İmtiyaz ekonomisinin tatlı kârları...

  • 15.08.2011 00:00

Atina’daki taksi şoförleri 20 gündür sürdürmüş oldukları grevi geçen hafta sona erdirdiler. Grev süresince Atinalı taksiciler Venizelos Havaalanı’nın çıkışını taksilerini park ederek kapattılar, Pire Limanı’na yanaşan gemilerdeki turistlerin Atina’daki tarihî yerleri ziyaret etmelerini engellemek amacıyla liman çevresindeki yolları bloke ettiler. Böylece, krizden çıkmak için turizm gelirlerine muhtaç olan Yunan ekonomisine epey zarar verdiler.

Peki, neden böyle bir eyleme giriştiler? Efendim, Yunanistan’da taksi şoförlüğü ekonomik açıdan “kapalı bir sektör”. Eğer meslek olarak taksi şoförlüğünü seçtiyseniz taksi plakası edinmek zorundasınız. Bugün Atina’da taksi plakası satın almak için 200.000 avro ödemeniz gerekiyor. Yunanistan’da yaklaşık 150 meslek grubunda böyle bir “kapalılık durumu” söz konusu. Avukatlık, eczacılık, mimarlık ve noterlik gibi meslekler de normal fânilere kapalı. Örneğin, Yunanistan’da kamyon şoförlerinin de bir sendikası -veya adını koyalım- loncasıvar. Öyle her kamyon sahibi yola çıkıp istediği gibi Atina-Selanik arasında mal taşıyamıyor. Önce loncaya üye olmak ve “kamyoncu plakası” satın almak lazım. Tabii ki mesleğe giriş sınırlı tutulduğu için Atina’dan Selanik’e bir kamyon mal yollamak, aynı malı Viyana’ya yollamaktan daha pahalıya geliyor. Uluslararası taşımacılık yabancı kamyoncuların rekabetine açık olduğu için orada fiyatlar serbest rekabet sistemi içinde belirleniyor. Loncanın kuralları işlemiyor.

Atina’da 15.000 taksi var. Sadece Atina’da 4.500 taksi plakasını 3.000 avro karşılığında isteyenlere dağıtmak üzere harekete geçen ve mesleği gençlere açmak isteyen Ulaştırma Bakanı Yanis Ragousis taksi şoförlerinin gazabına uğradı. Tabii ki PASOK hükümeti, IMF’nin bu konudaki baskısı sonucunda bu kararı almıştı. Ama tepkiler yüzünden geri adım atmak zorunda kaldılar. Osmanlı ekonomik nizamının bugün de devam eden yapıtaşlarından biri olan “kapalı meslekler” veya “lonca sistemi” de değişmek zorunda. Yunanistan’a borç veren Batılı ülkeler Yunan ekonomisindeki bu yapının değişmesi için Papandreu hükümetine baskı yapıyorlar.

Peki, cennet vatanımızda durum farklı mı? Hayır değil! Bugün İstanbul’da taksi plakası yaklaşık 600.000 liraya el değiştiriyor. Bir zamanlar devletin vermiş olduğu taksi plakalarının sahipleri veya onların mirasçıları iki şoförü (gündüz ve gece şoförü) çalıştırarak oturdukları yerde, hiç emek harcamadan plakanın rantını yiyebiliyorlar. Kahvede pişpirik oynayarak, bir zamanlar devletin babalarına dağıtmış olduğu imtiyazın avantasıyla geçiniyorlar.

Dün bu konuyu bir öğretim üyesi arkadaşımla konuşuyordum. Devlet üniversitelerinde yaklaşık 30 yıl çalışmış bir kıdemli profesör emekli olduğu zaman yaklaşık 55.000 lira emekli ikramiyesi alıyor imiş. Demek ki 11 tane profesörün emekli ikramiyesi ancak bir taksi şoförünün plakasının değerine eşit oluyor. Bu hesabı yaptıktan sonra, “Yahu, keşke babam taksi şoförü olsaydı. Bugün cebimde 600.000 lira olurdu” diye hayıflandı arkadaşım.

Peki, taksi plakası meselesi “medeni memleketlerde” nasıl hallediliyor? Örneğin, Londra’da taksi şoförü olmak için sınava girmeniz gerekiyor. Sınavın amacı, şoför adayının Londra’yı ne kadar iyi bildiğini ölçmektir. Tabii ki 15 milyonluk şehrin haritasını ezberlemek kolay iş değildir. Adaylar, kendilerine söylenen adrese en çabuk gitmenin yolunu da bilmek zorundadırlar. Bu nedenle, Londra’da taksiye binip adresi söylediğiniz zaman, “Abi ben karşı tarafın taksisiyim, bir tarif etseniz” gibi hödüklükler olmaz.

Sınavı geçtikten sonra elinize taksi şoförü ehliyetinizi alıp, bankaya müracaat edersiniz. Düşük faizle aldığınız krediyi çalışır, geri ödersiniz. Londra Belediyesi ise, taksi ihtiyacına göre sınav açar. Taksi şoförü emekliye ayrılır veya ölürse onun mirasçılarının bir zamanlar babalarına verilen taksi lisansının rantını yemesi diye bir şey söz konusu değildir. Medeni memleketlerde iş yapma imtiyazı, işi bilen bireye verilir. Miras yolu ile bireysel imtiyazın devri mümkün değildir.

Yıllar önce, Sirkeci’de esnaf olan bir tanıdığım işi bırakıp, dükkânını devretmişti. Ben de safça “Aldığın hava parasını dövize mi; yoksa faize mi yatıracaksın” diye sormuştum. Verdiği cevap şöyleydi: “İkisi de değil! Ben iki tane taksi plakası satın alıp, onları çalıştıracağım” demişti. O zaman çok şaşırmıştım. Adam haklıymış. Şimdi, 1.200.000 liralık serveti ile keyif çatıyor olmalı.

Tabii ki bu imtiyazları dağıtan kamu görevlileri de kısa zamanda “işini bilen memur” haline gelirler. Kolay değil, kamu görevlisinin kararı ile sadece bir kişi değil, onun sülalesi de köşeyi dönüyor. Tabii ki “memur işini bilecek”. Değil mi efendim?

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.