Hangi Türkiye?

  • 26.10.2011 00:00

 

Değişim rüzgârını arkanıza mı alacaksınız yoksa önüne atılarak ellerinizi, bedeninizi kullanarak durdurmaya mı çalışacaksınız?

Gözlerinizi 21.Yüzyıl'a mı dikeceksiniz yoksa geriye mi çevireceksiniz? Zihinsel terazinizde özgür birey küfesi mi ağır basacak yoksa tabuların ve kalıpların Türkiye'si mi?

Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, bu topraklarda yaşayan insanların asıl ve asli sorularıdır bunlar...

Bunlar çağın bahsine, günün tartışmasına, demokrasinin ruhuna işaret eden sorulardır...

Aslında bir süredir bu sorular, doğru sorular istikametinde ilerliyoruz. Tüm sıkıntılara, kimi köklü sorunların diretmesine, kimi siyasi irade zaaflarına Türkiye'nin son yıllarda yaptığı büyük hamleyi tartışmaya bile gerek yok...

Bu hamle, meşruiyetini "çatışmadan uzak açık toplum" talebine sarılan kamuoyundan aldı. İtici gücünü ise globalleşmenin siyasi ve ekonomik "zorunlulukları"nda buldu. Ve çift yönlü, hatta "kendiliğinden" bir değişim hamlesine dönüştü.

Kendiliğinden zira, bir yönüyle bu hamle Türkiye'nin 80'li ve 90'lı yıllarını kuşatan depolitizasyon ortamını yerle bir etti. Başka bir deyişle, toplumsal istekler ile siyasi kararlar arasındaki bağları yeniden tesis etti, içine kapalı ve aşırı çatışmacı siyaset mekanizmasının toplumsal, kültürel her unsuru içine hapsetmesine bir bakıma son verdi.

Siyaset mekanizmasını her değişim döneminde tezahür eden eski hastalığından, dışa açılma zorunluluğu ile içe kapanma refleksi arasındaki ahenk politikalarından bir ölçüde kurtaran da uluslararası denge destekli bu yeni toplumsal rüzgar oldu.

Bu rüzgar sayesinde ülke demokratikleşme, sivilleşme istikametinde tarihinin en önemli mevzuat değişikliklerini gerçekleştirdi.

Ardından bu değişikliklerin uygulanması safhasında ciddi bir saray kavgasına tanık oldu, asker-sivil arasında cereyan eden bu kavganın sonunda sivil alan genişledi.

Ve şimdi sıra bu genişleyen sivil alanın inşa edilmesine, sivil değer çiçekleriyle donatılmasına geldi.

Bu üçüncü safha, sivil alanın inşası ve sivil değerlerin beslenmesi safhası, aslında yaşanan değişimin "kurumsallaşması" aşamasına işaret ediyor...

Zor bir safhadır bu.

İlk safhada siyasi iradenin tek taraflı kararlarıyla yol alınmıştı.

İkinci safhada siyasi aktörler arası her alanda büyük savaş, çatışma yaşandı.

Son safha ise bu kez aktörler arası ittifakı gerektiriyor. Zor olması ittifakın, mutabakat ve katılım gibi araçları mutlak kılmasıdır.

Çatışmacı bu siyasi kültür, sıkça yırtılarak kendisini yenileyen bu siyasi yapı, uzlaşma, katılım, mutabakat fikirlerini öne alabilecek midir?

Yıllardır yakamızdan düşmeyen, kimi unsurlarıyla en reformist siyasi parti AK Parti'yi dahi kuşatan, "bireysiz modernlik", "insansız siyaset", "katılımsız cumhuriyet", "yetkisiz sorumlu" ya da "sorumluluksuz yetkili" anlayışlarından kurtulabilecek miyiz?

Değişimi, toplumsal talep-siyasi karar ilişkisini temsil eden siyaset taşımalıdır; tartışılmaz doğruları, "topluma rağmen toplum" düsturunu ifade eden "ağır siyaset değil"...

Türkiye'nin önüne açılan yeni sayfada, tehdit değerlendirmesinden çok, iç ve dış girdi değerlendirmesi, kapanmaktan çok açılma, yasaktan çok özgürlük, asayiş tedbirlerinden çok sosyal tedbirlerin yer bulması böyle mümkün olur.

Burada ilk sorumluluk açık bir şekilde, kendisini katılımcılık konusunda yenilemek, üçüncü safhaya uyum sağlamak zorunda olan iktidarındır...

Ama bizler, topluluklar, siyasi hareketler, insanlar, gerek taleplerimizde gerek eylemlerimizde şu aynı soruyla karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız:

"Nasıl bir Türkiye istiyoruz..."

Yanıtı birlikte vereceğiz, inşayı birlikte yapacağız...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • yusuf yıldırım
    yusuf yıldırım
    20.11.2012 21:23

    bütün mesele devletin cesaretsizliği ve kürt halkına karşı samimiyetsizliği.

  • Îsmaîl Girikî
    Îsmaîl Girikî
    20.11.2012 14:54

    Peki Demirtas kimde haberi Öcalandan 10 gün önce almisda Grevleri bitiri diye? Siz bir gzeteci olarak bu soraya merak ettinizmi? Madem Demirtas ve BDP 10 gün öce haberi aldi diyorsunuz, peki haber nasil onlara ulasti, kimler haberi satelitle BDP ye getirdi? Aciklayin yada BDP nin Ergenekon kolumu onlara imralide vahiy yoluile getirdiler? Herse acik ve ihanetin bas örgütü PKK ve basindaki Imrali ergenekonu gayet güzel Kürleri allak bulak ediyorlar. Geri zekali Kürdlerde buna büyük basari der

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums