Sadakat

  • 14.03.2015 00:00

Eski vesayetçi ve askercil düzenin yıkımı sonrası, yeni düzenin kuruluş aşamasında devreye giren “tarihsel bir bagaj”la karşı karşıyayız.

Nedir bu tarihsel bagaj?

Bu bagaj Türk toplumunun farklı ve yan yana yaşayan cemaatlerden oluşması gerçeğidir. Bu toplulukçu dokuda siyaset anlayışı her topluluğun ya da cemaatin kendi yaşam alanını diğerlerinin aleyhine genişletmesi çabasıdır.

Kuralsızlık, faydacılık, aidiyet, sadakat bu işleyişin temel şiarlarıdır. Türkiye’de yaşam biçimi temeline oturan tüm kavgalar, tüm kutuplaşmalar, örneğin laik-dindar, Alevi-Sünni gerilimi bu siyasallaşma biçiminin belirleyici örneklerindendir.

Bu doku  toplumsal ve siyasi alandan devlet alanına, devlet kurumlarına, emniyete, adliyeye, diğer bürokratik birimlere hemen her zaman yansımıştır.

Devlet alanının asker tarafından kontrolü, yüksek yargının siyasi merkez ve devlet ideolojisi tarafından dizaynı bu yansımanın görülmesini uzunca bir dönem sınırlı kılmıştır. Daha doğrusu bu yansıma tek kanatlı olmuş, tek topluluğun egemenliğinde kalmıştır.

Bugün yaşanan kaos, bu egemenliğin yıkılması sonrası ortaya çıkan ara dönem düzensizliğidir. Düzensizlik farklı toplulukların devreye girmesiyle görünür hale gelmiştir. Bunu, somut olarak, 17-25 Aralık olaylarıyla ortaya çıkan bir şekilde, yargı ve kimi devlet kurumlarının cemaat tarafından şeffaf olmayan biçimde ele geçirilmesi ve kendi yararına kullanılması hali olarak tanımlayabiliriz.

Ancak tablo, cemaatten siyasi iktidara kadar tüm aktörleri kuşatmaktadır.

Devlet alanını kontrole yönelik iktidar çatışmaları üzerinden üreyen yalnızlıklar, güvensizlikler, sadakat arayışını mutlaklaştıran bir yapılanmayı tahrik ettikçe zorun artmaktadır. 

Sonuç olarak, Türkiye toplulukçu bir dokunun siyasal alana yansımasıyla ortaya çıkan bir sorunu solumaktadır. Bu tablo devlet kurumlarından basına kadar uzanan bir skalada ilerlemektedir.

Bu sorun muhtemelen yarına yönelik daha büyük sorunlara, çözülmesi zor partizanlık hallerine yol açma potansiyeli taşımaktadır. Örneğin, polis kolejlerinin ve Polis Akademisi’nin kaldırılması sonrası, çeşitli üniversitelerden başvuru üzerine ve mülakatla göreve alınacak emniyetçilerde aranacak ilk kriterin siyasi aidiyet ve bağlılık olmayacağını, bugünün koşullarında kim söyleyebilir?

Bu madalyonun bir yüzü...

Diğer yüzde, grup aidiyetlerinin devlet alanında nasıl varolacağı meselesi bulunuyor.

Değil mi ki, tarihsel ve sosyolojik kökleri derin bu sorun, bugün farklı İslami eğilimler ya da topluluklar arasında dahi bir alan ve iktidar kavgasına yol açabiliyor.

O zaman değişim sürecinde içinde bulunduğumuz aşamayı, devlet alanında her hangi bir kimliğe, topluluğa mensup olmanın siyasi koşulları ve sınırlarının yeniden belirlenmesi olarak tanımlamak gerekir.

Bu ihtiyaç bugün anayasal hazırlıklardan yüksek yargıya ilişkin hazırlıklara kadar her noktada karşımıza çıkar ve çıkacaktır.

Bu ihtiyaç bir bakıma,  toplulukçu yapının açtığı yaraların tamiratıyla ilgilidir.

Tamirat ise liyakat ve adalet esaslı yeni meşruiyeti mümkün kılacak ilkelerin üretilmesi ve devreye sokulması demektir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums