“Mahalle’nin sınırları bellidir; coğrafi bir ifadeden çok bir ruh halinin, bir varoluş şeklinin göstergesidir bu sınır… Tevekkülün, dayanışmanın, birbirlerine benzer yaşamların, kendi içerisine kapanık olmanın tezahür ettiği bu sınırlar, tam da bu sınırları ifade eden kavramların değişmesiyle birlikte tahribata uğradı… Mahallenin sınırlarında her zaman apartmanlar, o apartmanlarda yaşayan zenginler vardı, her zaman bu mahalle atmosferinin dışında İsviçre’de kayak, Paris’te alışveriş yapıp, çocuklarını tahsil için Amerika’ya gönderenler vardı. Fakat ne zaman ki o mahallede yaşayanların da vitrinleri dolduran envai çeşit yiyecekleri alabilme ihtimali belirdi; ne zaman ki ‘Biraz İngilizce, biraz bilgisayar…’ diyerek çocukların ‘geçerli’ meslekler edinmesi gerektiği fikri doğdu; ne zaman ki elinde kalemi gözüne sokarcasına sallayan bir kişi televizyondan ‘Artık devir değişti’ dedi, o zaman mahallede bir şeyler değişti. Artık evlerin içinde olanlar bir sırdı; herkes kendi meşrebince startı verilmiş yeni dünyanın içerisinde yer kapma yarışına girdi. Beraber gidilen piknikler, bayram ziyaretleri seyrekleşti, mahallenin sicil defterine yazılacak şeyler bulunamaz hale geldi.”

Nuh mahallenin metalaşmasına, avm baskısı karşısında esnafı, küçük ve insana yakın olanı savunurdu. Bir esnafça katledildi. Yazıklar olsun. Programcısı olduğu Açık Radyo’da 20 Mayıs 2002’de okumuş yukarıdaki manifestosunu. (http://acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=33519&cat=100)

TC’NİN G20’SİNDE SİVİLLİK, GENÇLİK VE ŞEFFAFLIK YOK

Türkiye daha doğrusu AKP iktidarı bu yıl “zengin” ülkeler kulübü G20 dönem başkanı. G20’nin beş alt grubu var. T20 think-tanklar, B20 reel ekonomi, L20 istihdam… Bir de 2010’da Kanada dönem başkanlığında kurulması kararlaştırılan ve ilk 2013’te Rusya dönem başkanlığında hayata geçen siyasî karar vericilerle sivil toplum temsilcileri arasında diyaloga yoğunlaşan C20 var. Ayrıca gençliği temsilenY20 ve Avustralya dönem başkanlığında kurulmuş ve daha adı konmamış yolsuzlukla mücadele grubu var. G20’nin Türkiye sorumlusu Ali Babacan ne C20, ne Y20 ne de yolsuzlukla mücadele grubundan bahsediyor.

Oysa sivil toplum kuruluşları, C20 2015 sürecine bir yıl önce, Nisan 2014’te hazırlanmayı başladı. Haziranda Türkiye’den GİF, Oxfam, TEPAV, Uluslararası Şeffaflık Derneği ve WWF, Avustralya’daki 2014 C20 zirvesine temsilcileri ile katıldı. Uluslararası Şeffaflık Derneği ve WWF gibi uluslararası örgütler, geniş ağları ile G20 sürecine, hangi ülke evsahibi olursa olsun zaten sürekli müdahil oluyor.

Ardından ağustosta Türkiye’de faaliyet gösteren 14 sivil toplum kuruluşu, gönüllü bir yürütme komitesi kurarak 2015’teki C20 sürecine hazırlanmaya başladı. Kamu otoritesiyle resmî temaslar ve bu yürütme komitesinin koordinasyon görevini üstlenme talepleri ise, hükümet tarafından hiçbir zaman yanıtlanmadı. Bunun yerine, C20 komitesine gayr-ı resmî olarak “devam etmeleri”, “çok yakında kendilerine resmiyet kazandırılacağı” söylendi. 14 kuruluş, kendi imkânlarıyla oluşturdukları websitesini yılbaşında yayına sokarak, küresel sivil istişare sürecini başlattı. Üstelik Türkiye’nin resmî websitesinin sadece İngilizce (!) olmasına karşılık, C20’nin istişare için yayına soktuğu yoklama ve soru formu altı dilde! (http://www.c20turkey.org/)

İktidarın sivillik, gençlik ve şeffaflık alerjisi mâlum. Yine de uluslararası bir kuruluşun daimî komitelerini görmezden gelebilmek için başka bir gezende yaşıyor olmak gerekiyor. Son dakikada karar alınırsa sivil topluma Millî İradeciler, gençliğe Yaşlanmış Siviller yakışır. Ama yolsuzlukla mücadele için bulamadım daha! Bu arada G20’nin yolsuzlukla mücadele eylem planı bir kenarda bulunsun: (http://g20.org/wp-content/uploads/2014/12/2015-16%20_g20_anti-corruption_action_plan_0.pdf)

cengizaktar@gmail.com

Twitter@AktarCengiz