Büşra'dan geçmişe...

  • 12.07.2012 00:00

 Evet Türkiye yol alıyor... Toplumsal his sıhhatli bir istikamette ilerliyor...

Konuşma, yüzleşme, tartışma çabası var ortada...

Böyle oldukça siyaset, devlet buruluyor, değişime direnci azalıyor.

Bardağın dolu tarafına bakınca böyle...

Bir de boş tarafı var bardağın...

Örneğin Büşra Ersanlı'yı, onun şahsında siyaseti, düşünceyi, ifadeyi baskı altına alan bir sistem şiddeti var...

Dün başkalarını olduğu gibi bugün Büşra Ersanlı ve benzerlerini gazetelerde, internette kirletmeye çalışarak, itibarına saldırarak infaza hazırladığını sanan şiddet çeteleri var.

Bu ülkede şiddet ve siyaset ilişkisi çarpıcı ve kalıcı bir gerçektir.

Boş taraf budur...

Siyaseti ve insanı boğan boş taraf...

Pek çok hadise, 6-7 Eylül, Maraş, Çorum, Sivas hadiseleri, Güçlükonak, Dersim, yüzlerce faili meçhul, göz göre göre oldu, göz göre göre örtbas edildi. Savunuldu, çarpıtıldı ve sistemin seçip verdiği birkaç kurbanla geçiştirildi...

Bu zihniyet hala pek çok ürün veriyor ve devam ediyor.

Devam ettikçe tekerrür ediyor.

Mazlum, zalim, zaman değişse de o gerçek ürüyor.

Ağar'ın kimi suikast silahlarını Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi hem aranan hem kullanılan suçlulara verme emrini "devlet sırrıdır, açıklayamam" diye geçiştirmesi örnek değil mi?

Ağar hapishade ama hala açıklamadı, hala açıklanmadı, o silahların serancamı...

Çatlı ve Kırcı demişken, 7 TİP'li öğrenciyi boğan ve boğduran bu ikilinin katil arkadaşları bir yasa boşluğuyla tahliye oldular, iki gün önce...

Dün ve bugün arasında mesafeyi kısaltan bu gerçektir, sistem şiddeti gerçeğidir...

Büşra Ersanlı'yla, pankart taşıdıkları için tutuklanan öğrencilerle, bakan protesto ettikleri için gözaltına alan gençlerle önümüzde duran güncel sayfa hep geriye sarıyor...

Nereye kadar geri sarmalı?

1915'e, 1909'a, 1890'a kadar mı?

İşte bir örnek, hem de en oturaklısından...

1913'te Trakya orduları başkumandanlığı, Harbiye Nazırlığı, 1916'da Kafkasya Cephesi Genel Kumandanlığı, Sadrazamlık ve Genelkurmay Başkanlığı yapmış olan Ahmet İzzet Paşa'nın örneği...

Şöyle yazıyor 1924'te:

'Ermeni meselesinde izlenen hareket tarzıyla bu yüzden ortaya çıkan feci olaylar bir siyasi hata mıdır? Yahut fazla olarak bunun bir cinayet kabul edilmesi de gerekir mi? Ve bu halde bunun sorumluluğu bazı özel kimselere mi ait, yoksa ahlaki bir cinayet şeklinde bütün millete mi şamil? İşte bu noktalar gerçekten tartışmaya değer. Benim inancıma göre, bu hareket tarzı kazandığı şekil ve genişlik bakımından büyük bir siyasi hata idi. Zorlayıcı bir sebep olmadan insan kanı akıtmak genel olarak bir cinayettir. Özellikle işin içine kin ve şahsi çıkar da karışırsa kötülük daha da büyür. Dolayısıyla böyle bir meselede suçu işleyen kimselere hepimiz nefretle ve lanetle bakarız. "

Dur tarihin her hangi bir yerinde, aynı şeyi göreceksin:

Kimlikleri kuşatan korkulardan, korkuların ürettiği şiddet...

İnsanı ve düşünceyi boğan şiddet...

Oysa o şiddetten fırsat bulduğu zaman, başını kaldırabildiği zaman zıplıyor, yol alıyor bu ülke...

2002 sonrasında olduğu gibi...

Ama kısa kısa, kesit kesit ilerliyor...

Boş taraf bu...

Ve dikkat istiyor...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ayhan Çapkın
    Ayhan Çapkın
    9.11.2012 10:56

    Bebek katilinin kendisi olduğunu itiraf eden Cani Ayhan çarkın dan bile utanmıyor sözcü paçavrası!

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums