KAZ DAĞLARINDAN ELİNİZİ ÇEKİN!

  • 13.10.2012 00:00

 Bir bölgenin dağı, taşı, suyu, toprağı ormanı genel olarak o ülke insanının, özel olarak da bölgedeki insanların ortak malıdır; o bölgede yaşayanların ortak kullanımına açıktır. Öte yandan bölge insanının bu değerleri korumak gibi bir sorumluluğu da vardır. Kimse ortak iradenin üzerine çıkarak, diğerlerini dışlayarak bu zenginlikler üzerinde bireysel tasarrufta bulunamaz. Bu zenginliklere el koyamaz, başkasına peşkeş çekemez. Hükümetlere bu zenginlikleri insanların ortak yararını gözeterek yönetmesi ve hukuku gözeterek bu zenginlikleri koruması için yetki verilir. Hiçbir hükümet o bölge insanının onayını almadan bölge yaşamını doğrudan etkileyecek, belki de o bölgede yaşamayı olanaksız kılacak bir girişimi başlatamaz, başlatamamalıdır.

Kaz dağları Çanakkale ve Balıkesir’in akciğeridir. Başta Kazdağları Göknarı olmak üzere sadece bu bölgeye ait 35-40 endemik bitkinin; meşe, gürgen, kestane, ardıç, karaçam, zeytin gibi ağaçların yaşam alanıdır. Bölge halkının geçim kaynağıdır. Balıkesir, Çanakkale illerinin içme ve kullanma suyunu sağlayan yeraltı kaynak suları sisteminin merkezidir. Gökçeada, Bozcaada, Midilli dâhil bölgede yaşayan iki milyon dolayında insanın, bu dağlarda yaşayan onca hayvanın bitkinin yaşamını doğrudan etkiler.

Kaz Dağlarında bu günlerde hummalı bir çalışma var, bölge insanı tedirgin. AKP hükümetinden 8 arama, 26 işletme ruhsatı alan uluslararası altın madeni işleticileri 34 noktada altın aramak için dağı delik deşik ediyorlar. Sondaj çalışmaları nedeni ile asırlık ağaçlar kesiliyor. Sondaj çalışmalarında kullandıkları ventolin, gres yağı gibi kimyasallarla yeraltı sularını zehirlemeye başladılar. Çevre köylüleri suların şimdiden içilemez hale geldiğinden şikâyetçiler. Daha bu ön çalışma, madenleri kuracakları yerleri tespit etmeye çalışıyorlar. Sonra binlerce yıldır bu topraklarda mekân tutmuş binlerce çamı, köknarı, kestaneyi, ardıcı kesecekler. Siyanür havuzları kuracaklar.

Uzmanlar bir, iki gram altın için bir ton toprak işlemek gerektiğini ileri sürüyorlar. Kaz Dağlarında 138 ton altın olduğu tespit edilmiş. Bu altını çıkarmak için 2.5 milyar ton toprak, bu toprağı işlemek için de yedi milyon ton su kullanılacağı belirtiliyor. Altını çıkarırken kullanılan siyanürle kirletilen su yine bu topraklara bırakılacak. Kullanacakları suyu siyanür havuzlarında arındırdıktan sonra toprağa vereceklerini söylüyor şirketler. Mümkün mü? Siyanür havuzları yağmur sularıyla taşacak, toprağa karışacak. Toprak zehirlenecek, yeraltı suları da öyle. Havaya karışan kimyasallar yağmurlarla asit olup yağacak. Bu topraklarda artık tarım yapılamayacak. İnsanlar kestane toplayamayacak. İnsanlar bırakın içmeyi gönül rahatlığıyla o suda yıkanamayacaklar bile. Hava ve su kötüleşince Akçay, Altınoluk, Küçükkuyu, Ören, Ayvalık, Altınova, Dikiliye kadar bölge tatil cenneti olarak bütün cazibesini yitirecek.

Önümüzde yaşanan somut bir örnek var, hem de bu bölgede: Balya. 1860-1940 yılları arasında Fransızlar Balya’da kurşun çıkardılar. İşleri bitince atıklar orta yerde, madenleri öylece bırakıp gittiler. Gidip bir görün! Balya’nın nüfusu 1930’larda 38.000’di. Şimdi 2.000 civarında. Neden? Çünkü Balya’da ölümlerin %60’ı kanserden de ondan. Aradan madenler kapatılalı 70 yıl geçmiş, hala insanlar kanserden ölüyor. Balya da kuş yaşayamıyor kuş, kuşlar bile ölüyor! Şimdi 150 yıllık bu hesabı kimden soralım?

Bütün bunlar ne için?

Kaz dağlarından çıkarılması umut edilen 138 bin ton altın için. Altın şirketleri altından elde edecekleri gelirin %4’ünü devlete vergi olarak vereceklermiş. On- on beş yılda bütün altını çıkarsalar devlete verecekleri miktar 10 Milyar dolar. Yani bizim hükümet 10 milyar dolar gelir için, bilim adamlarına danışmadan bölge halkına sormadan, bırakın bölge halkına sormayı, mecliste bile tartışmadan kaz dağları gibi bir büyük hazineyi; doğa harikasını yabancıların kullanımına bırakmış! Biz de uyumuşuz.

Bölge halkı feryat ediyor, sivil toplum örgütleri, bilim adamları, çevreci örgütler feryat ediyor. Çanakkale Belediye Başkanı geçenlerde “Karılarımızın kollarındaki altınları verelim, parmaklarımızdaki yüzükleri verelim de çekin gidin” diye seslendi altın madeni işleticilerine. Kulak veren yok. Bu ülkenin basını nerde? Televizyonları nerde? Neden yazarlar köşelerinde çarşaf çarşaf yazmazlar. Tartışma programlarında tartışılmaz haftalarca. Bu konu Suriye konusundan, Kürt sorunundan, Balyozdan daha mı önemsiz?

Bir bölge, bir bölgedeki yaşam tehdit altında, Türkiye akciğerlerini kaybediyor. Ey millet uyanın! İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin ne yararı var. Bu ülkenin muhalefet partisi, sapa samana laf yetiştirmeye çalışacağına, havanda su döveceğine bu konuyu gündeme getirse ya. Halkın önüne düşse, ortalığı ayağa kaldırsa ya!

10 yılda on milyar dolar gelecekmiş, sevsinler. Sadece tarım bölgede yılda yedi milyar (Tl.) katma değer üretiyor.  Ayrıca Turizmden gelen var. Peki 10 milyar doları aldınız. Sonra geriye ne kalacak. Kodu aşağı inmiş dağlar, zehirlenmiş, topraklar, zehirlenmiş yeraltı suları, geçinemeyen, göç etmek zorunda kalan insanlar! Bu mu istediğiniz.

Ey AKP yöneticileri, milletvekilleri! Siz bu toprakların insanı değil misiniz? Bu toprakların suyunu içip, yemişini yemiyor musunuz? Milliyetçilik, din iman oldu mu mangalda kül bırakmıyorsunuz? Kaz dağlarına reva gördüğünüz bu eziyet nedir. Yarın Kaz Dağları sizden şikâyetçi olmayacak mı? Vicdanınız sızlamayacak mı? Yaptığınız ibadetler sizi kurtaracak mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums