- 19.01.2013 00:00
Ne zaman sevdiğim biri bu dünyadan gitse, farkına varıyorum ki hiç farkında olmadan kafamda insanları ikiye ayırarak yaşıyorum.
Benim kafamdaki cennet için önceden rezervasyonlarını yaptıklarım ve ötekiler.
Sonra kafamdaki cennetin kapıları açılıyor.
Ortam şahane...
Kahramanlarım, sevdiklerim, elini çabuk tutan dostlarım, tanıyıp kaybettiğim, tanıyamadan kaybettiğim saygıdeğer abilerim ve ablalarım orada.
Misal, ortak tanıdıklarımızdan Cemal Süreya, John Lennon, Bob Marley, Tezer Özlü, Edip Cansever, Orhan Veli, Jimi Hendrix, Janis Joplin, Fenerbahçeli Lefter, Oğuz Atay, Can Yücel... büyük bir sofraya oturmuş, beni bekliyorlar.
Muhabbeti düşünsenize...
Ama kafamdaki cennetin en güzel yanı, kahramanlarım ile kaybettiğim kimi akrabalarım ve dostlarımın orada buluşması.
Birbirlerini mutlaka tanıması gereken insanları böylece biraraya getiriyorum.
Yakışır...
Sonbahar akşamlarına özgü, adamı hafiften ürperten tatlı bir rüzgâr esiyor benim cennetimde.
Ve kocaman ağaçların altındaki o sofraya ara sıra güzel insanlar ekleniyor.
Onun için bu taraftan ne zaman bir fire versek, hüzünlü bir tebessüm ediyorum.
Bu tarafta bir eksilirken, o tarafta bir kişi artıyor.
Yaşarken hiç farkında olmadan rezervasyonunu yaptırdığım koltuğa, sofranın uygun bir yerine yerleştiriyorum onu.
Son zamanlarda benim cennet ekibine katılanların sayısı hızla artıyor.
Maalesef demiyorum çünkü, orada ortamın şahane olduğunu biliyorum.
Yakınlarda hayatın en hızlı 100 metre koşucularından, bizim Moda’daki efsane öğrenci evinin demirbaşlarından olan Cenk’i uğurlamıştık oraya.
Önceki gün televizyon izlerken bir baktım, yüzümde yine aynı hüzünlü tebessüm, meğer Mehmet Ali Birand için de yer ayırmışım kafamdaki cennette.
Neden, diye sorunca kendime, önce Birand’ı tanımadığım ama tanısam seveceğim insanlar arasına koyduğumu fark ettim.
Sonra gazeteciliği yaşam biçimi hâline getiren biri olduğu için mesleki kahramanlarım arasına koyduğumu...
Ve belki de en mühimi, veletliğimden beri 30 küsur senedir onu ekrandan izleyen biri olarak, televizyondan tanıdığım bu adamın “iyi bir insan” olduğuna karar verdiğimi idrak ettim.
Onun kafamdaki cennete gitmesinin tek bir kötü yanı var.
Benim meşhuru bol cennetimde, benden önce bütün röportajları yapacak olması.
Ne yapalım, haber atlatan o olsun.
Ruhu şad olsun.
Güzel insanlardan bir şair
Laf hazır güzel insanlardan açılmışken oradan devam edelim.
Birçok şeyi olduğu gibi Şair Rüştü Onur’un adını da ilk kez Moda’daki öğrenci evinde duydum.
Sene 1989’du. Her sayfasını defaatle okuduğumuz Mehmet Fuat’ın Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi ’nde o güne kadar adını hiç duymadığımız, dikkatimizi celbeden bir isimdi o.
Çünkü adının yanında 1920 - 1942 yazıyordu ve 22 yaşında hayatını kaybeden bu şairin hikâyesini fena hâlde merak ediyorduk.
Kitapta birkaç şiiri vardı sadece Rüştü Onur’un.
Hayatın ağır kırdığı bir genç adamın şiirleri...
Bu da daha fazlasını merak etmemiz için yeterliydi.
O zamanlar... diye başlayan bir muhabbet yapmama gerek yok sanırım.
Özetle “bir tık” dünyası değildi o zamanlar yaşadığımız, şimdiki gibi her mevzuda haftada bilmem kaç kitap da yayımlanmıyordu.
Sonra bir gün, öğrenci evimizin benimle birlikte şiir kolu eşbaşkanlığı görevini yürüten dostum Kanatelinde bir kitapla geldi. Salah Birsel’in Rüştü Onur adlı incecik kitabı.
İnceydi ama şairle ilgili çok şey öğrendik o kitaptan. Zonguldak’ta lisede okurken ince hastalığa yakalandığını, birkaç kez Heybeliada Sanatoryumu’na yattığını, bunlardan birinde orada tifodan yatan bir kıza âşık olup nişanlandıklarını, 1942 senesinin kasım ayında önce nişanlısının sonra kendisinin öldüğünü, ve yürek burkan diğer ayrıntıları...
Hüzünlü bir hikâye bekliyorduk ama yine de sarsılmıştık.
O kitap şimdi bulunuyor mu bilmem.
Ama Yılmaz Erdoğan çok iyi bir iş yaptı ve Rüştü Onur ile Zonguldaklı şair arkadaşı Muzaffer Tayyip Uslu’nun hayatları ekseninde bir dönem filmi çekti.
Merakla bekliyordum, film nihayet gösterime girecek.
Ve ben izin yapabildiğim ilk fırsatta Kelebeğin Rüyası adlı o filme gideceğim.
Bunu başarabilirsem, gördüklerimi size de anlatırım.
[email protected]
Yorum Yap