- 24.07.2015 00:00
Terör, şiddet yoluyla güç devşirme aracıdır.
Siyasal mücadeleyi şiddet kullanmadan sürdürmenin kurumsal işleyiş içinde güvence altına alındığı ülkelerde terör marjinal örgüt işi kalır. Kontrol altına alınması daha kolaydır. Çünkü mevcut işleyişin aleyhine işlediğini düşünseler bile teröre destek vermeyi, günübirlik çıkarlar için demokrasiyi tahrip etmeyi bazı siyasi güçler göze alamazlar. Bunun ileride kendilerine daha pahalıya mal olacağını bilirler. Mevcut işleyiş içinde tutunmayı zorlaştıran davranışları üzerinde düşünmek, özeleştiri yapmak, kendilerini yenilemek zorunda kalırlar. Bu da demokrasiyi güçlendirir. Bu koşullarda siyasi partilerin ortak deklarasyon ile teröre karşı tavır almaları anlamlıdır, sonuç verir.
Peki ya demokratik işleyiş bizzat iktidar eliyle ilga edilmişse, ülke kimlik siyasetleri elinde kamplaşmış; siyasi güçler birbirlerine düşman haline gelmişlerse! İktidarı elinde bulunduran siyasi organizasyon sistemdeki dengeleri gözetecek, sistemi bir arada tutacak emniyet supaplarını inatla ve zorla kontrol altında tutmaya çalışılıyorsa! Bizzat ateşkesin, çözümün kendisi taraflar elinde siyasi malzeme haline gelmişse! Ortak belge taraf olan, altına imza atan tarafından yok sayılmışsa! Dış şiddet, iç siyasette malzeme olarak kullanıyorsa! O ülkede teröre karşı ortak tavır almak mümkün mü?
Devletin başındakiler ağzını açtıklarında birbirlerine dışlayıcı, kamplaştırıcı, suçlayıcı dil kullanacaklar. Yaşanan katliamlar faili meçhul kalacak, münferit terör olayları gibi işlem görecek. Katillerin bağlantıları, desteği nereden aldıkları özenle gizlenecek. Kirli işleri, ilişkileri göz önüne serenler casus muamelesi görecekler. Yayın yasakları sıradan hale gelecek. Sonra bu olayların sorumluları çıkıp teröre lanet okuyacaklar. İnandırıcı olabilir misiniz, kim inanır size?
Suruç’ta katliam mağdurlarına yaralılara yardıma koşanlara polis gazla, suyla saldırdı, havaya ateş açtı. HDP Diyarbakır mitinginde bombalı saldırı sonrasında da aynı olaylar yaşandı. Suruç’ta 32 kişinin ölmesi Bülent Bey’i kesmemiş anlaşılan, “HDP milletvekilleri orada neden yoktu” diye soruyor. Şiddeti böylesine güç devşirme aracı olarak, karşısındakini itibarsızlaştırma aracı olarak kullananla terörü lanetlemek için bir araya nasıl geleceksiniz?
Hangi saldırıda faillerin bağlantıları ortaya çıkarıldı? Sayın Davutoğlu’nun ortak deklarasyon çağrısına Demirtaş “Suçlarınıza bizi ortak etmeyin” demekte haksız mı?
Suruç saldırısı Türkiye’ye karşı yapılmış! Her türlü şiddete gerçekten karşı çıkan, demokrasiyi savunan birinin ağzında bu lafın elbette anlamı var, ama iktidar yandaşlarının ağzında değil. İŞİD Türkiye’de saldırılarını neden Kürt hareketine yöneltiyor. Son saldırı neden özellikle bu harekete destek verenlere yönelik ti?
Ağrı-Diyadin provokasyonundan beri (10 Nisan) yeni bir şiddet türüne tanık oluyoruz. Mersin ve Adana HDP binalarına bombalı saldırı; HDP seçim otobüsünün şoförü ile birlikte yakılması, Diyarbakır Mitingine bombayla saldırı olayları bu şiddet türünün parçalarıydı. Seçim sonrasında bazı HÜDA-PAR’lılar, HDP’liler ölüm listesinde oldukları bildirimleri aldılar, ardından İHYA DER Başkanı Aytaç Baran öldürüldü. Hemen arkasından üç HDP’li infaz edildi. Suruç’ta Kobani’ye oyun parkı kurmak için toplanan gençlere yapılan son bombalı saldırıyı da bu şiddet sarmalının devamı olarak okumak lazım.
Bu şiddet sarmalının hedefi PKK’yı yeni infazlar, saldırılar için tahrik etmek, kışkırtmak olabilir mi? Peki, bu sonuç çözüm masasının AKP lideri eliyle devrildiği yerde ne sonuç verir? Bütün bunlar AKP’ye yeniden tek başına iktidar yolu açmak için yapılan bütünsel planın parçaları olmasın?
Bu kirli oyuna 15 Haziran tarihli yazımda dikkat çekmeye çalışmıştım. Bu plan başarıya ulaşırsa, AKP iktidarı yolunda MHP olsa olsa füguran olur. MHP kurmayları tutumlarını bu açıdan gözden geçirseler iyi olur.
HDP “seni başkan seçtirmeyeceğiz” tutumunda başarılı oldu, oyun bozdu ama kendisine dönük “derin” öfkenin büyümesine de vesile oldu. Bunu açığa ilk vuran Yalçın Akdoğan oldu:“HDP bundan sonra çözümün ancak filmini çeker” demedi mi?
Şiddet kullanarak PKK’yı savaşa çekme yoluyla HDP’yi meclis dışı bırakmanın koşullarını hazırlamak, planın özü bu. Saldırının HDP’nin içindeki Türk bileşenlere yapılmış olması rastlantı değil. Demirtaş’ın parti binalarının güvenliğini sağlayın, kendinizi koruyacak tedbirler alın çağrısı yandaş basında nasıl çarpıtıldı gördünüz. Basın önünde bu çağrıyı yapmak doğrumuydu?
PKK’nın bu koşullarda yapacağı her türlü silahlı saldırı, yol kesmeler, araç yakmalar AKP’nin ekmeğine yağ sürer, sürüyor da. HDP, PKK’nın silah bırakması için açıkça çağrı yaptı. AKP kurmaylarının bu çağrıyı görmek işlerine gelmedi. PKK saldırılarından HDP’yi sorumlu tutmak haksızlık. PKK saldırıları devam ettikçe HDP’nin eli giderek zayıflar; kazanımları elinden gidebilir. PKK’nın Türkiye topraklarında silah bırakması ise HDP’nin elini güçlendirir, demokratik siyasetin zemini güçlenir. Silahlı çatışma güçlü olana yarıyor, bunu görmek çok mu zor?
Gün Türkiyelileşme yolunda inadına daha kararlı yürüme günü. Gün laiklerin, sosyal demokratların, sol liberallerin, liberallerin, demokratların, sosyalistlerin inadına Kürt hareketi ile iş birliği yapma günü. Birileri için kâbus bu.
Yorum Yap