Aytaç Yalman’ın ‘kararsızlığı’na methiye

  • 6.07.2011 00:00

Emekli Albay Hakan Büyük’ün Eskişehir’deki evinde bulunan belgelere dayandırılan ve basında “Balyoz davasının ikinci iddianamesi” diye adlandırılan 82 sayfalık iddianame geçtiğimiz hafta İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Aşağı yukarı bütün gazeteler iddianamede yer alan iki belgeyi öne çıkardılar. Bence de doğru bir editoryal tercihti bu, çünkü iki belgenin de, eski Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’a isnat edilen “darbe planlamak” suçuna dair delilleri “teyit eden” yönleri vardı.

Sözkonusu belgelerden birincisi, 2007’deki Zirve Yayınevi cinayetleri soruşturması kapsamında geçtiğimiz mart ayında Prof. Dr. Salim Cöhce’nin evinde ve iş yerinde yapılan aramalarda bulunmuştu. Mahkeme kararıyla 4 Ocak 2005’te kapatılan cunta.org adlı internet sitesinde 2004’te çıkan yazı, Zirve davasını yürüten savcı tarafından Balyoz davasının görüldüğü İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de gönderilmişti.


Cunta.org adlı sitede yer alan yazıya göre, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, o yılın (2004) ağustos ayında emekli olan Genelkurmay Adlî Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel’e (şimdi Ergenekon sanığı) şunları söylemişti:


“Kuvvet Komutanı Yalman Paşa istifa edip, yerine Çetin Paşa kuvvet komutanı olacaktı. (...) Fakat, Çetin Paşa’nın boşboğazlığı istifa konusunun herkes tarafından duyulmasına neden oldu. (...) Konu deşifre olduğu için Çetin Paşa ismi yıprandı. Yalman Paşa da göz göre göre istifa edemedi.”

(Belgeyi manşetten yayımlayan Taraf’ın haberi sunumunun özensiz ve problemli olduğu kanaatindeyim. İşin bu yanıyla ilgili eleştirimi –daha iyi bir örnekle kıyaslamalı olarak– bitişikte okuyabilirsiniz.)

İddianamede bu çerçevede yer alan ve gazetelerin öne çıkardığı ikinci belge ise, 28 Şubat’ın sembol isimleri emekli Orgeneral Çevik Bir ile emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın 21 Haziran 2009’da yaptıkları telefon görüşmesinin dökümüydü.

Bu dökümde Özkasnak, Bir’e hitaben “Bir de bu şey var ya komutanım hani o Çetin Doğan, onun şeyinden çıktı bunlar biliyorsunuz, onun adamlarından, gevşek olduğu için kendisi...” diyordu.

Savcı, bu görüşmeyi de Çetin Doğan’a isnat edilen “darbe planlama” suçlamasına dair delilleri teyit eder mahiyette görüp iddianamesine almıştı.


Aytaç Yalman’ın birinci kararsızlığı: 2003

2003’te Aytaç Yalman’la Çetin Doğan’ın bir darbenin yolunu açmak için önce anlaştıklarını, ardından Yalman’ın, kararsızlığa düşüp bu anlaşmadan vazgeçtiğini gösteren bir işaret de Darbe Günlükleri’nde vardı. Günlükler’in 15 Kasım 2003 tarihli bölümünde, Aytaç Yalman, kendisine güvenmediğini imâ eden Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e sitem ediyor, 2003’te Çetin Doğan’a karşı onun yanında yer aldığını hatırlatıyordu:


“Size söylemek istemezdim ama geçen yıl size en fazla desteği kim verdi. Şöyle bir düşünün. (...) Son sözleri söylememin gayesi, geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu paramparça edeceklerdi. Ama ben öyle yapmadım.”

Biliyorsunuz, Balyoz davasının bir numaralı sanığı haline geldikten sonra Çetin Doğan sık sık “Aytaç Yalman bildiklerini açıklasın, tanıklık etsin” dedi, bugün de diyor. Bu ısrar, Çetin Doğan’ın darbeci eğilimlerine dair olgular ortadayken, akla tek bir ihtimali getiriyor: Doğan, Yalman’ın 2003’teki “kararsızlık öncesi”nde kendisiyle yaptığı işbirliğine güvenmekte ve bu dönemi üstü örtülü bir tehdit unsuru olarak yedeğinde tutmaktadır.

Fakat bizim konumuz “kararsızlık öncesi” değil, “kararsızlık ânı” ve sonrası...

Şurası kesin gibi: Aytaç Yalman’ın karakterinin önemli bir yanını oluşturan “kararsızlık”, 2003’teki cuntacı eğilimlerin canını çok sıkan bir unsur oluşturmuş, fakat hepimizin hayrına sonuç vermiştir.


Aytaç Yalman’ın ikinci kararsızlığı: 2004

Darbe Günlükleri’nde okuduğumuz gibi, Çetin Doğan’ın 2003 ağustosunda emekli olmasından sonra, aynı tarihte Deniz ve Kara Kuvvetleri komutanlıklarına getirilen iki orgeneralin de katılımıyla, darbeci eğilimlerin merkezi İstanbul’dan (Birinci Ordu) Ankara’ya (dört Kuvvet Komutanlığı) kaydı.

Günlükler’e göre, başlangıçta Aytaç Yalman neredeyse Şener Eruygur kadar kararlıydı:


“(...) Aytaç Paşa da aynı fikirde ve hep benim fikrimi öğrenmeye çalıştılar. Fırtına Paşa’nın da aynı fikirde olduğunu söylediler. (...) Sonunda Aytaç Paşa ‘Sen Ankara’ya gel de ondan sonra bir davranış tesbit edeceğiz’ dedi.” (Darbe Günlükleri, 9-15 Haziran 2003).

Böyle başlayan “Sarıkız” darbe planı önce Aytaç Yalman’ın, ardından Özden Örnek’in kararsızlığa düşmeleri sonucunda 2004’ün bahar aylarında rafa kaldırılmıştı.

Daha önce defalarca yazdığım için ayrıntılara girmeyecek, sadece vurgulayacağım: Örnek’in “bu işin olmayacağına” kanaat getirmesi, Yalman’ın kararsızlığının net bir biçimde ortaya çıkmasını izliyor...

Yani, tıpkı 2003’te olduğu gibi 2004’te de cuntacı bir çılgınlığın kuvveden fiile geçmemesinde, geçememesinde, Aytaç Yalman’ın kararsız karakterinin önemli bir rolü var.

Valla, ben böyle bir kararsızlığa methiye düzmekte hiçbir sakınca görmüyorum.

Kararsızlığın böylesine can kurban...


Haberde inandırıcılığın can düşmanı: Belirsizlik

Başta “kaynağa dair” olanlar olmak üzere, haberlerde “belirsizlik” duygusuna yol açan herşey, haberin inandırıcılığını zedeler.

Belirli bir konuda “tarafsızlık” gibi bir iddiası olmayan, tam tersine net bir pozisyonu bulunan yayın organları için okurda böyle bir duyguya yol açmak çok daha tehlikelidir. Çünkü okurlar “pozisyonsuz” gazetelerin haberlerindeki “belirsizlik” duygusuna yol açan şeyleri basitçe “özensizliğe, unutkanlığa, ihmale” bağlayıp geçerler de, tersi durumda çoğunlukla “kasıt” ararlar.


Taraf’ın 30 haziran tarihli nüshasının manşet haberi, böyle algılara ve değerlendirmelere açık bir örnek teşkil ediyor... Bitişikte uzun uzun ele aldığım, emekli Orgeneral Hurşit Tolon’a ait olduğu iddia edilen ve “İkinci Balyoz iddianamesi”nin delilleri arasında yer alan metinle ilgili haberden söz ediyorum...

Metnin içeriğinin “manşetlik” olduğu hususunda gazetemle hemfikirim. Dolayısıyla ne manşet cümlesine itirazım var (“Cunta Özkök’ü devirecekti”) ne de alt başlığa (“İkinci Balyoz İddianamesi’ne göre, Çetin Doğan’ı Hilmi Özkök’ün yerine genelkurmay başkanlığına taşıyacak olan cunta planı, Doğan’ın ‘boşboğazlığı’ sonucu deşifre oldu”).

İtirazım, metnin içeriği anlatılırken metnin kaynağına dair hiçbir şey söylenmemesine... Alt başlıkta “Tolon’un ifadeleri”, “Tolon’un sözleri” denerek şu cümleler aktarılıyor: “Yalman Paşa istifa edip, yerine Çetin Paşa kuvvet komutanı olacaktı. Ama Çetin Paşa bu planı herkese anlattı. (...) Çetin Paşa, Özkök Paşa’yı istifa ettirip Genelkurmay Başkanı olacaktı.”

Bu birinci sayfa kombinasyonu, bu haliyle, “Tolon’un ifadeleri”nin, el yazısı bir mektup ya da yasalara uygun olarak kaydedilmiş bir telefon görüşmesi gibi tartışmaya açık olmayan bir kaynağa dayandırıldığını imâ ediyor.

Haberin devamında Tolon’un bu “ifade”leri Ergenekon sanığı emekli Tümgeneral Erdal Şenel’le konuşurken sarf ettiği, bunun da “Sn. Tolon” adlı bir belgede yer aldığını öğreniyoruz. Peki, bu belgenin kaynağı ne? O konuda Taraf’ın haberinde bir açıklık yok.

Oysa mesela Milliyet’in haberinde, bu belgenin “Mahkeme kararıyla 4 Ocak 2005’te kapatılan ‘cunta.org’ isimli internet sitesinde 2004’te çıkan yazı” olduğu söyleniyordu.

Bu bilgi iddianamede vardı ama Taraf’ın haberinde yoktu.

Yukarıda işaret ettiğim nedenle, böyle bir eksiklik başka bir gazeteyi fazla yaralamaz, fakat Taraf gibi Ergenekon Davası’na ilişkin pozisyonu son derece net bir gazetede “kasıt” kuşkularına yol açar: “Gazete, metnin kaynağını yeterince güçlü bulmadığı için gizlemeyi tercih etmiş” denir.

Oysa ilk bakışta görünenin tersine, böyle bir metnin 2004’te, o tarihte açık olduğu sabit bir sitede yayınlanmış olması, 2003’teki Balyoz iddialarını çok güçlendiren bir delil olarak çıkıyor karşımıza...

Çünkü biliyorsunuz, sanıklar ve avukatları, Balyoz’un 2009’dan sonraki bir tarihte üretilmiş sahte belgelerle “darbe planı” haline getirildiğini öne sürüyorlar. Burada ise 2004 tarihli bir belgeden söz ediyoruz. Hurşit Tolon’a atfedilen bu konuşmanın “üretilmiş” olduğunun öne sürülebilmesi için “sahte belge üretimi”nin taa o tarihte başladığını söylememiz gerekecek; yani Ergenekon soruşturmasının başladığı tarihten üç yıl önce...

Ya bunu öne sürüp komik duruma düşeceksiniz, ya da belgenin sahih olduğunu kabul edeceksiniz.


alpergormus@gmail.com
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums