- 26.03.2022 11:46
İktidarın elinde ülke, ekonomik, siyasi, sosyal, tarihinin belki en derin bunalımı içinde sürükleniyor. Çoğunluk buna iktidarın beceriksizliği diye bakıyor. Sonucu iktidarın bilinçli bir tercihi olarak görenler de var. Haksız da sayılmazlar.
Nitelikli insan gücü yetiştiren, moral dayanakları yükselten, kalkınmayı istikrarlı hale getiren bir eğitim sistemi ve güçlü bir ekonomi ile adil gelir dağılımının, artan gelir düzeyinin, işleyen hukukun olduğu bir ülkede; tek bir parti ve onun lideri bütün siyasal ve bürokratik yaşamı belirleyemez. Böyle bir ülkede, vatandaşlar ülkeyi kalkındıracak, demokrasiyi işletecek olan liderini seçmeyi bilir.
Bütün zamanlar için ipleri elinde tutabileceği bir sistem kurmayı kafasına koymuş biri ya da birileri, insanları etnik dini ayrımlarla bir birine düşürür, belirsizlik, korku, karmaşa ortamından medet umarlar. Balık avlamak için bulanık suya ihtiyaçları vardır. Almanya’da Hitler böyle iktidara geldi. Yakın geçmişte bunun nasıl sonuç verdiğini biz de yaşayarak gördük.
Bir blok oluşturup iktidarın karşısına güçlendirilmiş parlamenter sistem seçeneği ile çıkmaları, altı muhalefet partisinin de bu tehlikeli gidişin farkında olduklarını gösteriyor.
Bu partiler, ekonomik bunalımla giderek ağırlaşan yaşam koşulları karşısında, iktidarın halk desteğini yitireceğini, böylece iktidara gelebileceklerini hayal ediyorlar. Armut pişiyor, ağzımıza düştü düşecek gibi bir ruh hali içindeler.
Hukuku, güvenliği, denetimi, yasamayı kontrolü altına almış, kaynak aktardıklarına sırtını dayamış bir iktidarın neler yapabileceği konusunda, bir fikirleri yokmuş gibiler.
Bu iktidar 28 Şubat süreci ile ardından gelen ekonomik çöküşe tepkinin bir ürünüdür. Ortaya çıkan sonuçta Millet İttifakını oluşturan partilerin de vebali var.
Öte yandan ekonomik yıkıma rağmen iktidarın arkasında hala ciddi bir kitle desteği var. Üstelik iktidarın, iktidardan nemalananların kaybedecekleri çok şey var.
Siyasi analizi doğru yapıp, rejimi demokrasi ile diktatörlük arasına nereye koyuyorsanız, mücadele stratejinizi, nerede duracağınızı, nerede risk alacağınızı buna göre belirlersiniz.
Yeni seçim yasası ile iktidar, elini gösterdi, seçim sürecinin nasıl işleyeceğinin işaretini verdi.
Yasa teklifi yeniden aday olmasına kesin gözü ile bakılan cumhurbaşkanına "seçim yasaklarından muafiyet" getiriyor. Bu, il ve ilçe seçim kurullarının kontrol atında tutulacağı, Cumhurbaşkanının cumhurbaşkanı olarak devletin, medyanın bütün olanaklarını, kurumları yeniden seçilmek için kullanabileceği bir seçim süreci anlamına geliyor. Sandık başına bu koşullarda gidilecek.
Seçeneklerin aynı koşullarda sunulduğu, yarışın eşit koşullarda sürdüğü, halkın adayını ön seçim ile belirlediği, sandık güvenliğinin sağlandığı bir seçim, demokratik bir seçimdir.
Devletin bütün olanaklarıyla, adaylardan birinin arkasında durduğu yerde, alternatif olarak ortaya çıkan aday, sonuçta zaten devlete ihanet etmiş sayılır. Bu, aynı zamanda devletin niteliğini de gösterir.
Rejimin % 51 oyla değiştirilmesinin kabul edilmesiyle başlayan süreçte, ülkenin geldiği nokta budur.
Öyle ya da böyle Türkiye’nin önüne sandık gelecek. Herkes seçimini yapacak. Bu sürecin asıl kaybedeni hep gençler oldu, bir kazananı olacaksa gene en başta gençler olacak.
Umutsuzluğa yer yok. Yeter ki gençlik geleceğine sahip çıkma iradesini ortaya koysun, enseyi karartmasın, kendinden öncekilerin hatalarından ders çıkarsın. Gençlerin sahip çıktığı güçte ve derinlikte demokrasi mücadelesi, bu ülkede hep sürecek.
NOT: T24 ailesi ile beni tanıştıran sevgili Aydın Engin ağabeyim idi. Onun sunduğu olanaklarla T24 sitesinde zaman zaman yazılarım yayınlanırdı. Bu yazımı onun anısına adıyorum. Yıldızlar yoldaşı olsun.
aturer@hotmail.com
Yorum Yap