- 4.11.2012 00:00
Mesleki açıdan 2012 yılı Türkiye’sine bir bakalım! Türkiye’de mesleki yaşam mesleki eğitim sonucunda alınan belgelere dayalı olarak sürmüyor; mesleki yaşam hala önemli oranda kayıt dışıdır. 2006 da kurulan Mesleki Yeterlilik Komisyonu tarafından mesleki yeterlilik standartları belirlenebilmiş ve resmi gazetede yayınlanabilmiş meslek sayısı 329’dur. Yani, 2012 Türkiye’sinde 604 meslekten 275’inin mesleki yeterlilik standartlarını hala belirleyememişiz. Mesleki eğitimde kullanılan programları belirlenen mesleki eğitim standartlarına göre henüz çeşitlendirememiş, geliştirememişiz. Ne el emeğine, ne beyin yaratıcılığına gereken değeri vermiyoruz. Türkiye’de örgün eğitim içinde verilen eğitimin (ortaöğretim ve mesleki eğitimin) istihdama katkısı Avrupa ülkelerine göre iki kat düşük. (Yücesu,2012)
Modern eğitim içinde mesleki eğitime dönük adımı hayır işlemek amacıyla atan dünyada belki tek (Mithat Paşa tarafından kurulan “Islahhaneler”) ülkeyiz. Cumhuriyet yıllarında da Avrupa ülkelerinde olduğu gibi çeşitlenen ihtiyaçlar, artan iş bölümü yön vermemiş mesleki okullaşmaya; meslek okullarını artan eğitim talebini devlet memurluğu dışında başka bir yöne yöneltme düşüncesi içinde açmışız. Eğitimde asıl amaç devleti ayakta tutacak, millet oluşu sürdürecek Elit’i yetiştirmek ve vatandaşların bu Elit’e biat etmesini sağlamak olmuş hep.
Türkiye’de eğitime ideolojik müdahale mesleki eğitimdeki gelişmeyi bu güne kadar hep ipotek altında tutmuş; hala da tutmaya da devam etmekte. Eğitime ideolojik müdahale 2000’li yıllara kadar başlangıçta etnik kültür temelinde, daha sonra Atatürk Milliyetçiliği ve Atatürk ilke ve devrimleri temelinde sürdürüldü. 2000’li yıllardan sonra da birlikteliği dini aidiyet temelinde sürdürmek için eğitime ideolojik müdahalede bulunmaya devam ettik.
Türk Eğitim Sistemindeki verimsizliğin, karmaşanın, moral değerlerde yıpranmanın ve ihtiyaç duyulan bütün alanlarda istenilen vasıflarda insan yetiştirememenin temel nedenini ortaöğretimin çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına uyacak şekilde Mesleki ve Teknik eğitim temelinde sağlıklı yapılandırılamamış olmasında aramak lazım. Bireye ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini gerçekleştirebileceği bir eğitim ortamı hazırlayamadık bir türlü. Bunun da kaynağını Osmanlı-Türk modernleşmesinin kendine özgü tarihsel, kültürel siyasal doğasında aramak gerekir.
Eğitim Sistemi içinde hala mesleki olanın içinde olması gerekenler ile mesleki olanın dışında kalması gerekenlerin neler olması gerektiğine karar verilebilmiş değiliz. Temel eğitimin ikici dört yılı içinde “zorunlu seçmeli” olarak verilen “Kuran”, “Peygamberin Hayatı”gibi dersleri mesleki eğitime yönelten dersler olarak sunulması bunun en somut bir göstergesi.
İmam Hatip Liseleri için ilk adım, giderek artan muhalefetin önünü kesmek amacıyla 1947’de CHP hükümeti eliyle atıldı. 1965’den sonra Süleyman Demirel Liderliğindeki Adalet Partisinin iktidara gelmesiyle İmam Hatip Okullarıyla, İslam enstitülerinin sayıları hızla artmaya başladı. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından hazırlanan 1982 anayasası ile “Din kültürü ve ahlak bilgisi” dersleri ilk ve orta öğretim kurumlarında zorunlu ders haline getirildi. İslam Enstitüleri İlahiyat Fakülteleri olarak üniversiteler bağlandı; İmam Hatip liseleri ile birlikte başka mesleklere eleman ve öğretmen yetiştiren kurumlar haline getirildi. (Altunya,2010:21-23)
Meslek okulları, belirli bir mesleki yeterliliği öğrenciye kazandıracak programı uygulayan ve mezunlarına o mesleği yapabilecek belgeyi vermekle yükümlü olan okullardır. Oysa uygulanan program itibarı ile İmam Hatip Okulları belirli bir mesleğe dönük eğitim vermenin dışına çıktılar. Din ağırlıklı eğitim vererek öğrencilerini akademik yaşama, lisans programlarına hazırlayan okullaşmalar olarak faaliyetlerini sürdürdüler.
Bugün AKP hükümeti ve Milli Eğitim Bakanlığı İmam Hatip Liseleri’nin meslek okulları olmadıklarını, din öğretimi ağırlıklı liseler oldukları yönündeki kamuoyu algısını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Fakat öte yandan mesleki eğitim ile ilgili bütün değerlendirmeleri din öğretimini mesleki eğitim, İmam Hatip Liselerini ise Meslek lisesi olarak kabul eden bir yaklaşım üzerinden yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı yıllık istatistiklerde İmam Hatip Liseleri ve “din öğretimi” ile ilgili veriler mesleki eğitim altında veriliyor. Bu yüzden İmam Hatip okulları üzerinden yapılan mesleki eğitim analizleri gerçeği yansıtmıyor. Bu durum mesleki eğitim üzerindeki temel sorunları görmede ve mesleki algının kamuoyunda gelişmesinde kafa karışıklığı yaratıyor.
Örneğin DPT tarafından sürdürülen OnuncuKalkınma Planı hazırlık çalışmaları kapsamında oluşturulan Özel İhtisas Komisyonlarındanolan Mesleki Eğitimin Yeniden Yapılandırılması alt komisyonu çalışmaları içinde ortaya çıkan ön raporda yer alan 1997-1998’lerde mesleki teknik eğitimde okullaşma oranlarının 45.2 olduğu ve uygulanan sekiz yıllık eğitimin ve katsayı uygulamasının mesleki teknik eğitimin gelişmesini engellediği yorumu yapılıyor. Oysa bu yorum gerçeği yansıtmıyor.
1997-1998 yılında Mesleki Teknik okullarda okuyan toplam 963. 794 öğrenci içinde İmam Hatip Liselerinde okuyan öğrenci sayısı 396.677’dir. 15 yıl sonra bugün, 2011-2012 eğitim öğretim yılında İmam Hatip Liselerinde okuyan öğrenci sayısı ise 268.245’dir. Dolayısı ile İmam Hatip Liseleri dışarıda bırakıldığında 1997-1998 eğitim öğretim yılında mesleki teknik eğitimdeki okullaşma oranı yalnızca %26.5 idi. 1998-1996 eğitim öğretim yılında 28 Şubat 1997 koşullarında alınan kararlarla ilköğretimin kesintisiz sekiz yıla çıkarıldı ve İmam Hatip Liselerinin orta kısımları kapatıldı. O nedenle 1997-1998 döneminde İmama Hatip Liselerine giden öğrenci sayısında 200.000 gibi sert bir düşüş oldu. Bu öğrencilerin önemli bir kısmı diğer meslek liselerine yöneldiğinden bir yıl içinde mesleki teknik eğitimde okullaşma oranı %35.3 e çıktı. Bu etki arkadan gelen birkaç yıl içinde dengelendi ve 2005-2006 yılına kadar mesleki teknik eğitimde okullaşma oranları %30’ların biraz üzerinde seyretti. Arkadan gelen yıllar içinde mesleki eğitime verilen önem ve ilgi giderek arttı. 2012 itibarıyla Mesleki Teknik Eğitimde gösterilen öğrenci sayısının içinde İmam Hatiplilerin oranı %10’nun üzerindedir. İmam Hatip Liseleri dışarıda bırakıldığında ise Mesleki Teknik eğitimdeki okullaşma oranı bugün %38.2’ dir.
Sonuç olarak Mesleki Teknik eğitimde okullaşma oranı bakımından 2012 itibarıyla 1997’ler düzeyine ulaşamadık yargısı gerçeği yansıtmamaktadır. 1997’den 2002 ye kadar öğrenci sayısı düşen okul türü İmama Hatip Liseleridir. (Tablo 1)
Tablo 1: Genel ve Mesleki Eğitimde Öğrenci Sayıları
Yıllar |
Toplam |
Genel Orta Öğretim |
Mesleki ve Teknik (İMLDahil) |
(%) |
İmam Hatip Liseleri |
Mesleki ve Teknik (İML Hariç) |
(%) |
1997-1998 |
2.129.989 |
1.166.195 |
963.794 |
45,2 |
396.677 |
567.117 |
26.5 |
1998-1999 |
2.280.676 |
1.282.605 |
998.071 |
43,8 |
192.786 |
805.285 |
35.3 |
1999-2000 |
2.316.350 |
1.399.912 |
916.438 |
39,6 |
134.224 |
782.214 |
33.8 |
2000-2001 |
2.362.943 |
1.487.415 |
875.528 |
37,1 |
91.620 |
783.908 |
33.2 |
2001-2002 |
2.579.819 |
1.673.363 |
906.456 |
35,1 |
77.389 |
829.070 |
32.1 |
2002-2003 |
3.023.602 |
2.038.027 |
985.575 |
32,6 |
71.100 |
914.475 |
30.2 |
2003-2004 |
3.014.392 |
1.963.998 |
1.050.394 |
34,8 |
90.606 |
959.788 |
31.7 |
2004-2005 |
2.949.449 |
1.937.055 |
1.012.394 |
34,3 |
96.811 |
915.583 |
31 |
2005-2006 |
3.258.254 |
2.075.617 |
1.182.637 |
36,3 |
108.064 |
1.074.573 |
32.9 |
2006-2007 |
3.386.717 |
2.142.218 |
1.244.499 |
36,7 |
120.668 |
1.123831 |
33.1 |
2007-2008 |
3.245.322 |
1.980.452 |
1.264.870 |
39,0 |
129.274 |
1.135596 |
35 |
2008-2009 |
3.837.164 |
2.271.900 |
1.565.264 |
40,8 |
143.637 |
1.421.627 |
37 |
2009-2010 |
4.240.139 |
2.420.691 |
1.819.448 |
42,9 |
198.581 |
1.620.867 |
38.2 |
2010-2011 |
4.748.610 |
2.676.123 |
2.072.487 |
43,6 |
235.638 |
1.836.849 |
38.6 |
2011-2012 |
4.756.286 |
2.666.066 |
2.090.220 |
43,9 |
268.245 |
1.821.975 |
38.2 |
Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim, 2012;Dinçer,2012:145.
Öte yandan neredeyse on beş yıldır sürdürülen “Katsayı tartışması” da mesleki teknik eğitim alanındaki asıl sorunların görülmesini engelleyen yapay bir tartışma olmuştur. 2002’den bu yana mesleki teknik eğitim mezunu öğrencilere üniversiteye geçişte katsayı uygulandığı için lisans programlarına yönelemedikleri; bunun da mesleki teknik eğitimin gelişimini engellediği yolunda iktidar partisi kaynaklı yorumlar yapılmış 2006 yılında 17. Şura bu amaçla toplanmıştır. Şura geleneğinin yara aldığı toplantılarda katsayı uygulamasının ilköğretimden ortaöğretime yapılan yöneltmeyi anlamsız kıldığı; üniversite hedefi olan öğrencilerin mesleki teknik okullara yönelmelerine engel olduğu savunulmuş, bu yönde kararlar alınmıştır. İmam Hatip Liseleri meslek okulu statüsünde tutulduğu için, mezunlarının katsayı nedeni ile lisans programlarına yönelmesinin önünün kesilmesi elbette 28 Şubat 1997 koşullarında siyaseten verilmiş bir karardır ve yanlış yapılmıştır. Fakat İmam Hatip Lisesi mezunlarının lisans programlarına yönelememesinin, mesleki eğitimin temel sorunu gibi gösterilmesi de önemli sonuçları olan bir yanlış bir saptama olmuştur.
Burada meslek okullarına yönelen her öğrencinin lisans, lisansüstü eğitim yapma beklentisi içinde olduğu gibi bir sayıtlıdan hareket edildiği görülmektedir. Bu sayıtlının gerçeği yansıtmadığı katsayı uygulanan 2006, 2008 yılları ile katsayı probleminin büyük ölçüde ortadan kalktığı 2011 yılında ÖSYS’ye başvuran çeşitli meslek lisesi mezunlarının lisans/ön lisans programlarına yerleşme sayıları arasında yapılacak karşılaştırma açıkça ortaya koymaktadır. 2006, 2008, 2011 yıllarında, İmam Hatip Lisesi mezunları dışarıda tutulduğunda yüksek öğretim lisans/ön lisans programlarına başvuran öğrencilerin yerleşme sayılarında önemli bir farklılık yoktur. Yani katsayı probleminin kalktığı 2011 yılında endüstri meslek lisesi çıkışlılar ve diğerleri bir önceki yıllara göre beklentinin tam tersine lisans programlarına daha az, ön lisans programlarına daha çok yerleşmişlerdir. Halbuki İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden başvuranların 2006’da %3.5’u lisans programlarına yerleşirken, katsayı uygulamasının büyük oranda kalktığı 2011 yılında %15’i lisans programlarına yerleşmiştir. Bu okulların ön lisan programlarına yerleşme oranlarında ise önemli bir fark yaşanmamıştır (%4.5/%5). Tablo:2’ye bu açıdan göz atıldığında son yıllarda katsayı üzerinden yapılan onca tartışmanın mesleki eğitim açısından ne kadar boş ve zaman kaybettirici rol oynadığı daha iyi anlaşılacaktır.
Tablo 2: 2006/2011 Yılları Arasında Bazı Meslek Liselerinin
Lisans/Ön lisans Programlarına Yerleşen Öğrenci Sayıları
Okul Türü |
Yıllar |
Başvuran |
Lisans Pr. Yerleşen(%) |
Ön Lisans Pr. yerleşen(%) |
|
İmam Hatip Liseleri |
2006 |
41 106 |
1 456 (% 3,5) |
1 855 (%4,5) |
|
2008 |
56 805 |
3 610 (% 6,4) |
3 010 (%5,3) |
||
2011 |
79 282 |
11 886 (%15) |
4 071 (%5) |
||
Teknik Liseler |
2006 |
4 119 |
1 015 (%7,2) |
4 201 (%29,8) |
|
2008 |
16 837 |
1 442 (%8,6) |
6 0 9 1 (%36,2) |
||
2011 |
49 621 |
6 001 (%12) |
16 578 (%33) |
||
Endüstri Meslek Lis. |
2006 |
145 637 |
3 172 (%2,2) |
42 942 (%29,5) |
|
2008 |
124 326 |
5 466 (%4,4) |
38730 (%31,2) |
||
2011 |
161 664 |
3 596 (%2) |
52 818 (%33) |
||
Kız Meslek Liseleri |
2006 |
77 652 |
2 191 (%2,8) |
14 256 (%18,4) |
|
2008 |
73 816 |
3 213 (%4,4) |
14 257 (%19,3) |
||
2011 |
106 346 |
5 102 (%5) |
23 813 (%22) |
||
Sağlık Meslek Liseleri |
2006 |
32 742 |
1 364 (%4) |
8 049 (%25) |
|
2008 |
36 146 |
558 (%1,5) |
5 578 (%15,4) |
||
2011 |
35 546 |
475 (%1,3) |
5 155 (%14,5) |
||
Ticaret meslek Liseleri |
2006 |
88 488 |
792 (%0.9) |
30 915 (%34,9) |
|
2008 |
68 854 |
1 442 (%2,1) |
22 355 (%32,5) |
||
2011 |
87 150 |
3 345 (%4) |
33 453 (%38) |
||
Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim, 2012.
Mesleki Eğitim açısından esas olan, istihdama nitelikli insan yetiştirmeye mevcut olan eğitim sisteminin ne ölçüde katkıda bulunup bulunmadığıdır. İnsanların aldığı eğitimin kendilerini gerçekleştirmede yaşama kalitelerini sürdürmede, üretici olmada yeterince katkısı olup olmadığıdır. Bizdeki ortaöğretimin istihdama katkısı Avrupa ülkelerine göre iki kat düşüktür. Esas olan bu durumu değiştirmek ortaöğretimin ve mesleki eğitimin istihdama olan katkısını giderek daha yukarılara çekmektir.
4+4+4=12 yıllık kesintili eğitim uygulaması okullaşmanın mesleki eğitim temelinde geliştirebilmesi için uygun bir alt yapı değildir. Okul öncesinin mevcut haliyle zorunlu eğitimin dışında bırakılması ile temel eğitime başlayacak öğrenciler açısından daha sonraki yıllarda kapatılması zor ve önemli bir fırsat eşitsizliği ortaya çıkmıştır. Dokuzuncu sınıf sonrasında tümüyle seçimlik derslerle ayrışarak devam etmesi gereken mesleki eğitimin zorunlu eğitim kapsamı içine alınması ise uygulanması bir dizi güçlük içeren anlamsız bir süreç olmuştur.
İçerik açısından zorunlu olması gerekmeyen bir eğitim sürecinin, zorunlu hale getirilmesi eğitim için ayrılan kaynakların kötü kullanılması sonucunu doğuracaktır. Avrupa ülkelerinin çoğunda zorunlu eğitim okul öncesi ile birlikte başlamakta dokuzuncu sınıfta yönlendirmelerle sona ermekte, 10-11 yıllık bir zorunlu eğitim biçiminde uygulanmaktadır.
Türkiye’de de zorunlu eğitim 5- 5.5 yaşında okul öncesi ile başlamalı, 6-6.5 yaşında temel eğitime geçilmeli, dokuzuncu sınıfta yönlendirmelerle zorunlu eğitime son verilmelidir. Bu mesleki eğitimin üzerinde gelişebileceği bir model olacaktır.
Türkiye’de genel olarak eğitim, özel olarak ise mesleki eğitim alanındaki bütün bu savrulmalar ister milliyetçi orijinli olsun, ister dini orijinli olsun eğitime ideolojik yaklaşmanın somut sonuçlarıdır. İşin ilginç olanı ise gerçekliği çarpıtma girişimi ister milli olanı referans alandan gelsin, ister dini olanı referans alandan; sahibine kalıcı bir avantaj sağlamamakta, nihai olarak sahibinin amacına hizmet etmemektedir. Moral değerleri güçlendirmeye dönük bu girişimler, her zaman moral değerlerde yıpranmaya yol açmakta; sistem eskisinden daha ciddi bir karmaşanın içine sürüklenmekte, kaybeden Türkiye insanı olmaktadır.
Kaynaklar
Altunya, Niyazi. Türkiye’de Laiklik ve Din eğitimi. PLAR Yayıncılık,Ankara: 2010.
Milli Eğitim Bakanlığı. Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim, Ankara: 2012.
Dinçer, Alaattin. “4+4+4 Üzerine Bir Tartışma”. Ankara: Eğitim Bilim Toplum Dergisi. Cilt:10, Sayı 38.2012.
Polat, Serdar. Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitliği Üzerindeki Etkileri. Ankara: DPT Yayınları, 2009
Yücesu, Serdar. Mesleki Eğitimin Yeniden Yapılandırılması (Ön Rapor). Kalkınma bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları. Ankara: 2012.
Yorum Yap