- 27.01.2015 00:00
Bir ülke düşünün insanınınmahkemesine, kurumuna, basınına, liderlerine güveni kalmamış.Kimlik savaşları enerjisini tüketmiş. Demokrasiden, istikrardan ne anlıyor belli değil. Umudu kendi dışında arar olmuş. Bu ülke nereye gider?
Polisin döve döve öldürdüğü Ali İsmail Korkmaz’ın katil zanlısına mahkemenin verdiği cezaon yıl. Savcı dayanamıyor, sanığın kasten adam öldürmek suçundan yargılanması,müebbet almasıiçin cezaya itiraz ediyor. İçişlerinden sorumlu Bakanlık ise “Ama İsmail de polise taş attı” diye savunuyorkendini. Sana biri taş attıysa onu döve döve öldürmek hakkın öyle mi?
Cizre’de yedi çocuk herkesin gözü önünde öldürülüyor, bir tane fail yokortada. Ama Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılan lise öğrencilerimiz var, Gezi Parkı direnişine destek verdiği için görevden alınan öğretmenlerimiz, düşüncesini açıkladığı için görevine son verilen akademisyenlerimiz var.
Eski İçişleri Bakanı çıkıyor Küçükçekmece’de Serap Eser’i yakan Molotof Kokteyli MİT mensupları attı diyor. Helal olsun adama diyoruz? İçişleri Bakanı iken neden sessiz kaldın, bu suç değil mi yaptığın demiyoruz?
Ortada onca yolsuzluk iddiası var.Suçüstü yakalanma sırasında tarafların aralarında yaptıkları konuşmalar, korkular, kötü gidişe dur demek için telaşla alınmaya çalışılan önlemler tekmili birden ortada. Sorumlu büyüklerin yüce divandan nasıl kurtarıldığıortada,soruşturmaların önü kesilmiş. Ama bunların değil, bunları ortalığa saçanların, bunları diline dolayanların peşine düşülmüş. İnsanda adalet duygusu nasıl kalır?
Olup bitenin sorumluluğundan kendini nasıl kurtaracaksın?İpleritümüyle eline alman için otoriterliğin parke taşlarını döşemen lazım. Kurumlar, mahkemeler, yöneticiler, görevliler bir de basınkendilerine verilecekdirektifler doğrultusunda hareket etsin ki olup bitenden kurtulmanın meşruiyet zemini oluşsun. Bunun için araziyiyeniden düzenlemek şart, bu yolda ortaya çıkacak her türlü engeli en sert biçimde bertaraf etmek şart,yoksa bir gelecek yok.
Kanallar renkli mi renkli. Yandaş sunuculardan, yorumculardan “Yeni Türkiye” tiratları dinliyoruzyüksek perdeden bol bol. Bir zamanların en ilericilerinden bu yandaşlar en muhafazakârlardan bu demokratlarnasıl çıktı,vicdanlara bu mühürler nasıl vuruldu, anlamak zor.
Çözüm süreci aşağı, çözüm süreci yukarı, gelsin gitsin heyetler, kurulsun sekretaryalar. Peki, sorun çözülünce ne olacak? Türkiye”tek adam tek parti” dönemini yaşarken Kürtler Hakkâri’de, Diyarbakır’da özgür mü olacak?Olacak olan bu ise dişimizi sıkalım sıkmasına da sorun çözülürkenCizre’de o çocukları kim öldürüyor?El ele verebiliyorsanızönce çocukları öldürenleri bulun. Yaratılan tahribatın üstünü örtmek için ağızlarda çiğnen sakıza dönmedi mi bu koşullarda bu süreç?
Ülkede bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’de halk hükümetine, muhalefetine nasıl bakıyor? AB’den ne bekliyor, demokrasi mi istiyor istikrar mı istiyor merak etmiyor musunuz?
Son günlerde açıklanan anketler arasında ciddiye aldığım iki anket var. Biri Kadir Has Üniversitesi tarafından her yıl tekrarlanan, "Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması"; biri de uluslararası German Marshall Fund adlı düşünce kuruluşununyaptığı Transatlantik Eğilimler adıyla yayımladığı araştırma.Bu iki araştırmanın sonuçları halkın olup biteni nasıl şaşkınca izlediğini, umudunu her geçen gün biraz daha nasıl yitirdiğini açıkça ortaya koyuyor. Gelin bu araştırma sonuçlarına yakından bakalım.
GermanMashallFund’a göre Türkiye’de halk, hükümete destek bakımından tam bir bölünmüşlük yaşıyor. Hükümeti destekleyenlerin de desteklemeyenlerin de oranı aynı yüzde 47. Türkiye’de insanların ülkenin geleceğine olumlu bakışında geçen yıla göre 12 puan düşme olmuş(%85’den %73’e düşmüş) buna karşın AB üyeliğine sıcak bakanların oranında ise 8 puan artış var. Halkın %53’ü Avrupa Birliği’ne üye olmayı destekliyor. İstikrara (%25) göredemokrasiye öncelik verenlerin oranınınyüzde 57. Demek ki demokrasi beklentisi ile AB’ye yönelişte birparalellik var.
Peki,Kadir Has Üniversitesi tarafından yapılanson sosyal, siyasal araştırmalara nasıl yansımışdurum?
Kararsızların da içine dağıtıldığı anket sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 42,1'i bugün seçim olsa gene AKP'ye oy veriyor. Hal böyle ise AKP’nin oylarında bir gerileme var diyebiliriz. Ama muhalefet param parça olunca AKP açık ara gene önde. Ankette insanların yüzde 23,4'ü CHP'ye, yüzde 14,3'ü MHP'ye, yüzde 9,1'i ise HDP'ye oy vereceklerini söylüyorlar. Muhalefet bir araya gelse oyları yüzde 46.8 olacak. Ama kimi Türkçü, kimi Kürtçü, kimi Kemalist, nasıl bir araya gelsinler. HDP bu yüzde ile sandıktan çıkamazsa AKP’ye gün doğacak. %41-%42 oyla meclisin çoğunluğunu eline geçirirse şaşmayın. %10 barajla seçime girmeyi ret etseydi el ele verip bütün muhalefet partileri sizce bu seçim bu koşullarda mı olurdu?
Vatandaşın yüzde 43,2’si Türkiye’de demokrasi ya “yoktur” diyor ya da “zayıflamaktadır” diyor. Yüzde %51.4 ise Türkiye’yi demokratik bir ülke, ya da demokrasisi gelişen bir ülke olarak görüyor.Pes, siyasi angajmanlardan bağımsız bir kamu oyu görüşü yok demek ki. Sonuçta ortada tam bir bölünmüşlük var. Transatlantik Eğilimler araştırması (memnuniyet) sonuçları ile de aşağı yukarı örtüşüyor.
Buna karşın “Türkiye’de düşünce özgürlüğü vardır”diyenlerin oranı geçen yıla göre yüzde 27.5’a (geçen yıl %30.8), “Basın özgürdür” diyenlerin oranı yüzde 24.6 (geçen yıl %385) gerilemiş. Demek ki demokrasi algısında durumun kötüye gittiğiniağır da olsa farkına varıyor insanlar.
Araştırmadaki "Kendinizi etnik olarak nasıl tanımlarsınız" sorusuna yüzde 59,7 oranında "Türk", yüzde 10,3 oranında "Kürt" yanıtı veriliyor. "Kendinizi siyasi açıdan nasıl tanımlarsınız?" sorusuna katılımcıların yüzde 37,1'si 'muhafazakâr',yüzde 20,2'si “Milliyetçi”;yüzde 16,5'i ise “Cumhuriyetçi-Kemalist” olduğunu belirtiyor. Verilen yanıtlarda solcuların esamisi okunmuyor. En az yüzde 5-7 arasında kendini solda tanımlayan bir kesim olması gerekmiyor mu? Demek Kürt kimliği Kemalist kimliği solcu kimliğin önüne geçmiş. Durum bu.
Terör sorununu çözmede en etkili yöntem nedir sorusunayüzde 39,2 düzeyinde askeri yöntemler diye cevap verilmiş. Oldukça yüksek bir oran bu, geçen yıl 35,8 imiş, giderek de yükseliyor,.Aynı soruya siyasi yöntemler diye yanıt verenlerin oranı ise geçen yıla göre 5 puan gerilemiş, yüzde 30,9olmuş. Ekonomik önlemler yanıtını verenler de yüzde 9,1’ e gerilemiş(geçen yıl 13,2).Şimdi bu sonuçlara bakarak anketlerde %60’larda görülen çözüm sürecine destek verenlerin bu sürece gerçekten inandıklarını söyleyebilir misiniz? Bu süreç başarısız olduğunda yerine konacak olan da belli, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı. Şimdi bu umudun göstergesi mi oluyor?
Dolmayı millete yutturmaya çalışan yandaşlar, Yeni Türkiye parlatıcıları mesleklerine güveni ne hale getirmişlerbir de ona da bakalım.Medya yüzde 19 ile en az güvenilen kurum olmuş. Liderlere güven bütün liderler için düşüyor, en fazla güvenilen kurum olma özelliği artan ise ordu. Peki, bu artan umudu, olgunlaşan demokratik anlayışı mı gösterir?
Bu manzara bize ne ifade etmeli?
Türk, Kürt, Kemalist, Muhafazakâr kimliklerinin içine kendimizi hapsetmişiz, birbirimize yabancılaşmışız ortaya çıkan bu. Birimiz için doğru olan diğeri için yanlış. Çocuklar öldürülüyor muş, işsizlik kavağa çıkmış, yolsuzluk paçayı sarmış ne gam, varsa yoksa kimlik davamız.
Biz bu hale nasıl geldik, diye sormak gerekmiyor mu? Milli Eğitim Sistemimiz sayesinde elbette. Gençleri meslek sahibi yapacağımıza; gençlerde hoşgörü, kardeşlik duyguları geliştireceğimize kamplaştırmış, düşmanlaştırmışız birbirlerine onları.
İnsanların yarısı kendisini yönetenler ile sorun yaşıyor, ama gelecek günler daha kötü olacak korkusu ile yarısı da hükümetin eteğine yapışmış.Hükümet eden de politikaları ile bu korkuyu canlı tutmasını biliyor Allah için. Diğer yarısı ise kendisini yönetenlere diş biliyor; amakendi içinde birbirine öylesine muhalif; birbirini ötekileştirmekle öylesine meşgul ki,bir araya gelmesi mümkün değil.
Önümüzde genel seçimler var. Siz bu otoriter gidiş karşısında muhalefette ortak zemin arayışı görüyor musunuz? CHP bütün adaylarını ön seçimle seçeceğini bugün ilan etse kendisine güven duyacak seçmen sayısı anında artacak, bunu bilmiyorlar mı sizce CHP’yi yönetenler?Bunu yapamayan muhalefet partisinin iktidara gelince ülkeyi demokratikleştireceğine seçmen neden inansın? Muhafazakârlar AKP’yi bırakıp MHP’ye geçince bu günleri mumla arayacaklarını bilmiyorlar mı?
Vaziyet bu, şikâyet etmeye hakkımız da yok doğrusu.Umudu kendi elinleiğdiş ederkenülkenin yangın yerine dönmesi için bir odun da sen atmış olmuyor musun?
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Türkiye Sosyal SiyasalEğilimlerAraştırması. Kadir has Üniversitesi, 2015 (http://www.khas.edu.tr)
Transatlantik Eğilimler Anketi, GermanMashallFund, (www.transatlantictrends.org)
Yorum Yap