MEMLEKETİN HALİ VE YENİDEN ATATÜRK MESELESİ ÜZERİNE!

  • 25.09.2020 00:00

 Yaşadıklarımıza, birde muhalefetin gündemine gelin bir göz atalım gelin bugün.

Sismik araştırma gemisinin peşine tam teçhizatlı dört savaş gemisini takıp Akdeniz’de petrol aramaya çıktık. Avrupa Birliği blöfü görüp yaptırım kararı vermek için gün belirleyince, tornistan edip Uluç Reisi bakıma çektik. Avrupa Birliği de yaptırım toplantısını erteleyiverdi. Birden bire sorunları diyalogla çözme umdesine dönüverdik. Sizce de bu savrulmada garip bir yan yok mu?

Cumhurbaşkanı işi biliyor. Dış politikada gözü kara Milliyetçi hamleler yaptığında, muhalefet arkasında hizaya giriveriyor, bu tecrübeyle sabit artık! Irak’ta, Suriye’de, Libya da böyle oldu. Ülkenin huzur ve istikrarına faydadan çok zarar getirecekmiş, Türkiye ile demokratik ülkeler arasındaki ilişkiler daha da bozulacakmış ne gam.

Şu son Akdeniz macerası da muhalefeti hizaya sokma girişimi değilmiydi aslında. CHP muhalefet hattını nerede kurdu: milli çıkarlardan “taviz verdiniz” de. “Adaları ablukaya alın”, “Boğazları Yunanistan’a kapatın” diyenler bile çıktı. Kamuoyuna, iktidar milli çıkarları koruyamıyor, gerekirse biz ondan daha şahin oluruz, mesajı verildi.

Cumhurbaşkanı 1500 metreden çıkarılabilir karlı doğal gaz yataklarının Akdeniz’de sadece Libya ve Mısır kıyılarında olduğunu, bunların da uluslar üstü petrol konsorsiyumları tarafından çoktan paylaşıldığını bilmiyor mu? Tek adam rejimi ile yönetilen Türkiye’nin başta Amerika, Fransa, Yunanistan olmak üzere komşuları arasında gerginliği böylesine tırmandırmasının altında yatanın gerçekten de Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını savunmak olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Hal böyle olsaydı, öncelikle kıta sahanlığımızın üstünü ticari bölge olarak ilan etmemiz gerekmez miydi?  Akdeniz’de hava atmaya, posta koymaya çıkacağınıza önce bunu yapsanız ya, elinizi tutan mı var. Tabi bunun için, suları ticari olarak kullanabilecek akla, vizyona, donanıma sahip olmalısınız; bir de buna hazırlığınız olmalı. Lafla peynir gemisi yürümüyor, malum.

Peki burada Sol’un tavrı ne olmalıydı. Akdeniz fosil yakıt çıkarma paylaşımı üzerinden halklar arasında düşmanlıkların körüklendiği yer değil, barış gölü olmalı. Sol’a yakışan bu değil midir?

AKP, Akdeniz işini böyle diyaloga bağlayınca içeriye döndü.

Van’da askerler tarafından gözaltına alınan iki köylünün getirildiği hastanede tutulan tutanaktan, helikopterden atıldıklarını öğreniyoruz. Hemen askeri hastaneye taşınıyor köylüler.

MİT TIR’ları davasından yargılanan, kurşunlanan, canına kastedildiği için yurt dışına çıkmak zorunda kalan Can Dündar’ın teslim olmadığı için Türkiye’deki mallarına el koyuyor mahkeme.

İçişleri bakanı Soylu, verdiği kararı beğenmediği için anayasa mahkemesi başkanına eleştiri hakkını kullanıp, ağzına geleni söylüyor.

Öte yandan Türkiye’de Selefi örgütlerin iç savaş için silahlandığını cübbeli Ahmet Hocadan öğreniyoruz, devletin güvenlik birimleri de bizimle birlikte öğreniyor.

Ülkede bunlar olurken bizim hem Ulusalcı hem Sosyalist muhalifler televizyon kanallarında neyi tartışıyorlar biliyor musunuz? CHP İstanbul İl başkanı Canan Kaftancıoğlu neden Gazi Mustafa Kemal demiş de Atatürk dememiş!

Sorunun cevabı tek bir Mustafa Kemal olmamasında gizli belki de, ne dersiniz?

Bir yandan Milli Mücadeleyi örgütleyen, Kurtuluş Savaşının başarıya ulaşmasında, saltanatı kaldırmada, Laik bir Cumhuriyet kurmada öncülük eden, bilimi rehber edinmiş, Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmayı hedef bilmiş son derece pragmatik, rasyonalist bir Gazi Mustafa Kemal var. Öte yandan aynı lider, siyasi birliği Türk etnik kültürü temelinde örmeye çalışmış,  bu yolda ipleri elinde tutmak için her yolu mubah bilmiş, kiminin önünü kesmiş, muhaliflerini ortadan kaldırmaktan bile çekinmemiş, Güneş Dil Teorisi, Türk Tarih tezi gibi akla ziyan tezler geliştirmiş.

Bir insanın artısı da olur eksisi de, olağanüstü örgütleme, bütünü görme, insanları bir amaca yönlendirme, etkileme, yaratıcı düşünme kapasitesi olan, bu özellikleriyle toplumun hafızasında derin iz bırakmış tarihi bir tarihi şahsiyeti, kahramanı böylesine basit bir tartışma konusu haline getirmek kimin ekmeğine yağ sürer.

Üstelik bunu “Atatürkçülük” adına yapıyorsunuz!.

Müsaade edin de düşünebilen insan tarihi kişiliklere nasıl sahip çıkacağına özgür iradesi ile kendi karar versin. Hani demokratsınız ya, o bakımdan diyorum.

Bugün Ankara Cumhuriyet başsavcılığı başta Ayhan Bilgen, Sırrı Süreyya, Ahmet Tan başta olmak üzere sekseni aşan HDP’liye baskın yaptı, gözaltına aldı. Üzerinden altı yıl geçmiş Kobani olayları için operasyon başlatılıyor. Hazırlığını anca tamamlamış, diyeceğim ama olay o değil. Çünkü bu insanların çoğu Kobani olayları ile ilgili soruşturma geçirdiler zaten. Galiba iktidar, gelecek seçimler için kendine göre bir önlem almaya çalışıyor bu operasyonla, galiba olay bu. Bunun devamı gelir ben size diyeyim.  Bu partinin kadrolarının önemli kısmı içeride zaten. Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ın eşi, her hafta Diyarbakır’dan kalkıp Edirne’ye gidiyor ziyaret için. Siyasi mücadelesinin Demirtaş’ın faturasını ailesine de ödetiyor devlet.

Biz Kürt sorunu deyince,  “Kürtler bu ülkede hangi hakkı kullanamıyor ki” diye tepki gösteren arkadaşlarımız oluyor. “Türkiye, Türkün olacak” ısrarının bugün ülkeyi nasıl bir çıkmaza sürüklediğini hala göremiyorlarsa, söyleyecek sözümüz yok artık.

Şu Dersimler, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları, Trakya olayları, Türk-Kürt kavgası olmasaydı, bu ülke siyasi İslamcıların eline kalır mıydı? Bugün Avrupa’nın demokratik ülkeleri arasında yerini alan, ekonomik, sosyal, kültürel zenginliğiyle göz kamaştıran bir ülke haline gelmez miydi Türkiye?

Bir düşünün.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums