Karşılarında 1915'te hiç bir şey olmamış diyen bir dışişleri bakanı yok

  • 7.07.2012 00:00

 Alper Görmüş geçenlerde bir yazısında önümüzdeki dönemle ilgili tahminler yaparken bizi kritik günlerin beklediğini söylüyordu.

2015'e, yani 1915'in 100. yılına dikkat kesilmek gerektiğini, dünyada esecek rüzgarlara karşı 'birileri'nin tepki ortamı üreterek, milliyetçi iklimi yükselterek önlem almaya çalışacaklarını ima ediyor, bunun ciddi riskleri olduğunu vurguluyordu.

Şu açık: 2015 dünyada gürültülü, Türkiye açısından ve Türkiye'de ise hareketli ve zor geçecek...

Bu, çıplak bir gerçek...

Davutoğlu'yla Paris yolunda yaptığımız sohbetin önemli bir kısmı da doğal olarak bu konuda oldu. Fransa'dan, Fransa'yla açılmak istenen yeni sayfadan konuşulurken, söz hep 'Ermeni meselesi' etrafında döndü.

Yönelttiğimiz soru şuydu: 1915'in yüzüncü yılı yaklaşıyor, gerek Fransa'yla gerek başka pek çok ülkeyle ilişkilerin yeniden sıkıntılı bir döneme girmesi kaçınılmaz görünüyor. Peki, Türkiye 2015'e nasıl hazırlanıyor? Ne tür bir stratejiye sahip? Sırtındaki 1915 bagajını hafifletmek için bir şeyler yapacak mı?

Davutoğlu, Türkiye'nin bu konuda ciddi ve yeni bir stratejiye sahip olduğunu iştahla ve uzun uzun anlatırken, tarihe geçecek sözler de sarfediyor, yeni Türkiye'nin geldiği yeni noktaya işaret ediyordu.

Davutoğlu'yla yaptığımız sohbetin en çok 'of' olan bölümün bu kısım olduğunu hatırlatalım ve sözü yine ona bırakalım:

Kafkasya'da hamle arayışı

'Üç şey yapıyoruz. Önce Kafkasya ayağını tekrar harekete geçirmeye çalışıyoruz. Keşke protokoller hayata geçseydi. Hep istedik. Bunu, Türkiye'deki faktörlerden ziyade, dışarıdaki ve Kafkasya'daki dengeler engelledi. Ermenistan Karabağ'da işgal ettiği, 7 reyondan sadece birinden çekilseydi sınır açılacaktı. Aliyev'le konuşup onu buna ikna etmiştim. Azerbaycan sınırı da açılacaktı. Hala içim yanar, çok rahat yapabilirdik. Psikolojik faktörler nedeniyle olmadı. Sarkisyan'a, o zaman 'bir reyondan çekilin, Erivan'ı iki yılda bölgenin en güzel şehri yaparız. Türkiye'ye komşu olmak avantajdır' demiştim. İç dengelerden yapamadı. Ama bu formül ve mesele hala masada, sınırın açılacağı, protokollerin hayata geçirileceği koşullar oluşabilir. Bunun arayışı içindeyiz, sadece 2015 perspektifiyle yapmıyoruz bunu, ama 2015 için önemli ve yük hafifletici olacağını biliyoruz.

Diasporayla yeni dönem

İkinci olarak, diasporayla yeni ve farklı ilişkiler kuruyoruz. Ben, arkadaşları Ermeniler tarafından katledilen büyükelçiler toplantısında şunu söylemiştim: 'Diaspora kavramı değişmiştir. Bu topraklardan göçen herkes bizim diasporamızdır...' Sadece Türkler değil, bu topraklardan geçen herkes diasporadır. Ermeniler, Yahudiler, Rumlar, el Turco'lar dahil. Brezilyadaki, Arjantin'deki Müslüman Araplar dahil. Bunlar bizim insanımız. Kültürü, dili bize benzeyen insanlar.

Siyasi karardan ziyade psikoloji yeni iletişim aracıdır. Oturup konuşacaksınız. Hedefimiz buzları eritmektir. Yeni bir iletişim arayışı içindeyiz. Ermenilerin karşısında oturup onları dinleyen birisi var. Ben karşılarına çıkıp, 1915'te hiç bir şey olmamış, diyen bir dışişleri bakanı değilim. Ama onların da tüm Türk-Ermeni ilişkilerini 1915'e sıkıştırmamaları gerekir.

Adil hafıza ya da ortak deklarasyon...

Üçüncü hazırlığımız 2015'e doğru 1915'le ilgili vereceğimiz mesajlarla ilgili. 'Adil Hafıza' kavramı etrafında yeni bir dil geliştirmemiz lazım. Bu konuda, Osmanlı tarihiyle ilgili bir kitap hazırlığım da var. Ben soykırım demem, ama bu diyenin kendi görüşüdür, derim. Adil hafıza biraz şu: Biz Almanlar değiliz. Bizde, bizim tarihimizde etnik kıyım fikri yok, getto yok. Üstelik aynı dönemde biz de çok acılar çekmiş bir milletiz. Balkanlar'da, Kafkaslar'da Müslümanların yaşadıkları endişeleri, korkuları, kayıpları da var. Beni Anadolu'dan da sürecekler diye bir paranoyayla yaşanmış bazı şeyler oldu... Kendi toprağına tutunma çabası içinde yapılan hata, katliam, hukuksuzluklar oldu. Ama askerin psikolojisini Nazilere benzetirseniz olmaz, katil ırk olarak takdim ederseniz olmaz. Önce karşısındaki kötü gösterecek ideolojik refleksten kaçınmak lazım.

Başbakanın ne düşündüğünü bilmiyorum, ama benim eğilimim bu...'

Dışişleri Bakanı bu sözlerini ve bu sözlerin tınısını gerçekten yeni ve önemli bulduğumu söylemem gerekir.

Umarız istikamet bu olur, barışa, arınmaya, iç dünyaların huzuru ve demokratlaşmasına, sistem ve toplum, siyasetçi ve aydın birlikte yol alır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums