Peluş ayıcık ve aşk

  • 11.02.2013 00:00

 “Yıldızları saymayı bilmiyorum

Kalbimi rendeleyen bir şeyler var”

                             
 (Emine K. KılınçVakt-i Veda’dan)


Sevgililer Günü
’nün hedefi doğrudan ve dolaylı olarak genç kızlar, kadınlar. Ticari mesajın aracısı özellikle “sevimli konuşan peluş ayıcık”, İstanbul’da olsun, Tokyo’da olsun. El ütüsü de var, sihirli aşk küresi de. Kalp kesimli kolye; elbette. Zamanımıza özgü değil sadece bu karşılıklar, aracılık dayatmaları; aşk her zaman bir miktar pahalıya mal olmamış mı...

Listeyi okumayı sürdüremedim, uzundu, zaten az sonra bir başkası geldi. Herkes elinden geleni yapıyor görünüyor, kısacık bir zaman dilimi içinde aşkı var kılmak için...

Aşkın ifadesi olarak hediye, niye daha çok kadının meselesi olarak görünüyor peki?.. Erkeği de aşk konusunda örgütleyen, kadın çünkü.

Piyasa faaliyetine bakılırsa, aşk romanla, roman kadınla, kadın da gönülden yükselen cümlelerle değil de bir hediye paketi sürpriziyle ilgili görünüyor.

Oysa hayata aşkla bakmak diye bir şey var, hep vardı. Evlatlarının döneceği güne hazırlanmaya devam eden Cumartesi Annesi veya herhangi bir faili meçhulün yakını, bu umudu yeisle koruyor olabilir miydi... Ahmet Büke’nin güzelim öyküsü Mahur Beste’nin Cumartesi Annesi kahramanı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Mahur Beste’sinin kahramanı Behçet Efendi’ye göre tam da bu açıdan, kayıp olanı hayatında tutma konusunda daha yürekli ve sağlam duruşlu geliyor bana.

Hepimiz birer sanatçı gibi kendi ellerimizle sonsuz hayatımızdaki varlığımızı biçimlendiriyoruz.

Aşk üzerine bilmediği soru ve cevap yokmuş gibi piyasanın. Kadın veya erkek olarak aşktan hareketle neyi bilebiliriz? Badiou’nun bu soruya cevabı şöyle: “Erkeğin bilgisi iki tarafı ayrı ayrı oluşturan bölünmeden, kadının bilgisi çifti ‘biz’ hâlinde var kılacak şekilde sürüp gitmekten yana.”

İşte, sinema oyuncusu Nur Sürer, müebbet hapse mahkûm eşi Sarp Kuray için dört yıldır Ankara, Sincan yollarında... Bu bir rol değil, aşkın ve imanın sınavı. Umut Operasyonu için seçilen kurbanlardan Abdülhamit Çelik’in eşi Tuba Çelik’in öyküsünü bu köşede anlatmıştım. Nur Sürer gibi Tuba Çelik de yıllarca hayat arkadaşını hapishanede ziyaret etti, zor şartlar altında, masumiyetinden kuşku duymaksızın ona destek olmayı sürdürdü.

Hapiste ya da sürgünde hatta belki zor hastalığın pençesindeyken de eşin, sevgilinin yanında olma konusunda kadınların vefası, Amerika’da yaşayan Türkiye kökenli Müslüman okur-yazarların bir dayanışma platformu olan WisdomNet internet grubunda tartışıldı geçen hafta. Grubun üyelerinden, Amerikan hapishanelerinde dinî rehber olarak çalışan www.habergaraj.com yazarı Bilgin Erdoğan, çok etkilendiği bir hapishane olgusunu konu almış, “Duvarların ardındaki koşulsuz aşk” başlıklı yazısında: Hür kadınların, duvarların ardındaki erkeklerle evliliği... Bir tür platonik aşk değil mi bu, kadını aşk eyleminde özne ve özgür kılan... Gerçek anlamda özgür kadınların seçiminden söz ediyor Erdoğan. Metropollerin kirli sokaklarından ve günah kokan gecelerinden, kirli, çıkara dayalı ilişkilerden kopma isteğiyle de güç kazanıyor belki, müebbede mahkûm bir erkeğe yönelen her türlü zorluğu göze aldırtan duygular.


WisdomNet
’te konu tartışılırken öne çıkan, grubun yönetim kurulu üyesi Murat Güzel tarafından ayrıntılı olarak dile getirilen görüş, kadınların koşulsuz, karşılıksız aşk konusunda erkeklere göre daha başarılı olduğu. Sadakatle bekleyen erkek örneği ise pek görülmüyor. Bu sadece erkeğin yalnız kalma korkusuyla açıklanabilecek bir eksiklik değil. Geleneksel literatürde zayıf iradeli, heva ve heveslerine esir sayılan denizin dalgaları gibi güvenilmez bulunan kadınların hapisteki eşe gösterdiği vefa ve sadakat, “bilinmeyen kadın”, ya da “rüya kadını” imgelerinin örtbas edip durduğu bir yeteneğin altını çiziyor.


Sevgililer Günü
 endüstrisinin hedefi ise tutarsız imgeler yağmurunda kararsızlığa düşen kadınlar galiba... Çoğunlukla yazarı erkek olan romanların kurguladığı ve romanla ilişkisi tüketim düzeyinde kalan kadınlar tarafından da benimsenen, küçük tesellilerle yatıştırılan âşık kadın imgesi, şubat kapıdan girmeden dolaşıma sokuluyor. Cicili bicili paketli peluş ayıcık figüründe aşk, hesapsız kitapsız çocuksu kadın oyunu olarak yankılanıyor. Sevimli peluş ayı figürü, yeri boş ya da her an boşalabilecek olan çiftin tekine olduğu gibi, âşık kadının anaç doğasına da ustalıklı bir gönderme. Aşkın sınavlarından ancak çocuksu yönünü koruyan geçmez mi...

Piyasa bunun pekâlâ farkında: Çift arasında gitmeye zorunlu ya da meyilli taraf genellikle erkekken, bu yüzden ortaya çıkan ya da çıkması muhtemel boşluk adına aşkı bir şekilde var etmeyi üstlenen, aşk ilişkisinin başlangıç zemininde durmadığı hâlde bile “biz”i temsili sürdüren, kadın oluyor.



cihanaktas1@gmail.com

twitter.com/chn_aktas

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums