- 30.07.2013 00:00
Doğa ve tarım Türkiye’de yıllardır tasfiye sürecinde. Memleket çapında bir taarruz sözkonusu. 15-20 yıl öncesine kadar dünyada tarımda kendisine yetebilen yedi ülkeden biri olan Türkiye bugün yüzden fazla ülkeden tarım ürünü ithal ediyor. Tarıma gösterilen ilgisizlik ile doğaya yapılan hoyratlık aynı zihniyetin ürünü. Türkiye’nin görünür istikbali çöl, beton ve asfalt artık. Tek umut yerel itiraz, direniş, hak arama ve mücadelelerde.
Hatırlayalım: Ocak 2011’de Ankara’da Meclis önünde Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir protesto vardı. “Anadoluyu Vermeyoz” sloganıyla memleketin dört bir yanından 200’e yakın kuruluşu temsil eden çevreciler, hâlâ Meclis’te bir yerlerde bekletilen ama her an kanunlaşabilecek olan sözümona “Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”nı protesto etmişlerdi. Aralarında Buğday, ÇEKÜL, Doğa Derneği, Ekoder, Greenpeace, TEMA, WWF gibi ülke çapında çalışan çevreci kuruluşların yanında onlarca yerel dernek vardı.
Platform adına Sarıkeçili göçerlerin lideri Pervin Çoban Savran’ın reddiyesi çok açıktı: “Eğer yasalar doğamızı korumayacaksa halk koruyacak, köklerine ve doğasına ne pahasına olursa olsun sahip çıkacak. Bizi yönetenlerin bunu açıkça bilmesi gerekiyor. Kimse siyasîlere doğayı yok etsinler diye bir yetki vermiyor.”
Bu protesto sonrasında Anadolu’yu Vermeyeceğiz Platformu yedi koldan yola çıkan ve haziranda Ankara yakınlarına kadar gelen Büyük Anadolu Yürüyüşü’nü düzenledi. Yürüyüşçüleri polis ve jandarma Gölbaşı’nda durdurmuş ve Ankara’ya girmelerini engellemişti.
Gezi Ruhu, Büyük Anadolu Yürüyüşü ile önemli bir aşamaya gelen çevreci mücadeleyi artık memleketin kalıcı gündem maddesi hâline getirdi. Kent, kır ve doğaya karşı katlanarak süren taarruza karşı yedi koldan örgütlenen bir sivil toplum var artık. Son günlerde posta kutuma düşen şu üç haber olayın boyutunu iyi anlatıyor.
» Artvin dünyanın en yüksek debili nehirlerinden Çoruh’un şekillendirdiği eşsiz bir mikroklima. Dünyada son 100 doğal ormanlardan biri Genya. Türkiye’nin biricik biyosfer rezerv alanı Maçahel. Artvin 20 yıldır üzerine çöken maden kâbusundan kurtulmaya çalışıyor. 17-24 ağustos tarihlerindeArtvin Çevre Platformu’nun çağrısıyla Doğanın Talanına Karşı Ekoloji Kampına, Hayde Artvin’e!
» Antalya’da Alakır Nehri Kardeşliği, nehir üzerinde bitmek tükenmek bilmeyen HES inşaatlarından biri de Dereköy’de. HES mağdurlarına destek için bayramdan sonra Çaltı Köyü’nde bir etkinlik düzenleme kararı almış.
» İstanbul’da belediyenin dayattığı Yedikule park projesine karşı Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi’nin websitesinde (http://yedikulebostanlari.tumblr.com/) İstanbul suriçinin son bostanlarının korunması için geliştirilen alternatif teklifi inceleyebilirsiniz.
Bunlar ve tüm diğer mücadelelerin artık kayda geçmesi, herkesçe bilinmesi, açılan davaların emsal teşkil etmesi, güçlerin birleştirilmesi gerekiyor. Türkiye’deki çevreci mücadelenin atlasını hazırlayan Politik Ekoloji Çalışma Grubu bu yönde çok hayırlı bir adım atmış. Darısı,kalkınmanın iktisadî, beşerî ve çevresel bedelini kayda geçirecek bir izleme mekanizmasının başına. Yeşil cin şişeden çıktı diyorduk ya...
Bilvesile, kalkınmacı inadıyla çevre bilincinin gelişmesinde tarihî rol oynayan hükümeti canı gönülden kutlamak gerek!
cengizaktar@gmail.com
Yorum Yap