Zaman beklediğimizdir...

  • 23.01.2016 00:00

Zaman, bazen insanın karşısında kendisini ‘çaresiz’ hissettiği bir ezel ve ebed kavram.. O ‘çaresizlik’ duygusunun derinliğinde bazen sizi kıskıvrak yakalamış olan ise, ‘keşke’ duygusu oluyor. ‘Keşke’, çekici bir girdaptır. Hem çekicidir ve hem de girdaptır. Geçmişe yönelik bir hayıflanma içerir ve o geçmiş ki, bir daha ne geri getirilebilir ve ne de yeniden yaşanabilir...

Zaman, insanın insan olalı beri anlamak ve anlamlandırmak çabasında olduğu bir kavram. Albert Camus, “Kendine anlam arayan tek varlık, insandır” derken, belli ki insanın hayata ve zamana dair büyük ve bitmeyen sınavıyla meşguldü kafası.

 Hayat, ona yüklediğimiz anlamlar ile birlikte yaşanılası bir değer kazanır. Hayatı anlamlı, değerli kılmak, doğru ve iyi, güzel amaçlar için yaşamak gerekir. Ne var ki, hayata yüklediğiniz bazen bir ‘ideoloji’ bazen bir ‘dava’ olarak karşılığını bulan anlamların tutsağı da olmamalısınız.

 Ama bu çelişkiyi çözmek, hiç de kolay değil; biraz felsefenin konusu ve biraz da psikolojik, psikanalitik, duygusal çözümlemelerin... İfade etiğiniz bir doğrunun gereğini yapmak, hayatın ve zamanın durdurulamaz akışında acımasız bir testin konusudur neticede. Ve neticede, soru ve sorun, olduğu yerdedir; üzerinden hayat geçmiş olarak...

 Ünlü fizikçi Richard Feynman, “Ne kadar bekliyorsak, zaman o’dur” demiş. Açıkçası, kendi yaşam hikayemden hareketle zaman’ı en çok bu anlamıyla hissettim, yaşadım. Zaman, ‘içeride’ bir beklemek sabrıdır çünkü. An be an hissedilendir, hayatın başka hiçbir boyutunda ve mekanında olmadığı kadar... Ne bekliyor isek o ise zaman, ne beklediğimizi, ne için yaşadığımızı da bilmekle yükümlüyüz. Bilmiyorsak, fena...

 Hayıflanmak, ‘keşke’ demek, yıpratıcı bir duygu, evet. ‘Filanca zamanda yaşamak vardı’ demek gibi mesela. Ne kendinden ne de yaşadığın zamandan kaçma, kopma olanağın vardır oysa. Bazen kendinden, yaşadığın zamanın boğucu gerçeğinden uzaklaşma istek ve çabası ne denli insani ise bir o kadar da insanın mücadele enerji ve cesaretini bitiren, tüketendir. Çünkü Sartre’ın dediğince, “Belki güzel zamanlar vardı; ama bizimki, budur”...

 Ne zaman hayata ve zamana dair nereden geldik, nereye gidiyoruz diye bir yoğunlaşma ihtiyacı duysam, neden bilmiyorum ama kendimi mahpushane defterlerimi karıştırırken buluyorum. Zamana ve hayata dair düşünmek, ahlaki duruş ve değerlerini, ilkelerini canlı tutmak, yenilemek, tazelemek demek benim için. Bir yeniden sözleşme, kavilleşme, ikrar verme... Bunu mahpushane defterlerimi karıştırırken ve bir de Dersim’de yaşıyorum en çok. Jar û diyar (ziyaretler diyarı) Dersim’de.

 İşkence, eziyet, zulüm devirlerinden bugünlere geldiğimizi unutmamak, bu şekilde anlam buluyor sanırım. Ve en genç, en delikanlı, en güzel zamanlarında ölenlerimizin anısı... Bir, onlardan miras hayatlar yaşıyor olmak duygusu...

 Nereden dilime takıldı kaldı Attilâ İlhan’ın o şiiri, hani, ‘Sevmek, kimi zaman rezilce korkuludur’ diyen... Şiirini yitirmiş bir zaman değil miydi bu zaman? Demek ki görecek, yaşanacak zamanlar var ve gökyüzü, hâlâ mavi...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums