Sanık Kenan Evren, sanık Tahsin Şahinkaya

  • 21.11.2012 00:00

 Hayatta bazı olaylar vardı ki onları aktarmamak sadece bugüne değil, aynı zamanda geleceğe karşı işlenmiş bir suçtur. O olayı detaylarını, normalde gazete haberlerinde göremeyeceğiniz ayrıntılarını aktarmak bazen kabaca ne olduğunu anlatmaktan daha önemlidir. Bence dün 7. duruşması gerçekleşen 12 Eylül davası bu olaylardan bir tanesiydi ve ben bu yazıyı aslında mahkeme sırasında tanık olduklarımı aktarmanın önemli ve aynı zamanda bir görev olduğunu düşündüğüm için yazıyorum.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sadece 150 kişinin girebildiği mahkeme salonuna önce avukatlar ve müdahiller, daha sonra basın alındı. Eğer onlardan yer kalırsa biz girebilecektik. Mahkemenin başlamasına beş dakika kala görevli gelip girebileceğimizi söyledi.

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yaş ve sağlık durumları nedeniyle mahkemey gelmedikleri için, ifadelerinin alınması için salona dört adet plazma ekran kurulmuştu. Ekranlarda Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın görüntüsü beraber verilmişti. İkisi de yataklarına uzanmış, üzerleri beyaz bir çarşafla örtülüydü. Ama o salonda bulunan hiç kimse onları hastane odasında yatan iki hasta insan olarak görmüyordu. Yıllardır hesap sormak için bekledikleri adamlar br ekran aracılığı ile de olsa işte karşılarındaydı.

Mahkeme başlar başlamaz müdahil avukatlarından Ömer Kavilli öncelikle teknik donanımın yetersizliğine ve sanıkların bulundukları ortam hakkında mahkemenin yeterince bilgi sahibi olmamasına itiraz etti. Çünkü kamera açıları sanıkların yüzlerinin net olarak görülmesini sağlayacak şekilde ayarlanmamıştı ve yine sanıkların odalarında kimler olduğu görülmüyordu. Avukatların bu itirazı üzerine görüntü düzeltildi ve kameralar sanıkların odasının tamamını gösterecek şekilde hareket edilerek yanlarında olan kişilerin adları okundu.

“Kenan Evren bizi görüyor mu?”

Bu işlemler olurken biz yanımda oturan diğer izleyicilerle sınırlı teknik bilgimizle daha iyi bir mahkeme ortamının kurulup kurulamayacağını tartışırken önümüzdeki bir bey bize doğru dönüp bundan daha iyisinin yapılamayacağını teknik olarak açıklamaya başladı. Meğer kendisi mahkeme salonuna bu sistemi kuran kişiymiş. Yanımda oturan izleyici bir anda bütün teknik ayrıntıları boşverip adama “şimdi Kenan Evren de bizi görüyor mu?” diye sordu. O da mahkeme salonundaki kamerayı gösterip “evet, görüyor” dedi. İzleyici bu cevap üzerine bir an bile tereddüt etmeden işaret parmağını “hesabını vereceksin” dercesine kameraya doğru salladı. Onun da dileği salondaki herkes gibi Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’yı o salonda kanlı canlı hesap verirken görmekti ama o parmağı Evren’in yüzüne doğru sallayabilmek bile bir nebze olsa da ona iyi gelmişti. Etraftakiler izleyiciye “aman, dur, ne yapıyorsun” demeye kalmadan izleyici “bunca yıldır korktuk bu adamlardan, yeter artık, niye duracakmışım ki” dedi. İşte dün benim için bu dava Kenan Evren’in yüzüne doğru kamera aracılığı ile de olsa sallanmış o parmaktı.

Evren ayda ne kadar kazanıyor?

Mahkeme başkanı Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’ya adlarını, nereden mezun olduklarını, nerede ikamet ettiklerini ve aylık kazançlarını sordu. Kenan Evren’in aylık kazancının 13.330 TL, Tahsin Şahinkaya’nın aylık kazancının ise 6.800 TL olduğunu öğrenmiş olduk böylece. Evren beslemeyip asmayı tercih ettiyse de bu halk tüm yaptıklarına rağmen ödedikleri vergilerden aldıkları maaşlarla iyi beslemiş kendilerini doğrusu. Şahinkaya ve Evren her ağızlarını açıp bir soruya cevap verdiklerinde yanımdan bir yerlerden kimden geldiğini tam anlamadığım fısıltılar duyuyordum “katil” diye. Zaten salonda herkes ekranı en iyi görebileceği yere oturmak istiyordu. İzleyicilerden bir tanesi, “yüzlerindeki ifadeyi görmek istiyorum” dedi.

12 Eylül iddianamesinde neler var?

Ardından 80 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. İddianame yıllardır bu ülkede sonuna “hesabı sorulacak” kelimelerini getirerek haykırdığımız, uğruna yüzlerce ylem, toplantı yaptığımız olayların toplamıydı. 1 Mayıs 77 katliamı iddianamede ‘darbeye ortam hazırlamak üzere kaos yaratmak için yapılmış bir eylem’ olarak geçiyordu. 16 Mart katliamı, 1978 Sivas olayları, Maraş olayları, Abdi İpekçi cinayeti, Çorum olayları, Fatsa operasyonu.. Yani bu ülkenin 40 yıllık tarihi..

“Zıkkım içsin”

İddianame okunduğu sırada avukatlar Tahsin Şahinkaya’nın elinde fincanla bir şey içtiğini farkettiler ve hemen müdahale ettiler. Avukat Ömer Kavilli, “eğer içtiği şey ilaç ise bunu anlayışla karşılayabiliriz, ama çay, kahve içiyorsa bu mahkemeye saygısızlıktır. Darbeci böyle mi yargılanır!” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Şahinkaya’ya ne içtiğini sordu. Şahinkaya önce “kahve” dedi, ardından “sıcak su” diye düzeltti. Ama salondaki herkes “kahve” kelimesini duymuştu bir kez. Bunun üzerine mahkeme iddianamenin uzunluğu nedeniyle sanıkların ‘uykularını kaçıracak’ şeyler içmelerine izin verdi. Tam bu sırada yine arkalardan bir ses duydum, “zıkkım içsin”. Bu da mahkemeden bir anektod olarak böylece kayıtlara geçmiş oldu.

12 Eylül’ün işkenceleri

İddianamenin bazı bölümleri özetlenerek geçilirken avukatlar özellikle 12 Eylül’de yapılan işkencelerin anlatıldığı bölümlerin özetlenmeden okunmasını istediler. Ben o günleri hatırlamıyorum, darbe olduğunda henüz dört yaşındaydım ama o salonda bulunanlardan bazıları için o detayları yeniden dinlemenin ne kadar zor olduğunu görmek mümkündü. Bazıları bu bölümler okunurken kulaklarını tıkadı. Ama Evren ve Şahinkaya değil, onlar sonuna kadar dinledi.

Neden oradaydım?

Dava bugün de devam edecek ve ben bugün de orada olacağım. Evet, Şahinkaya ve Evren mahkemeye gelmeliydi. Tıpkı dünyadaki benzerleri gibi onlar da kanlı canlı olarak mahkeme salonunda hepimizin yüzüne bakarak ifade vermeliydiler. Evet, kurulan sistemin teknik aksaklıkları vardı.Evet, mahkeme salonunun dışında binler olmasını görmeyi hepimiz çok isterdik.  Evet, mahkeme salonuna kurulan ekranlar, tıpkı Arjantin’deki mahkemelerde olduğu gibi salonun dışına da kurulmalı ve onların yargılanmasını herkes izleyebilmeliydi. Ama tüm bu ‘keşke’lerin arasında dün çırılçıplak bir gerçek vardı o salonda, dünün heybetli generalleri o salonda sanıktılar. Hem darbecileri yargılamanın kolay olduğunu kim söyledi ki bize? Dünyanın neresinde kolay olmuş ki? Daha çok yolumuz ve üzerimize düşen çok iş var. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums