Yeni yıla girmek istemeyen adam

  • 2.01.2012 00:00

 enenin gayet şahsiyetsiz ilk günü yazı yazmaktan daha kötü tek bir şey olduğunu düşünüyorum şu anda.

O da yeni senin ilk “gerçek” gününü idrak eden insan türünün okuyacağı yazıyı yazmak.

Ve ben maalesef her ikisini de kapsayan bir iş yapmaya debelenmekteyim.

İzah edeyim...

Yılbaşının ertesi günü neticede tatildir, şudur budur.

Bilhassa hayata karşı yatay duruş şekli benimsenirse bir şekilde atlatılır.


Oon, dokuz, sekiz
... diye başlayan manasız geri sayım, senenin ilk gününde de takılmış plak misali biir, biir, biir... şeklinde sürer aslında.

Yılbaşı gecesinin, “İşte geldik gidiyoruz, şen olasın Halep şehri” haletiruhiyesi, tıpkı içilen içkiler gibi damarlarda halen dolanmaktadır.

Senenin ilk “gerçek” günü ise devrisi gün, yani şu an bu gazeteyi elinizde tuttuğunuz gündür.

Hele bir de şimdiki gibi uyuz pazartesiye denk geldiyse, ahalinin içten içe attığı “sıfııır!” çığlığıyla yankılanır ortalık.

Keşke çekirdek çitler gibi bir ton “yeni karar” almasaydınız değil mi?

Sigara bırakılacak, diyet ve spor yapılacak, şu ülkelere gidilecek, şu kitaplar okunacak, kendine daha çok zaman ayrılacak ve elbette kimsenin sizi üzmesine izin verilmeyecek...

Tabii bir de, bi zahmet işe gidilecek.

Oldu, görürsem söylerim (2012’yi)...

Bunların çoğunun, hadi delikanlı olayım iki satır, hiçbirinin olmayacağını senenin ilk günü hafiften hissetmeye başlarsın ama asıl kafaya dank ettiği gün ikinci gündür.

Onun için senenin gayet şahsiyetsiz ilk günü yazı yazmaktan daha kötü tek şeyin, senenin ilk gerçek gününü yaşayan türdeşlerime yazı attırmak olduğu kanaatindeyim.

Ve bu nedenle, kesinlikle gazetecilik meslek ilkeleri arasına, “senenin ilk günü yazı yazmak zorunda olan köşe yazarının sınırsız saçmalama hakkı vardır, bu hak kamu yararına bile olsa sınırlanamaz”maddesi eklenmesini geçmişte yine böyle bir günde teklif etmiştim.

Fakat birçok mühim insan gibi benim de kıymetim hayattayken anlaşılamadığından, önerimi dikkate alan olmadı.

Neyse, neyse...

Tüm bu ahval içinde hâlâ bu yazıyı okumakta direnenler varsa anlatayım.

Memleketin hali dolayısıyla aşırı dozda asap bozucu geçen, finali de “yanlışlıkla” 35 insanı katlederek yaptığımız senenin son günü, ruh halim bir bankanın reklamındaki adam gibiydi.


Yeni yıla girmek istemeyen adam
 var ya... İşte tıpkı o hesap.

Onun, “Bu kadar borçtan, ödenecek krediden sonra yeni yıla girmek istemiyorum. Siz önden girin ben belki sonra gelirim” demesi misali benim de içimden, “Bu kadar baskıdan, tutuklamadan, kandan, katliamdan sonra yeni yıla girmek istemiyorum. Siz önden girin de bakarız” demekten başka bir şey gelmiyordu.

Reklamdaki yeni yıla girmek istemeyen adamı o bankanın sağlayacağı şahane kredi koşullarıyla ikna ediyorlardı.

Benim öyle bir şansım yoktu elbette.

Çevremdeki aklı başında insanların bana, “memleketi yönetenler yeni yılda şahane bir demokrasi vaat ediyor” demesi ihtimali yoktu.

Kendimi ikna etmek için, nasıl olsa bundan daha kötü bir yıl olamaz en iyisi yenisine girip kurtulmayı denemek. 2012’de daha kötü olsa olsa Marduk düşebilir, o da eminim ki yine “yanlışlıkla” Kürtlerin üzerine düşer dedim.

Neticede kös kös gittim Çarli’nin yerine. Çarli’nin yeri Bodrum’da çarşı içinde, orta karar bir evin yatak odası büyüklüğünde şahane bir meyhane.

Buradaki dostlarla birlikte Çarli’nin Melekleri misali kurulduk masanın başına.

Herhalde memlekette yılbaşı gecesi televizyon ekranında at yarışı olan tek meyhane bizimkiydi.

Belki yaşasaydı bir de Bukowski izlerdi yılbaşında at yarışı ama zaten malumunuz o bizim memleketten değil.

Benimle aynı sebepler vesilesiyle hemen hepsi yeni yıla girmek istemeyen adam ve kadınlardan oluşanÇarli’nin Melekleri ekibi olarak içimizdeki hüznü paylaştıkça eğlendik.

Burukluğumuzu bastırmak için çocukluğumuzu yardıma çağırıp, 70’lerin şahane Türkçe pop şarkılarını dinledik.

Dans ettik.

Hatta saat geceyarısını gösterdiğinde dua bile ettik.

Daha kötüsü olmaz di mi Tanrım?

Lütfen olmasın...


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.