Türkiye’de siyasi kutuplaşma: Çelişkileri keskinleştirme

  • 19.02.2015 00:00

 Türkiye’de siyasi atmosferi tanımlayan kelimenin kutuplaşma olduğu konusunda neredeyse bir konsensüs var. Hükümeti destekleyenler ile muhaliflerin aynı fikirde olduğu nadir tespitlerden birinin kutuplaşma gerçeği olduğunu söylemek bir abartı olmayacaktır.

 

Türkiye’de kutuplaşma olduğu yönündeki tespitin nüanslarına girildiği zaman ise ayrışmalar ortaya çıkıyor:

1- Öncelikle Oral Çalışlar’ın ifade ettiği gibi, “Türkiye, ‘tam ortasından iki kampa ayrılmış’ değil.  Siyasi veriler, en azından üç siyasi kutup olduğunu gösteriyor...” Çalışlar cumhurbaşkanlığı seçim sürecini hatırlatarak, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyen CHP, MHP, BBP, DSP gibi farklı siyasi görüşlerden partilerin ancak %38,4 oya ulaşabildiğine dikkat çekiyor. Bununla beraber Kürt hareketinin üçüncü bir siyasi kutup olduğuna dikkat çeken Çalışlar, “seçmenlerin yarısı, bu iktidarın devamını, yararlı görüyor” diye ekliyor. (1)

Yani ‘Türkiye’de %50 diğer %50’ye karşı’ şeklinde özetlenebilecek bir siyasi harita yok. En azından siyasi eğilimi ortaya koyan en etkili anket olan seçim sonuçları bize bunu söylemiyor.

2- Türkiye’de kutuplaşma tespiti yaparken, bu eğilime eşlik eden başka bir trendin de vurgulanması bize Türkiye’ye dair gerçek resmi sunmak konusunda ışık tutacaktır. Türkiye bir yandan da normalleşirken kutuplaşıyor. Bundan önce baskı ile yok sayılan bir çok kimlik, artık kendini daha rahat ifade ediyor. Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler ve dindar Müslümanlar (ayrımcılık tamamen sona ermemiş de olsa) kendi kimliklerini daha özgür şekilde siyasete taşıyor. Yıllardır dışlayıcı bir seküler-Türk milliyetçiliğinin hegemonyası ile şekillenen Türkiye kamuoyu ise bu kimliklere alışıyor ve daha sağlıklı tepki veriyor. Yani parti siyaseti ekseninde kutuplaşma yaşanırken, toplumsal düzlemde bir Türkiyelileşme de buna eşlik ediyor.

3- Türkiye’de kutuplaşmanın miladı ve sebebi konusunda yeterince analiz yapılmıyor. Muhalefet bu kutuplaşmanın yegane sebebi olarak iktidar partisini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemini görüyor. Bu elbette muhalefetin kendi siyasetini meşrulaştırmak için getirdiği siyasi bir okuma. Bu analizin bize Türkiye siyaseti hakkında gerçekçi ve derinlikli bir resim sunduğunu söylemek mümkün değil.

Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Çalışmaları bölüm başkanı değerli tarihçi Şükrü Hanioğlu, Türkiye’de yaşanan kutuplaşmanın “yapısal” olduğu kanaatinde: “Siyasî hayatımızda uzun bir geçmişi bulunan “kutuplaşma”, siyasetin yapılanma ve örgütlenme biçiminden kaynaklanan yapısal bir sorundur. Liderlerin buluşarak “ortamı yumuşatmaları” benzeri girişimlerle çözülmesi mümkün olmayan bu soruna cevap verilebilmesi ise ciddî bir dönüşümü gerekli kılmaktadır.”

Hanioğlu bu yapısal sorunun sebebi olarak da “ilkelere dayalı olmayan, olanları da törpüleyen “iktidara muhalefet temelli siyaset” biçimini sorumlu görüyor.

Kutuplaşma, Türkiye’de partilerin ortaya çıktığı 1908 öncesinden başlayarak, iktidara karşı “birleşik cephe” oluşturmanın bir ürünü olarak tezahür ediyor. Hanioğlu’nun Osmanlı döneminde muhalefet üzerine yazdığı bu satırların, günümüzde geçerli olmadığını kim söyleyebilir? “Diğer bir ifadeyle muhalifler belirli bir düşünce, program ve yaklaşımı dile getirmekten ziyade, iktidarın uygulamalarına karşıtlık üzerinden siyaset üretiyorlardı. Bu nedenle de ‘kutuplaşan’ siyasetin de belirleyicisi ‘iktidar’ oluyordu. Onun uygulamaları ‘muhalefet’in gündemini de belirliyordu.” Cumhuriyet döneminde de bu “cephe” siyasetinin devam ettiğini vurgulayan Hanioğlu, günümüzdeki kutuplaşmanın radikal bir değişiklik olmadığı sürece devam edeceği kanaatinde. “Sıklıkla yakınılan ve ‘kutuplaşma’ olarak nitelendirilen olgu yapısal bir sorunun neticesidir. Bu nedenle siyaset; ilke, program ve düşünceler çerçevesinde yapılmadıkça, ‘kutuplaşma’ iktidarlar ile karşı cepheler arasındaki temel ilişki biçimi olmayı sürdürecektir.”(2)

4- Muhalefet bu süreçte siyasetini “çelişkileri keskinleştirme” stratejisi üzerinden geliştirmekte. Türkiye’de her hadiseyi hızla parti siyasetine çeken bir eğilim içinde. Bir genç kızın veya gazetecinin trajik şekilde öldürülmesi bile Türkiye’de bir ideolojik yarılma unsuru olarak görülebiliyor. Muhalefet, iktidar partisinin aksine sistematik bir kimlik inşasında ve ortak bir ideolojik çatı altında birleşemiyor. Muhalefeti bir araya getiren, iktidara yönelik duyulan hoşnutsuzluk veya nefret oluyor.

Ve sonuçta Türkiye seçimlerle belirlenen bir siyasi sistem üzerine kurulmuş olduğundan, çoğunluk olan kamp kazanıyor.

.....

(1)http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/oteki_yuzde_50_efsanesi-1265658

(2)http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2013/08/18/kutuplasma-yapisal-bir-sorun-mudur

.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums