Günümüz eğitiminin seçimler üzerine etkisi

  • 17.05.2015 00:00

 Çağdaş eğitimden birey, öğrenecekleri aracığı ile kendini gerçekleştirecek fırsatı bulacağı bir ortama sahip olabilmeyi bekler. Birey bu yolla amaçlarına ulaşma yolunda önceliklerini belirleyebilir, şekillendirebilir. Çevresi ile sağlıklı ilişkiler kurabilir, sorunlarını görebilir, sorunlarını çözecek gücü kendinde bulabilir. İlgi ve yeteneğine uygun bir meslek seçebilir, kendini bu mesleğe hazırlayabilir, öz yeterliliğini güçlendirebilir.

Fakat ne kapitalist üretim ilişkilerini ortaya çıkaran modernleşme sürecinde ne de bu ilişkilerin uluslar üstü tekellerin elinde yeniden düzenlendiği post modern süreçte eğitim sistemleri bireyin bu beklentilerini karşılamak için ortaya çıkmadılar. İşte sorun tam da buradadır.

Modern devletin sınırları vatandaşlık ya da etnik temelde yaratılmış ortak pazarla çizildi. Pozitivist temelde şekillendi. Bürokrasi, ekonomik yapı; standartlaşma ve neden sonuç ilişkisi içinde (determinist) öngörülebilir bir gelecek üzerinde yükseldi. Bu süreçte eğitim sistemlerinin asıl dertleri kapitalist üretimi belirlenmiş standartlarda geliştirecek insanı yetiştirmekti. İnsanın bu sisteme entegrasyonunu sağlamak amacıyla yola çıktılar.

Üretimin sonuçları üzerinde tasarrufta bulunacak gücü olmaması çalışanı edilgen hale getirdi. Üretim süreciyle ilişkisi ve bilgisi oynadığı rolle sınırlı kaldı. Sürecin bütününe vakıf olması, süreçle bütünleşmesi, süreçten doyum sağlaması modernleşme sürecinde sistemin öncelikleri arasında hiç olmadı. Böylece çalışan üretim süreci içinde nesneleşti. Ürettiğine yabancılaştıkça kendi içinde ve dışında uyum sorunları yaşamaya başladı.

Psikoloji insanın imdadına bu noktada yetişti. Psikoloji olmasaydı insanın üretim sürecinden doyum sağlamasını amaçlayan neo-klasik örgütlenme ve yönetim modelleri gelişmezdi. Bu günlerde çokça ilgi gören Sistem Yaklaşımı bu modellerden biridir. Üretimin ve yaşamın öznesi ve doğrudan bileşeni haline gelmeden bu modellerle çalışanın tatmin edilemeyeceği açıktı.

Bu noktada aranan kanı uluslar üstü tekeller, post modern süreçte buldular. Sürekli dağıtan ama toplamaya yanaşmayan, bilinçli “bırak dağınık kalsın” tutumu uluslar üstü sermayenin işine geldi. Böylece yeryüzünü babalarının çiftliği gibi kullanabilme imkânı buldular. İçinde bulunduğumuz süreçte insan ve güç ilişkileri yaratılmak istenen iş bölümüne ve pazara göre yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor.

Modernleşme sürecinde tanık olduğumuz etnik temelli çatışmaların post modern süreç içinde inanç temelli çatışmalara dönüşmesi rastlantı olabilir mi? İnanç temelli karşıtlıklar halinde bir araya gelişin, ön görülemeyen içinde manipüle edilmeye uygun yapılanmalar için daha elverişli olduğu çok açık.

Post modern süreçte bilgi ile bilginin kullanımı arasında kırılma yaşadık. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile bilgi zaman ve mekân kısıtlaması olmaksızın çok daha kolay ulaşılabilir hale geldi. Fakat bu durum, iktidarlara bilgiyi çıkarları doğrultusunda kullanabilmeleri için eşsiz fırsatlar da yarattı. Bilgiyi kontrol etmede iktidarların eli daha da güçlendi.

Bilgi ve bilgi taşıyıcıları tümüyle ticari kimlik kazanmaya başladılar, kendileri de alınır satılır hale geldiler. Sürecin çağdaş ülkelerdeki gelişimi ile demokrasi geleneği henüz oluşmamış gelişmekte olan ülkelerdeki gelişimi birbirinden çok farklı.

Gelişmekte olan ülkelerde sonuçları önceden tespit edilebilir gerçeklikler yaratmak amacı ile bilgi sayısal verilere dönüştürülüyor ve iktidarlar elinde daha etkili bir biçimde kullanılabiliyor. Bu süreçte bireye sunulan eğitim post modern eğilimin aksine daha kurgusal hale geliyor. Demokrasi yerine biat kültürü güçleniyor.

Bu nedenle bireyin ilgi ve yetenekleri açısından talep edebileceklerinin sınırlarının iktidarlar tarafından belirlenmesi post modern süreçte bu tür ülkelerde güçlenerek devam ediyor. Birey seçimini kendisine sunulanlar arasından yapmak zorunda kalıyor.

Sonuç ortada! Teknoloji üretme aracı olarak bilginin uluslar üstü tekellerin kontrolüne girmesiyle birlikte insanlığın geleceği hiç bugünkü kadar tehdit altında olmadı.

Eğitim ‘ideal’ durumların bilgisinin aktarılması olmaktan çoktan çıktı.

Bugün eğitim sadece formel biçimde sunulmuyor. Basın, boş zamanları değerlendirme sektörü, sinema, edebiyat; gücü elinde bulunduranın ölçütlerini taşıma, biçimlendirme rolü üstleniyor. Eğitim, bireylerin bu rolü içselleştirmeleri için kullanılan bir mekanizma haline geldi. Asıl olanı perdelemek amacı ile inançlar arasında çatışma bilinçli olarak körükleniyor.

Günümüzde insan metaların dünyasında giderek daha fazla köleleşiyor. Özgür iradesi ile kendine amaç oluşturamayan birey kendini tüketim sürecinde göstermeyi deniyor, doyumu orada arıyor. Yapay ihtiyaçlar peşinde koştukça tüketim toplumu içinde kaybolan, ya satın aldığı malla, ya pazardaki alım satım değeri ile ya da zorbalıkla kontrol altında tutabildikleri ile kendini özdeşleştiren bireye çağdaş anlamda birey diyebilir miyiz? Eğitim ile ortaya çıkacak “yeni insan” bu mu olmalı?

Artık meslek edinme yaratıcılığı, hayal gücünü harekete geçirme, kendini üretme, yaşama bağlanma aracı değil; güç gösterisinde bulunma, topluluğa kendini kabul ettirebilme aracı. Bilginin ve teknolojinin bu yanlış kullanımının, bu tekdüzeleşmenin, bu metalaşmanın, tabulaştırmanın önüne geçilmezse insanlığı bir felaket bekliyor.

Türkiye insanı üç hafta sonra gelecekte nasıl yaşayacağı ile ilgili kritik bir karar verecek. Ayakta durabilmek için çevresinde kullanacağı koltuk değneği arayan, ya da kendini ancak ayakta durana yapışarak tarif edebilen “bireyin” sandık başına gittiğinde kullanacağı “özgür” iradeden sizce ne çıkar?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums