Korku büyürken…

  • 18.03.2016 00:00

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘terör’ ve ‘teröristin’ tanımını değiştirmek gerektiğini ‘buyurdu’ ve işareti alan medya ile birlikte AKP’li hukukçular derhal seferber oldu. Söz, düşünce, eleştiri, yazı, kitap deyip geçmemeliyiz yani; ‘bombadan daha tehlikeli’ olabilir pekala! Dahası da var; ‘baş belası’ sosyal medya da deyip geçmemeliyiz, aynı ‘tehlike’ orada da var.

Aslına bakarsanız bu zihniyetin ‘icraatı’ bir süreden beri zaten var. Siz deyin 17-25 Aralık sonrasından beri, ben diyeyim 7 Haziran veya 1 Kasım sonrasından. Saray, iktidar ve yönetim anlayışını eleştiren, itiraz eden, razı gelmeyen, boyun eğmeyen hemen her kişi ve çevreyi doğrudan veya dolaylı şekilde ‘hain’ görüyor. ‘Hain’ olmak mı ‘terörist’ olmak mı daha ‘fena’ bir şey acaba?

Neticede Saray söylüyor ve genellikle önce tetikçi medya sonrasında da savcılar harekete geçiyor; olması uygun ve gerekli görülen ‘oluyor’. Gazeteciler tutuklanıyor, muhalif medya kuruluşlarına el konulup batırılıyor vb.

Önceki gün ‘Hala barış istiyoruz’ açıklaması yapan üç akademisyen, haberin dumanı üzerinde tüterken ‘Terör propagandası’ yaptıkları suçlamasıyla kendilerini ‘içeride’ buldular. ‘Herkes terörist olabilir’ zorbalığının son örnek uygulaması şimdilik bu. Başka örnek uygulamalar sırada olmalı. Bir de ‘yasası’ çıksın, asıl o zaman göreceğiz, ortalık ‘teröristten’ geçilmiyormuş meğer…

Neresinden baksanız ‘olağanüstü’ bir dönemden geçiyoruz. Ve bu tür durumlarda zihnimizi meşgul eden ‘Ne olacak bu memleketin hali?’ sorusunun cevabını bulmaya çalışırken durup tarihi deneyimlerden öğrendiklerimizi hatırlamamızın yararlı olduğuna inanırım.

Zorba rejimler ve diktatörler iktidarlarını ellerinde tuttukları devleti kafasını kaldıranın kafasına vurdukları bir ‘sopa’ olarak kullanırlar. Kendilerini ‘devlet’ ve ‘millet’ kavramlarıyla özdeşleştirirler. Varlıklarını o ülkenin ‘kaderi’ olarak görür ve herkesin de böyle kabul etmesini isterler. Kendilerinden öncesi yoktur, sonrası da olmamalıdır.

Bu zorbalığın kaim olması için de hep bir ‘davaları’ vardır. Bu ‘dava’ duruma ve şartlara göre değişkenlik arz etse de en kullanışlı olanı milliyetçiliktir. Ve ‘dava’, diktatörün şahsında en ‘yüce’ anlamını bulur. ‘O’ olmasa ‘dava’ da olmaz. ‘Dava’nın adamı olmamak ise, tabii ki ‘hain’liktir.

Bu tür bir rejimde bütün kurumlarıyla birlikte devlet, iç ve dış mihraklara karşı sürekli ‘tetikte’ iken bütün topluma da korku salar; iç ve dış düşmanlara karşı herkesin devletin ve ‘liderin’ arkasında durması gerektiğini telkin eder, dayatır. ‘Bir dakika ya?’ diyen, ‘hain’ olur.

Fakat hiçbir zorbalık rejimi yoktur ki yarattığı korku toplumunun altında kalmasın.

Korku ve öfke, isyan, birbirinin ikiz kardeşidir çünkü. Bir toplumda ne kadar büyüyen bir korku varsa, o kadar da isyan potansiyeli vardır.

Ülkemizde uzun süredir bir ‘olağanüstü hal’ zihniyeti hakim. ‘Barış’ demeyi, eleştirel bir düşünce dillendirmeyi ‘terör’ ile özdeşleştiren bir devlet aklı ve uygulaması, doğru, herkesi korkutuyor.

Hele ki topluma nerede ne şekilde patlayacağını bilemediğimiz bombaların korkusu, endişesi hakim iken… İnsanların ‘durduk yere’ ölmesine ‘alışmamız’ gerektiği söyleniyorken…

Ve siyaset kurumunun, gelişmeleri ‘kaygıyla izlemenin’ ötesinde bir ‘etkinliği’ kalmamışken…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ro$ev sîtav
    Ro$ev sîtav
    18.01.2014 19:57

    çOK YERINDE BIR DEGERLENDIRME.. ELINE SAGLIK TANER KARDE$

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums