Üniversitelere Kayyum Ne getirir?

  • 22.11.2015 00:00

 Merkeziyetçi yapıyı güçlendirerek kendini güvence altına almak isteyen siyasetçi önce eğitime el atıyor. Bundan 600 yıl önce de bu böyleydi, vakıf üniversitelerinin yönetmeliği değiştirilirken de bugün yapılan bu.

Osmanlı Fetret döneminden (1402-1413) çıkarken Türkmen Beylerini tasfiye edip yeni oluşturmaya başladığı Kapıkulu eliyle biryandan sistemi merkezileştirmeye çalışıyor bir yandan da moral değerleri ayakta tutan Ahilik, Fütüvvet örgütlerini  (Ahilerin gençlik örgütlenmesi), Tarikatları, Şeyhleri İlmiye Sınıfı içinde kontrol altına almaya çalışıyordu. Kuruluştan (1300) Klasik Osmanlı Devlet yapısının şekillendiği Fatih Sultan Mehmet dönemine (1451) kadar yaşanan bu süreci Şeyh Bedrettin’in Müridi Börklüceli Mustafa “Tasvir-i Kulûb” (Gönül Tasviri) adlı eserinde (1414’lü yıllar) bakın nasıl anlatıyor:  

“Şimdi öyle zaman oldu ki âlimler devletin başındakilere memurluk yapmaya, dünya malına teveccüh edip Ümeraya (beylere) bağlanmaya başladılar; nefislerinin derdine düştüler. Artık kimsenin dinle ilgisi kalmadı. Barış ile ilgili işlerini bile iki yüzlülük ve gösteriş ile bezeyip, kendilerini halka iyi göstererek, nefse uygun olanı nasihat eder oldular. Dünyada yaşadıkları çile ve kötülük yüzünden halk bile onların gerçek niyetlerini görmedi de aldanıp sahte arzular peşinden gitti. Zırcahilleri başımıza reis edip fetvalarına uyduk. Zulüm ile gelen bela ve musibetler bize hak oldu.”

Şeyh Bedrettin Hareketi İslami gelenek içinde kurumsallaşmanın özgürleşme temelinde sağlanmaya çalışıldığı tek denemeydi, arkası da gelmedi. Börklüce’nin bu sözleri bugün ile ilgili bazı çağrışımları sizde de uyandırmıyor mu?

Bugün, sonradan eklenenlerden (bid’at) kurtulup İslam’ın en saf haline (Hz. Muhammed ve sahabe dönemine) dönmeyi savunduğunu iddia eden Selefi tutumuyla, siyasi birliğin çözüldüğü coğrafyada ortaya çıkan boşluğu (İslam’ın yeni tip kurumlaşması yoluyla) asarak, keserek, bombalayarak İŞİD doldurmaya çalışıyor.

IŞID tipi sert, katı radikal İslami duruş, erken haliyle, Osmanlı’da Celali ayaklanmaları arkasından yine siyasi çözülmenin sürdüğü koşullarda (1640-1670 arasında) Kadı zadeler biçiminde ortaya çıkmıştı. İstanbul’da Yeniçeri sokakta gece yağmalayacağı insanı arar,  “Beşik” Uleması derse girmeden maaşını alır, kadılar, vezirler rüşvet ve iltimas ile kendilerine yol açmaya çalışırlarken Kadı zadeler kabir ve türbe ziyaretlerine gidenleri, kahve ve tütün içenleri günahkâr ilan ederek sistemin ayakta durması için destek oluyorlardı.

Demem o ki karışıklık dönemlerinde âlimleri, toplumu kontrol altında tutmak için yapılan her müdahale, sözde âlimlerin iktidara payanda olması bu topraklarda her zaman hayırlara vesile olmadı. Bugünde dün eğitim sistemine yapılanın katmerlisi, yönetmelik değişikliği ile vakıf üniversiteleri üzerinden bütün üniversitelere yapılmak isteniyor. Sözde âlimler bugün de kızla erkeğin sınıflarını ayırmak için iktidarı yüreklendiriyorlar. 29 Ekim’in kutlandığı gün Eğitim Bir-Sen’in Birecik Temsilcisi kızlı-erkekli karma eğitimin insan fıtratına aykırı olduğu yolunda “fetva” veriyor. Korkarım bu tür müdahaleler de hayırlara vesile olacak sonuçlar doğurmayacak,  Batı’da temsil edilen evrensel insani değerlerle aramızdaki mesafe her geçen gün biraz daha artacak.

Devlet üniversitelerinde yönetimler, YÖK’ün yol göstermesiyle Cumhurbaşkanının iki dudağı arasında belirleniyor. YÖK’ün tercihleri dışında devlet üniversitelerinde yaprak kımıldaması zaten mümkün değil. Mütevelli heyeti tarafından belirlenen adayı YÖK’ün keyfi biçimde engelleme şansı olmadığı için belirledikleri rektörlerle yönetilen vakıf üniversiteleri akademik, idari özerkliklerini bir ölçüde koruyabiliyorlardı, devlet üniversitelerine bir ölçüde model de oluyorlardı. Bu yönetmelikle YÖK aracılığı ile Cumhurbaşkanı vakıf üniversitelerini kontrolü altında tutabileceği yeni araçlara kavuşuyor.

Vakıf üniversitelerinin YÖK’ün izni dışında eğitim öğretim faaliyetlerinde bulunmaları; ön lisans, lisans, lisansüstü düzeylerde programlar açmaları doğrudan engelleniyor. Bırakın mali idari özerkliği üniversiteler artık YÖK’ün gösterdiği kontenjan dışında öğrenci bile alamayacaklar.İnceleme ve soruşturmalarda istenilen bilgi ve belgeleri zamanında vermemeleri, mevzuata aykırı düşen bir iki işlem yapmaları yönetimlerine el koyulmayı kolaylaştıracak. Rektör ya da yöneticilerden birinin bir demeci, tutumu bahane edilerek "ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı eylemler” destekleniyor diye suçlanıp yönetimlerine el konabilecek.

Çeşitli bahanelerle bir yıl da olsa devlet üniversitesi kontrolüne bırakılan bir vakıf üniversitesinin, daha sonra belini doğrultup ayakta kalması çok zor. Çünkü atanan kayyum kapatma için gerekli gerekçeleri itina ile üretebilecek.

76 vakıf üniversitesinden diyelim 10 kadarı Gülen cemaatine yakın; yakın gelecekte faaliyetlerini kısıtlama, öğrenci alımını azaltma, mali yönden zayıflatma yoluyla bunların giderek el değiştirdiklerine tanık olacağız. Bunların belirli bir zihniyetle yönetilmesinden rahatsız olabilirsiniz, ama “paralel yapıyla mücadele” adına bu üniversitelere müdahaleyi haklı görmek doğru değil. Hiçbir gerekçe, vakıf üniversiteleri üzerinden ülkenin bilimsel, hukuki, moral dayanaklarını üreten üniversitelerin siyasi bir güç tarafından kontrol altına almasını meşru hale getiremez.

Ülkeyi yüksek teknolojik standartlara ulaştıracak nitelikli insan gücü yetiştirmesini, bilimsel çalışmalar yapmasını, ülke kalkınmasına destek olmasını, akademik standartlarını yükseltmesini istiyorsanız üniversiteleri idari, mali yönden; öğretim üyelerini akademik özerklik yönünden özgür bırakın. Bilim insanını, öğretmeni, eğitim yöneticisini memurlaştırdığınız; programlara daha fazla “dini” ya da “milli” içerik yüklediğiniz yerde hoş görü, evrensel değerlere saygı yerini hep katılığa, bağnazlığa bırakıyor. Eğitime ideolojik müdahale bilim insanları, öğretmenler, eğitim yöneticileri arasında hep bölünmeye yol açtı, sonuçları da bu güne kadar hep uğursuz oldu.

Kaynaklar

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik. 19.11.2015 Tarih 29537 Sayılı Resmi Gazete.

Börklüce Mustafa Kulûb. Çeviren: Mehmet Işıktaş. Yayınlanmamış eser.2015.

Ali Türer Türk Eğitim Tarihi, Ankara: Detay Yayınları 2011.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums