İNSAN HAKLARI MI DEDİNİZ?

  • 15.12.2020 00:00

 Bugün 10 Aralık(Dün), İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilişinin 72. Yıl dönümü, yani İnsan Hakları günü.Bir mesaj düştü haber kanallarına. “Demokrasimizi güçlendirerek, hukukun işleyişini hızlandırarak, hak arama yollarını genişleterek ülkemizi hak ve özgürlükler alanında 18 yıl öncesine göre çok daha ileri bir noktaya taşıdık” diyor Sayın Cumhurbaşkanı mesajında.

Bu mesajı okuyunca başka bir ülkede mi yaşıyorum, diye sordum kendime. Allahtan Uluslar arası Basın Enstitüsünün (IPI) Türkiye ili yayınladığı verileri gördüm de gerçeklik algımı henüz yitirmediğimi anladım.

Türkiye’de 2016’dan bu yana 170 medya kuruluşu siyasi iradenin müdahalesi ile kapatılmış, bu süreçte yargılanan gazetecilere toplam 1252 Yıl hapis cezası kesilmiş. Sadece 2020 yılında, 120 davada yargılanmış gazeteciler. 2020’nin ilk beş ayında gazetelere verilen ilan kesme cezaları ise 316 gün imiş. Bugün itibariyle 79 gazeteci yatıyor cezaevlerinde. Denetleyici kurumlar eliyle muhalif medya üzerinde yüklenen baskılar da, her geçen gün artıyor, malumunuz.

Son 5 yılda HDP'nin 16 binden fazla üyesi yöneticisi gözaltına alınmış, dört bine yakını tutuklanmış.

Peki hal böyle iken Cumhurbaşkanı nasıl “ırk, din, dil ayrımı gözetilmeden İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tam manasıyla uygulanması için mücadele veriyoruz ” diyebiliyor? Çünkü HDP’liler, ve diğerleri onun gözünde ya terörist ya da terörist temsilcisi.

Bu mesajın yayınlandığı gün Avrupa ülkeleri de Türkiye ile ilişkilerini gözden geçirmek için bir araya geldiler. Bu toplantıdan Türkiye’ye yönelik bazı yaptırımlar çıkacak muhtemelen. Ama partili Cumhurbaşkanı tedbirini aldı: “Avrupa Birliğinin yaptıkları bizi ırgalamaz” dedi.

Bu noktada benim merak ettiğim şu: Avrupa ülkeleri, AB ‘ye katılmak isteyen aday ülke Türkiye’ye, Akdeniz’de fosil yakıt aramaları sırasında çıkan çekişme üzerinden mi sarı kart gösterecekler, yoksa basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, insan haklarına aykırı yaşananlar üzerinden mi?

Eğer AB, fosil yakıt aramaları üzerinden Türkiye’ye yaptırım uygularsa bu, koydukları kriterlere kendilerinin de inanmadığını gösterecek. İnsan Hakları haftasında, insanlık açısından umut kırıcı olacak bu. Koyduğu kriterlere sadık ise Türkiye’ye aşağı yukarı şöyle bir şey demesi beklenir Avrupa Birliği’nin:

“Türkiye AB’ye üyelik yolunda ilerlemek istiyorsa, öncelikle Avrupa insan hakları mahkemesi kararlarının gereğini yerine getirmeli, yargı sistemini siyasi etkilerden arındırılmalı, online siyasi içerikler üzerinde sansür koymayı bırakmalı, asılsız suçlamalarla gazetecileri terörle ilişkili göstermeye bir son vermeli, Başta Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Ahmet Altan olmak üzere, tutuklu siyasi muhalifleri, gazetecileri serbest bırakılmalı, bağımsız medya üzerindeki baskıları bir an evvel sonlandırmalı.” Bunları diyebilecekler mi Avrupa ülkeleri, bekleyip göreceğiz.

Bugün ipleri elinde tutanlar; yoksula, aktardıkları üç kuruş ile idare etmeyi, nefsini kontrol etmeyi, öteki dünyadaki mükâfat için bu dünyanın cefasına göğüs germeyi önerirken, diğer taraftan zenginliği aralarında bir güzel pay ediyorlar. Bunu sürdürebilmek, kendilerini kamufle etmek için de İslamcılık, Muhafazakârlık, Milliyetçilik gibi değerleri kullanıyorlar.

Şehidin ailesine 120-190 lira maaşı yeterli görürken, 4-5 maaş alıyor olmaları rahatsız etmiyor onları. Foyaları ortaya çıkınca kendilerini “ama ben o huzur hakkını hayra hasenata verdim” diye savunuyorlar. Devleti yönetenlere güven azalırken, toplumsal ilişkilerde yozlaşma derinleşiyor.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Meclis Bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşma; etik değerlerde yaşanan erozyonu, yozlaşmayı, çürümeyi açığa çıkarma bakımından son derece önemliydi. Fakat bireysel çıkışlarla, bazı televizyonlardaki tartışma programları ile seçime endeksli işbirliği içinde kötü gidişin önüne geçileceği düşünülüyorsa adlanılıyor. Kamuoyu araştırmaları da bunu doğruluyor.

Yargının durumu ortadayken büyük şehir belediye başkanlarının yolsuzluklar üzerinden sürdürdükleri mücadele de seçim sürecinde sonuç almaya yetmez. Muhalefet seçim süreci ile sınırlı işbirliği içinde iktidar olacağını umut ediyorsa yanılıyor. Erken seçim olacaksa bile, iktidar için en uygun koşullarda ve düzenleme ile olacak.

Traktörüne haciz konan çiftçilerin feryatları ile, Corona yüzünden işinden olan, kıdem tazminatını alamayan işçilerin, madencilerin feryatları ile muhalefetin taleplerinin buluştuğunu henüz göremiyoruz. JES, HES, termik santral inşası, maden arama gibi müdahaleler karşısında akarsuyunu, merasını,

havasını, yaşam kalitesini koruma mücadelesi veren köylüler ile evine ekmek götüremeyen işsizin, emeklinin, kaliteli eğitime hasret öğrencilerin feryatlarıyla da buluşamıyor henüz muhalefet.

Muhalif siyasi güçler belirli ilkeler etrafında Demokrasi Cephesinde bir araya gelmiş değil henüz. Bunu yapmadan Anadolu’da uç veren hoşnutsuzluğu siyasal muhalefet içine alamazsınız. Bunun önündeki en büyük engel, Milliyetçiliktir.

Kimlikler üzerinden süre giden çatışma, ayrıştırma, ötekileştirme politikaları içinde, yozlaşan eğitim ile dumura uğratılmadı mı bu ülkede vicdanlar? İnsanlar birbirine benzer milliyetçi söylem içindeki siyasi partilerin hangisine neden, nasıl güven duysunlar? Diğerinin acısına, hakkına duyarsızlık, bencillik, intikam peşinde koşma gibi duygular bu kanaldan sızıp yaygınlaşmadı mı bu toplumda, ayrıştırmadı mı insanları?

Çocuk mamasından, çocuk bezinden vergi alacaksın, Milli Piyangodan kazanılanlardan değil. Şehrin parkına meydanına dikilen plastik saatler, robotlar, dinozorlar üzerinden yandaşlara milyarlar aktaracak, yiyecek ekmek bulamayan insanlara da verilen sadaka ile idare et diyeceksin. Tehlikeli muhalif ise terörist diye yargısız infaz edilecek. Onunla bir araya gelmeye niyetlenene de milliyetçilik üzerinden parmak sallanacak. İnsan hakları gününde de özgürlük- eşitlik mesajları verilecek. Mekanizma bu! Bu ülke millilik, yerlilik üzerinden yapılan hamaset, popülist politikalar üzerinden taşınmadı mı bu günlere? Bunları görmek zorundasınız.

Siyasi ilişkilerin kimlikler üzerinden, kurulduğu yerde, farklılıklara saygı, dayanışma, işbirliği, bir arada kardeşçe yaşama gibi evrensel değerler yeşermez, gelişemez. Karşındakini güç kullanarak kontrol altına almaya çalışırken onu da bozarsın kendini de. İktidarın kullandığı politikalarla kamuoyuna güven veremezsin, gelecek için alternatif olamazsın.

İnsan hakları diyorsan, sahip olduğun fırsatı, kimliği ne olursa olsun her insana tanıyacaksın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums