olan Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı harekete geçmiş ve kendinden sonraki komuta kademesini şekillendirmek için bir hayli debelenmişti.
Diğerlerini şimdilik geçelim ama Kara Kuvvetleri Komutanı olmasını ısrarla istediği isim kimdi?
Bildiniz, “Ben yapmadım Hasan yaptı”daki Hasan, yani şimdi tutuklu olan Orgeneral Hasan Iğsız.
Ancak hükümet, Hasan Iğsız o sıralarda İnternet Andıcı soruşturmasında şüpheli olduğu için buna direnmiş ve şahane bir kriz yaşanmıştı.
Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı, şimdi hâkimlere “Valla ben yapmadım o yaptı” diye şikâyet ettiği Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olması için ordudaki bütün atamaları kilitlemişti filan...
O zaman da, acaba kendisi emekli olacak bir general bunu niye yapar, korktuğu bir şey mi var, birilerine ödenecek diyeti mi var diye sormuştuk.
Şimdi emin olduk ki işin sırrı kurmay zekâsındaymış, bugünlere ilişkin öngörüleri varmış meğer komutanın.
Neticede diyeceğim şu ki, Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı, aslında bu anlattıklarımı yapmakla suçlanıyor. Takdir yüce Taraf okurunundur!
oraldem@gmail.com
Yorum Yap