Rezilliğe paravan olanlar

  • 29.05.2016 00:00

Rıza ya da Reza Sarraf veya Zerrab’ın fahiş kefalet bedeli ödeyerek serbest bırakılması talebi reddedildi. Kararın gerekçesi olarak Savcı Bharara’nın mahkemeye sunduğu belgeler ortalığa saçıldı. Bilmediğimiz bir şey yoktu. Yine de kamuoyunda heyecan yarattı. Asıl heyecanlanması gereken herhalde savcılardı ama onlarda ‘tık’ yok. CHP Milletvekili İlhan Cihaner’in 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk dosyasının yeniden açılmasıyla ilgili yaptığı başvuruyu işleme koyacak savcı kaldı mı, emin değilim.

Saray ve AKP çevreleri de heyecanlanmıştır muhtemelen; Newyork’ta yürütülen soruşturmayı soluklarını tutmuş izlediklerine kuşku olmasa gerek. Ama soluklarını öyle bir tutmuşlar ki, onlardan da ses seda çıkmıyor. Oysa açıkça zan altındalar. ‘Zan’ yani ‘şüphe’. O eski bakanlar kaç yıldır alınlarında ‘şüpheli’ damgasıyla yaşıyorlar. Ayıp. Gidip yargıda aklanmalarına neden izin verilmiyor ki? Konu Meclis’te görüşülürken kürsüde yaptıkları konuşmaları hatırlıyorum. O konuşmaları arşivlerden silmeleri de mümkün değil. Nasıl da yüksek perdeden din-iman işlerini de karıştırıp savunmuşlardı kendilerini...

Beni en çok acı acı gülümseten Savcı Bharara’nın Reza’nın “güvenilmez” bir kişi olduğunu söylerken bir havuz kanalında Türk bayrağı önünde yaptığı açıklamaları kanıt göstermesiydi. Orada ne demişti Rıza? “Polis zili çaldığında bunun bir darbe olduğunu hemen anlamıştım”.

Gazeteci merakı işte: Davutoğlu’nun yollanıp yerine “icraatlarıyla” namlı Binali Yıldırım’ın oturtulmasının acaba New York’taki bu soruşturmayla bir alakası var mıdır? Çeşitli olasılıkları göz önünde bulundurup ona göre hazırlıklı olmak bakımından. Malum, Ahmet Davutoğlu’nu eleştirmeye çok eleştirmişizdir ama bu akçeli işler konusunda hassasiyetini de iyi biliyoruz.

Bu ‘Ah ulan Rıza’ konusu sadece bazı politikacıların sorunu değil. Devleti yönetenlerin tutumları nezdinde Türkiye’nin itibarıyla, prestijiyle ilgili bir sorun. Aktrollerin hücumlarından anlıyoruz ki Rıza soruşturmasında bir kez daha ortalığa saçılan iddialara ‘emperyalizme karşı omuz omuza’ konseptiyle karşı durulacak. Tabii ‘üst akıl’ analizleri eşliğinde. Bu konuda çok ‘maharetli’ akıldaneleri var; ne zaman ‘ABD ve İsrail’in en güvenilir müttefiki biziz’ denilir ne zaman ‘emperyalizme karşı mazlum milletlerin sözcüsü’ rolüne soyunulur, biliyorlar. Ama inatçı gerçekleri bastırmak, unutturmak mümkün olmuyor işte. Ve biz ‘küresel’ bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye ne bir zamanların Arnavutluk’u olur ne de kendi kabuğu içinde çürüyen Kuzey Kore...

Metro rezaleti

Metro Turizm adlı firmanın otobüslerinden birinde yaşanan rezillik doğal olarak ‘rezilliğin haberi’ olarak kamuoyunda tepki ve şaşkınlık yarattı. Fakat o da ne? Firmanın patronu Galip Öztürk adlı şahıs, olayı “paralel pislikler” ağzıyla yorumladı, haberi duyuranlara saldırdı! Ne özür, ne utanç, ne mahcubiyet... Yüzsüz, arsız, pişkinler biliyoruz da bu kadarı gerçekten çok fazla! Bir de Meydan’ın manşetinden hareketle rezaleti perdeleme çabasına girişenler oldu.

Manşetin dili gazetecilik, habercilik bağlamında tartışılabilir elbette. Ama bunu rezilliğin önüne çıkarmak bir gazetecilik tartışması olmuyor. Hele ki olmadık rezilliklere paravan olmayı iş edinmişler için...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums