Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi olarak Aralık 2015'te Paris'te imzalanmıştı. Türkiye’nin 2021 Paris Anlaşması’nı onaylamasıyla 2053 yılına kadar karbon emisyonlarında net sıfır taahhüdünü verdi. İstanbul üniversites Cerrahpaşa Orman Fakültesi'nde öğretim üyesi Doğanay Tolunay sosyal medya hesabında peşpeşe attığı Twittlerle Türkiye'nin verdiği taahhüdü yetine getiremeyeceğin yazdı. 

Alanında uzman, doğa savunucusu Doğanay Tolunay'ın açıklaması şöyle: 

2020 yılındaki sera gazı emisyonlarımız açıklandı. Buna göre arazi kullanım değişiklikleri de dahil olmak üzere emisyonlarımız 526 milyon ton CO2 kadar. Buna göre emisyonlarımızın %70’i enerji sektöründen kaynaklanmakta. 

Yıllara göre bakıldığında 1990 yılında 220 milyon ton CO2 olan sera gazı emisyonları 2017 yılında 530 milyon ton CO2e’ye ulaşmış, sonraki 2 yıl azalmıştır. Ancak salgın koşullarının hakim olduğu 2020 yılında yeniden yükselmiş ve 526 milyon ton CO2e olmuştur. 

Buna karşılık ormanlarımızın tuttuğu CO2 miktarı 48,4 milyon ton CO2 ile 2020 yılında en düşük seviyededir. Halbuki 2017 yılında bu miktar 90,3 milyon tondu. Dört yılda 42 milyon ton kadar olan azalma ormanlarımızdan yapılan aşırı odun üretiminden kaynaklanmakta. 

Bu miktar endüstri kaynaklı emisyonlarımızın % 63’üne, tarım kaynaklı emisyonlarımızın ise %57’sine karşılık gelmekte. 

Ormanlardan kesilen odunlar da uzun süreli kullanılıyorsa bir karbon havuzudur. Hasat edilmiş orman ürünleri olarak adlandırılan bu havuzda depolanmış CO2 2016 yılında 13 milyon ton iken 2020’de 11,3 milyon tona gerilemiş. Çünkü ihracat yapıyoruz derken karbon da satıyoruz. 

Ormanlar ve hasat edilmiş orman ürünlerindeki yıllık toplam CO2 miktarı 59,7 milyon ton kadar. Bu değer aynı zamanda net sıfır emisyon için sera gazı emisyonlarını düşürmemiz gereken miktar. 

Özetle sera gazı emisyonlarımız artarken ormanlar tarafından alınan CO2 miktarları azalıyor. Halbuki Net Sıfır Karbon Emisyonu için tam tersini yapmalıyız.Bu nedenle bilgiselin başında sorduğum sorunun cevabı hayır. Böyle gidersek net sıfır emisyon hedefine ulaşmamız mümkün değil.