Eril kültür, cinsiyetçi eğitim ve sonuçları!

  • 23.02.2015 00:00

 Gencecik, hayatının baharında bir kızımız tecavüzedirendiği için katledildi. Derinden sarsıldık,travma yaşadık. Sorunu erkek ya da kadın sorunu haline getirmek doğru değil. Erkeğiyle kadınıyla bu kültürü biz yarattık, formel- enformel eğitimle bugüne birlikte taşıdık. O yüzden gelin içinde yaşadığımız eril kültürü sorgulayalım, bu kültürü taşıyan cinsiyetçi eğitim anlayışımız ile yüzleşelim.

Göçebe kültürden yerleşik yaşama geçerken İslamiyet rehberimiz oldu. Yaşayacağımız yurda Gaza ilkesi ve Cihat kültürüyle sahip çıkmaya çalıştık.Yayılmaya dayalı bir ordu-devlet geleneği geliştirdik. Güce tapma, yaşama güce dayanaraksahip çıkma alışkanlığı geliştirdiğimiz bu gelenekte kadına, kadınsı özelliklere yer veremezdik.Kadına ya cariye rolü biçtik, ya da onu hareme kapattık. Erkek erkeğe bir araya gelincekadına soframızda yer vermedik. Başkasının önünde onu çarşaflara sardık.

Bu kültür içinde “uzlaşma”, “sözleşme”, “hukuk”, “çok seslilik”, “çok renklilik”, “farklılıklara saygı” gibi kavramlar ne sosyal, ne ekonomik ne de sanat yaşamında ortaya çıkmadı, gelişme fırsatı bulamadı, neden? Belki de fazla kadınsı olduklarından.

Yaşadığımızher olayaİslami anlayış içinde yorumve çözüm getirdik,buna da “Hukuk”dedik. Bir erkeğe dört kadın emanet ettik, erkek çocuğa iki verdiysek kız çocuğa bir verdik. Mal erkek çocuğa kaldıysa, kız kardeş avcunu yaladı.Bir erkeğin şahitliğine iki kadının şahitliğini denk saydık. Kadın kız doğurduğunda bu topraklarda hep utandı, yerin dibine girdi, başına karalar bağladı; oğlan doğurduğunda ise gönendi, el üstünde tutuldu.

Evet, erkek ile kız çocuğun gelişme özellikleri elbette farklıydı. Erkek çocuk güç gelişimi bakımından avantajlıydı. Kız çocuk ise el göz koordinasyonu bakımından avantajlıydı. Saldırganlığı erkeksi özelliklerin, yaratıcılığı kadınsı özelliklerin tetiklediği doğrudur,fakat bu gelişim farklılıklarıkendi başlarına erkek ve kadının fıtratını belirlemek için yeterli değildir. Değişik oranlarda her erkekte kadınsı, her kadında da erkeksi özellikler zaten bulunur.

Erkek ve kadında bir fıtrat varsa, bugelişim süreci içinde ortaya çıkan cinsiyet özelliklerinin çevre tarafından yorumlanması, şekillendirilmesi ile belirlenir. Erkek çocuğunu “erkektir yapar”, “aslan oğlum”, “elinin kiri”, “göster bakim amcana pipini” söylemleriyle; kızını “eksik etek, kır dizini, “saçı uzun aklı kısa, “kes sesini, ört başını, gülme, oturma” gibi söylemlerle yetiştirirken fıtrat sahibi yaparsınız.

Burada Eril kültür, bu kültür içinde cinsiyetlere yüklenen kodlardır sorunlu olan.Karakteristik özelliği nedeni ile bu kültürün taşıyıcı sorumluluğunu ağırlıklı olarak erkek yüklenmiştir, doğru.Ama bu kadını daha az sorumlu yapmaz. Çocuğun yetişmesinde kadının sorumluluğu erkekten daha az değildir.Erkek ya da kadına mal ettiğimizde sorunun özünü kavramak güçleşir. Sorun cinsel ayrımcılık temelinde başka bir soruna dönüşür.

Osmanlı Devletinde cinselliğe ait her türlü dışa vurum günah sayıldı, yasaklandı. Kadın üzerindeki erkek tasarrufu şer’i hukukla belirlenen sınırlar içinde serbest bırakıldı. Konak kültürü içinde ise bu işler evin beyinin tıynetine bağlı olarak,keyfe dayalı biçimde şekillendi.

Yirminci yüzyıl başında modernleşme sürecinin taşıyıcılığını İslamcılardan devralan Milliyetçiler yeni kültürel atmosferde cinselliği bir ölçüde görünür hale getirdiler. Fakat yine de seksüel etkinliğin ortaya çıkarabileceği sorunlar nedeniyle,ayarını dini, törel tutumlardan alan kısıtlayıcı bir cinsellik algısıdevam etti. Kamusal alanda cinsiyet ilişkilerinin görünürhale gelmesinden hep kaçtık.Sorun ya görmezden gelindi,ya da yok sayıldı.Oysa içinde yaşadığımız kültür bu topraklarda kadının erkeği, erkeğin kadını doğal yollardan tanımasına, doğal yolardan birbirini etkilemesine hiçbir zaman izin vermedi.

2000’li yıllardan itibaren Milliyetçilerden sürecin kontrolünü devralan İslamcılar, iktidara iyice yerleşip, iktidarın tadını alınca elindekileri koruma telaşına düştüler. İdeolojik boyutta Cihat kültürü İslamcılara Allah’ın dinini yaşama ve yaşanan coğrafyaya hakim kılma gibi bir görev yüklüyordu zaten.

İslamcılar iktidara iyice yerleşince bu sorumluluklarını yeniden hatırladılar. İslami geleceğigüvence altına almak ile kendilerini koruma ihtiyacı birleşince sistemi daha otoriter hale gelmeye başladı.Eğitim sistemi “Dindar gençlik yetiştirme” perspektifiyleve ideolojik müdahale altında yeniden düzenlendi.

Bu süreçte mahallenin kadına dönük örtünme baskısıartmaya başladı.Kızlı erkekli ortamlardaraltılmaya çalışıldı.Karma eğitimi ortadan kaldırma tartışmaları açıldı.Sürekli arttırılan zorunlu din dersleri ile kadın ve erkeğe üstlenmeleri gereken roller daha sık hatırlatılmaya, kadın ve erkeğe yeniden İslamiayar verilmeye çalışıldı.

Özgecan Aslan’ın tecavüze direndiği için katledilmesinin ardındangörüşü sorulan Diyanet İşleri Başkanı;sorunun çözümü için din ve ahlak eğitimine daha fazla önem vermek üzere eğitim sisteminin gözden geçirilmesini önerdi. 4+4+4 düzenlenmesi içinde din ve ahlak derslerinin ağırlığı her geçen gün biraz daha artıyor, İmam Hatiplere giden öğrenci sayısı bir yıl içinde neredeyse iki kat arttı. Din dersleri panzehirdi de bu süreçte kadına dönük şiddet, tecavüz, istismar nasıl oldu da katlandı, diye sormayacak mıyız?Zorunlu din dersi uygulamaları genişledikçe kadına şiddetin de artması rastlantı mı?

Sosyal psikolojik yapıya dönük kaynağını dinden alan ideolojik müdahaleler, kadın erkek ilişkilerini daha problemli, seksüel etkinliği daha hastalıklı hale getiriyor olmasın? Bunu ön görmek çok mu zordu?

Kadın ile erkeğin arasına beton örer, kadının zarafetinden, inceliğinden duygusallığından, yaratıcılığından gencin etkilenmesini, kendine çeki düzen vermesini engellerseniz; ergenin kadını tanımasına fırsat vermezseniz ortaya daha hoyrat, daha fazla güce tapanbir erkek çıkar.Bu erkek cinsel tatminsizliğin acısını kadından çıkarır. Kendisi ile barışık kalma uğruna içine düştüğü ayrımcılığı, ruh halini dini argümanlarla savunur.

Bu yolculuğun sonuçlarını görmek için önünüzde İŞİD çetelerinin ortaya koydukları örnekler var. O coğrafyada yaşanan kadın trajedileri size hiç mi mesaj vermiyor?

Bu süreç kadını da bozar, erkeği de.Kadına tecavüz, şiddet olayları ile kadına dönük din orijinli daha fazla örtün, daha az kamusal alanda görünür ol baskısı birlikte gelişiyor, bunugörmemek için kör olmak lazım.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mesleki eğitim ve Öğretimin Geliştirilmesi Projesi (MEGEP)  içinde hazırlayıp okullara gönderdiği “Cinsel Eğitim” ile ilgili ders notlarında erkek ve kadınlardan beklenen özellikler şöyle belirtilmiş:

“Ebeveynlerin kız ve erkek çocuklarından beklentileri değişiktir. Erkek çocuğun, güçlü dayanıklı, yürekli, tuttuğunu koparan ve girişken olması istenir. Kız çocuğun usluluk, kibarlık, sevecenlik gibi nitelikler kazanmasına önem verilir. Kızın atılgan, girişken, başına buyruk olması aranan özellikler değildir. Erkek çocuğun ise pısırık, çekingen, korkak olmaması üzerinde çok durulur. Bilinçli ya da bilinçsiz ebeveynler kıza ve erkeğe yaraşan nitelikleri destekler ve pekiştirirler. Kıza ve erkeğe yakışmaz diye bilinen davranışlar anında cezalandırılır. Erkek çocuk çarşıya, pazara gitmeye alıştırılırken, kız çocuk evden uzaklaşmaması için öğütlenir.”(MEB, Cinsel Eğitim,2007)

Gayet mahcup ve dikkatli bir dil kullanılmış, gene de niyet ve bakış açısı çok açık değil mi? Cinsel eğitimi bu düşüncelerle yapılandırdığınız, erkek ve kadına tıynetinize uygun fıtrat tayin ettiğiniz, tabularla onları birbirinden ayrıştırdığınız, aralarına duvar ördüğünüz zaman; flörtün yerini görücü usulünün aldığı yerde tatmin de olmaz huzur da.

Cinsel aktiviteyi doğal karşıladığınız, erkek ve kadının birbirini tanımasına, birbirini etkilemesine, birbirini anlamasına, birbirini hissetmesine, birbirini tamamlamasına ergenlik döneminde okullarda grup çalışmalarıyla, uygun tartışma ortamlarıyla fırsat verdiğiniz yerde barış olur, huzur olur, anlayış olur. Çünkü gençler cinsel rollerinin sağlıklı bir ortamda farkında olurlar, olgunlaşırlar. Aile içi şiddeti, kadına ve çocuğa dönük tacizi, tecavüzü, istismarı önlemenin yolu budur.

Sayın Demirtaş kadına, çocuğa yönelmiş şiddet, tecavüz, istismar davalarına kadınlardan oluşan ihtisas mahkemeleri baksın önerisi getiriyor. Bu öneriye neden kulak vermiyorsunuz?Neden tecavüzcüye rıza indirimi veren mahkemeyle uğraşmıyorsunuz; okullarda verdiğiniz cinsiyetçi, ayrımcı eğitimi sorgulamıyorsunuz, neden karma eğitimi ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz?

Kültürümüzdeki, inancımızdaki, düşüncemizdeki eril ayak bağları ile yüzleşmeden, eğitimi cinsiyetçi bir eğitim olmaktan çıkarmadan özgürleşemeyeceğiz, burası çok açık.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums