Bir “Kış Uykusu” olarak Twitter âlemi

  • 27.05.2014 00:00

 “Twitter herkesin hakim olduğu, kararların ortalama 5 dakikada verildiği bir açık hava mahkemesi” diye özetlemiş bir tweeti ile, Cengiz Sunar twitter'ın tartışma hayatımıza katkısını. Zaten düşünsel derinliği ile meşhur olmayan, kör topal yürüttüğümüz bir tartışma geleneği, Türkiye'de twitter ile başka bir boyuta taşındı. 140 karakterde çoğu son derece komplike olan bazı sorunlara karşı en doğru, en mutlak, en ahlaklı duruşun nasıl ifade edileceği yarışı Türkiye entelijansıyası için üzerinde düşünülmesi gereken bir kısırlık kaynağı olarak görülmedi. Aksine birçoğu bu yeni paylaşım sitesindeki ranta dahil olmak üzere “büyük mahkemenin” bir köşesinde yerlerini aldılar.

Twitter'da aslında hemen her konunun döneceği “asıl” ve “kök” sorun belli: AK Parti hükümetine olan tavır ve hatta daha da net adı konulacaksa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a duyulan hissiyat. Bir maden kazasına da tepki, dünyaca ünlü bir sinemacımızın başarısı da aynı lens içinde değerlendiriliyor.

Bu cumartesi çok güzel bir şey oldu Türkiye açısından. Türkiye'nin sinemadaki yüz akı Nuri Bilge Ceylan, başarısını tescilleyerek Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülüne layık görüldü “Kış Uykusu” isimli filmiyle. Zor zamanlardan geçen ve baharın geldiğini hatırlamayan Türkiye için bir “bahar uyanışı” getirdi “Kış Uykusu.”

Devamında daha da güzel bir gelişme yaşandı. Nuri Bilge Ceylan, hükümeti özellikle Gezi döneminde epey de sertçe eleştirmiş bir sanatçı olmasına rağmen, kazandığı başarı toplumu bölmedi. Soma faciasında bile acı üzerinde bölünen, travması üzerine travma katan bir çatışma kültürü geliştirmeyi başarmış bir toplum gitmiş, ortak bir sevinç gelmişti.

Olmadı değil istisnalar. Nuri Bilge Ceylan'ın Fransa'daki başarısı ile aynı gün Almanya'da olan Erdoğan'ın performansını “iki farklı Türkiye'nin iki ayrı yüzü olarak” sunmaya çalışanlar. Nuri Bilge Ceylan'ı hükümete karşı bir direniş abidesi olarak lanse edip bu ödülün aslında tüm Gezi'ye gittiğini savunacak kadar Ceylan'ın bireysel başarısına saygısızlık edenler. Veya Nuri Bilge Ceylan'ın ödül konuşmasını yeterince radikal bulmayan ve hayal kırıklığı beyan eden Gezi'ciler de yok değildi. Veya çok azınlıkta da kalsa Nuri Bilge Ceylan'a Gezi'ye sempatisi yüzünden hınç duyanlar da vardı. Ancak bunlar değildi dünkü “twitter mahkemesinin” kazananı.

Orhan Pamuk'un başına gelen gelmedi Nuri Bilge Ceylan'ın başına. Linç edilmedi siyasi görüşleri yüzünden, onunla aynı cephede durmayanların bile koltukları kabardı. Eleştirdiği siyasi otorite, seleflerinin Orhan Pamuk tavrının aksini gösterdi. Kültür Bakanı bu başarıyı hemen kutladı, Başbakan Erdoğan Ceylan'ı bizzat aradı ve tebrik etti. Pamuk gibi “öz vatanından parya” muamelesi ile burayı terk etmeye zorlanmadı. Yani sağlıklı ve normal bir ülkede yaşanması gereken yaşandı.

İlginçtir, bir sosyal paylaşım sitesi olarak dizayn edilen twitter'ın Türkiye'de nasıl bir toplumsal bölünme unsuru hâline geldiğini tespit edenlerden biri de Nuri Bilge Ceylan olmuştu. Geçen hafta Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajda “Twitter bile başkalarını suçlamanın bir arenası hâline geldi gitti. Başkalarının hatalarını, yanlışlarını yakalayıp deşifre ettikleri bir yer” diyordu Ceylan...

Ceylan, röportajın devamında çok bilgece açıklıyordu twitter'ın aslında neden bu hâle geldiğini, son filminde eleştirdiği “Türk aydını” tipi üzerinden. Malum twitter dediğimiz kolektif bir yansıma. Neyin yansıması? “Türk aydınının” hâlet-i ruhiyesinin...

Tekrar dönüyoruz Ceylan'a: "Zaten Türk aydını dediğimiz şeyin tümüyle genellenebilecek homojen bir yapısı olduğunu da söyleyemem. Ama yakın çevremde sık rastladığım ve filme de bir şekilde girmeyi başarmış özelliklerden bazıları olarak söyleyecek olursam, başkaları hakkında epey gelişmiş sezgileri ve bilgileri olmasına rağmen, kendilerini tanımak konusunda şaşırtıcı derecede kara cahil oluşlarını, bıçak kemiğe dayandığında kendini kandırma yeteneklerinin son derece gelişmiş ve kıvrak olduğunu, yaptıkları hemen her şeyi birtakım erdemlerle süsleme eğilimlerini söyleyebilirim. Vicdan, ahlak gibi temel kavramları çok fazla kullanmaları ve bunu sürekli kendilerini temize çıkartmak için yapmaları. Kendini korumak için harcanan enerjinin yarısı kendini tanımak ve gerektiğinde gerçekle yüzleşmek için harcansa aslında çok daha büyük yüklerden kurtulunacak.”

Ceylan'ın “Türk aydınına” dair tespitleri, twitter'ın tam da tarif ettiği kişiler tarafından nasıl mikro hayat faşizmi için yeni bir alan açtığını açıklamıyor mu aslında...

Küfrün anormal bir şekilde normalleştiği, bilmem ne unvanı olan profesörlerin bir troll seviyesine düştüğü bir karanlık bu. İlk taşı günahsız olan atsın mottosunun unutulduğu, pasif veya aktif agresifliğin gelen RT destekleri ile çoğaltıldığı, herkesin ne kadar akıllı, ahlaklı, doğru ve her şeyi bilen olduğunu kanıtlamak için büyük yiğitlikler gösterdiği bir savaş alanı bu.

Zaman zaman bu kadar sığlıkla, klişelerle, sloganlarla neyin tatmin edildiğini anlamadığım bir arena.

Herkes alıyor bu sadece ve sadece yıkıcı öfkeden payını.

Nuri Bilge Ceylan, Türkiye'nin göğsünü kabartan bu ödülü alınca, genç kuşak Türkiyeli aydınların en parlak isimlerinden, Londra'da yaşayan akademisyen Ziya Meral bir tweet attı. Ceylan'ın çektiği film Kültür Bakanlığı tarafından “rekor” destek görmüş ve ciddi bir fon ile desteklenmişti. Ziya Meral bundan dolayı Kültür Bakanlığını tebrik eden bir tweet attı, ben de bu tweet’i paylaştım ve Kültür Bakanlığına Nuri Bilge Ceylan'a hak ettiği desteği verdiği için bir vatandaş olarak teşekkür etmek istedim. Zira vergilerimizin boşa gitmediğini, doğru sanatçılara destek verildiğini görmek çok memnun edici idi... Lakin cevap sert oldu. Yazılı eser olarak sadece küfürlü tweet bırakmaya kararlı olan bir kuşağın, buram buram ataerkillik ve ahlaksızlık içeren tweet’lerini geçtim, birçok aklı başında insan buna tepki duydu. Niye? Anlamak mümkün değil!..

Anlamak mümkün değil zira bu tepki rasyonel bir tepki değil. Bir fikir teatisi değil, argüman yarışı da değil. Hoyrat, yakıcı bir öfke bu. Tek silahı karşısındakini nasıl itibarsızlaştırırım taktikleri olan bir pozisyon kavgası bu. İyi veya kötünün ancak “benim iyi ve kötüme” nasıl hizmet ettiği üzerinden anlam bulan bir aşırı siyasileşmekten kaynaklı bir zihin tahribatı sorunu bu...

Bir kış uykusu bu. Zihinsel tembelliğin meşruiyet kalkanının siyasi pozisyon olduğu, depresif, karanlık bir düşünsel uyku dönemi bu...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums