- 1.03.2012 00:00
Bir an
“Türk yalanı”, “Kürt yalanı”, “Çerkez yalanı” gibi…
Otobüsten inerken, vapura yürürken, başınızı nereye çevirseniz bu slogan var.
Kendinizi nasıl hissederdiniz?
Velev ki kınanan kötülük, sizin etnik kimliğinize mensup insanlar tarafından işlenmiş olsun.
Yine de kızardınız.
“Türk”, “Arap” veya “Laz” diye kolektif bir özne vehmederek, sizi katillerle aynı kefeye koymanın adil olmadığını haykırmak isterdiniz.
Kendinizi kırgın, tedirgin ve hakarete uğramış hissederdiniz.
Geçen
Kendi ülkelerinde, vatandaşı oldukları devlet tarafından ayrımcılığa uğratıldılar
Geçen
Ve günlerce, halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmeyi suç sayan TCK 216. Madde alenen çiğnendi.
**
Ayrımcılık suçunu
Sakın “belediye anlamamış olabilir” demeyin. O ilan “Türk yalanına sessiz kalma!” şeklinde olsaydı, belediye buna izin verir miydi? Yoksa daha üst makamlara sormadan onu alan herhangi bir memur, “çüş, oha, bu ne ya?” deyip peşinen ret mi ederdi?
Hepimiz biliyoruz ki, ikincisi olurdu.
**
Bu rezaletin ırkçılık ve ayrımcılık boyutu çok vurgulandı.
Ama vurgulanmayan bir boyutu daha var. “Ermeni”ye hakaretin infial uyandırmamasında somutlaşıyor bu boyut: “Ermeni”nin resmi olarak tanımlanan “biz”e dair bir anlam taşımıyor olmasında somutlaşıyor.
Türklüğün, Laz’ı, Gürcü’sü ve Roman’ıyla hepimizi kapsayan bir anlamda kullanıldığı tezi neden ikna edici olamaz?
Ama şimdiye
Eğer “Türk” etnik bir kimliğin adı olarak kullanılmıyor olsaydı, bu ülkede yaşayan Kürt’ü, Yahudi’yi, Çerkez’i, Rum’u ve Ermeni’yi kapsayan bir anlamda kullanılıyor olsaydı, o ilanı asanlar ve göz yumanlar,
Hani Hrant Dink’i mahkum edip tetikçinin önüne attıkları meşhur “301. Madde”den…
**
Pazar günü Yüzleşme Derneği’nin “Resmi İdeoloji Sempozyumu”na giderken Taksim Meydanı’nda “Ermeni piçtir” sloganlarını duyduğumda içim acıdı.
O an aklıma bunu duyan Ermeni hemşerilerimin ne hissedecekleri geldi. Kendisine
Hocalı Katliamı’nın anılması
Ama hukuku çiğnemeden, ayrımcılık yapmadan. Siyasi hesaplarla, orada katledilen masum insanların hatırasına hürmetsizlik etmeden.
**
Bu rezaletin tek teselli edici tarafı, bizim hala çok hasta olduğumuzu yüzümüze vurmasıydı.
Kendisini enternasyonalist veya ümmetçi sananların, haksızlık karşısındaki suskunluklarında da somutlaştığı gibi, aslında basbayağı milliyetçi oldukları gerçeğine ayna tutmasıydı.
Ve alay edercesine “biz Türk derken bütün etnik kökenlerden vatandaşlarımızı kastediyoruz” şeklindeki milliyetçi argümanın aslında ne
28 Şubat bitti mi?
“28 Şubat: Süreklilik ve Kopuş BİNYILIN SONU” kitabı iki
Üç ciltlik bu ansiklopedik eserin editörü,
Kitapta 28 Şubat
Ve tabii ki, hayatları karartılan milyonlar var. Dindar olduğu
Bir de, yatacak yeri olmayanlar, hala
**
Birincisi, devlet tarafından mağdur edilen, işini, okulunu, sağlığını kaybeden, ailesi dağılan kurbanların kayıpları, gerçek bir telafi hiçbir biçimde mümkün olmasa da, tazmin edilmeli.
İkincisi, o süreçte insan hakları ihlallerinin parçası olanların adalet önünde hesap vermeleri sağlanmalı.
Ve üçüncüsü, evrensel hukuk ve demokrasi ilkeleri doğrultusunda orduda reform daha fazla geciktirilmeden gerçekleştirilmeli.
Ancak bunlar olduğunda 28 Şubat geçmiş olur.
Yorum Yap