Yeni Türkiye'ye doğru (1)

  • 16.05.2014 00:00

 Soma'daki acı büyüyerek devam ediyor ve doğal tartışmalar siyasallaşıyor. Sorumlulukların ortaya çıkması vicdan, ahlak ve siyaset açısından elzemdir. Ancak acıların araçsallaştırılmasından da uzak durmak gerekir.

Türkiye'den uzakta Boston'dayız. Ama gözümüz, gönlümüz ve aklımız Soma'da, konumuz ise farklı...

***

Yakın geleceğe dair 'kriz analizleri'nin, 'bitiş' imalarının, 'otoriter sistem tartışmaları'nın sonu gelmiyor.

Gerçekten böyle mi? Ya da Türkiye'yi nasıl bir yakın gelecek bekliyor?

Önce şunu söyleyelim:

Gezi olayları ve 17 Aralık vurgununa bakarak, 'yolsuzluk merkezli okumalar'la Erdoğan'ın devrinin kapandığını, iktidardan uzaklaşmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyenler ağır bir yanılgıyla karşı karşıya kaldılar.

Mart seçim sonuçları ile cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışması tam tersi noktaya işaret ediyor:

Türkiye daha uzun süre Erdoğan ve AK Parti'yle yol alacak.

Sorulması gereken soru şudur:

Nasıl? Hangi pistte ve hangi istikamette?

Şu tespitle başlayalım: AK Parti üçüncü evresine girmek üzere. İlk iki evrede siyasal ve sosyal değişimi ana hatlarıyla gerçekleştirdi, eski rejimin temel direklerini yıktı, oyun alanına tümüyle hakim oldu. Üçüncü evre ise yeni rejimin kurulma aşamasıdır ve değişim muhtemelen kurumsal düzeyde ve düzende, anayasal rejimde gerçekleşecektir.

Çıkış noktası malum: Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilecek olması ve siyasetçi ve siyasi olmayan aday devrinin yerini 'lider-adaylar'a bırakması Türkiye'nin adım adım parlamenter rejimden uzaklaşmaya başlayacağını göstermektedir. Bu, yarı başkanlık ya da başkanlık tipi bir sisteme doğru gidişin işaretidir ve Türkiye'nin önümüzdeki dönem yoğunlaşacağı ana mesele bu 'geçiş'in nasıl yaşanacağıdır.

Kestirmeden gidelim: Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkacağı kesin.

Ve 2015 genel seçimlerine 1 yıl kadar bir zaman kalacaktır.

Bu süre içinde Erdoğan'ın tüm kişiliğini, gücünü ve imkanlarını masaya koyarak, 'başkanlık ya da kriz' tarzı bir ima ve bastırmayla 2015 seçimlerini bir başkanlık referandumuna döndürmesi ve anayasayı değiştirebilmek için anayasal çoğunluğun peşinde koşması çok yüksek bir ihtimaldir.

Ve istediğini elde etmesi, en azından referandumu devreye sokacak 330 sayısını aşması da pek muhtemeldir. Mevcut siyasi ve toplumsal dengeler veri alınırsa, bu, başkanlık düzenine kapı açılması demektir. Ve 'başkan' Erdoğan'ın hesabı da muhtemelen iki dönem seçilerek 2024'e kadar Türkiye'yi yönetmek olacaktır.

Hakim parti, karizmatik lider ve kapalı gişe üçlüsü...

Büyük bir ekonomik sarsıntı, dış konjonktürde bir altüst oluş, Kürt meselesinde tam çuvallama gibi unsurlar dışında, ortada bu gidişi durduracak ne bir siyasi güç ne de toplumsal güç görünüyor.

CHP hala ideal cumhurbaşkanı tartışması ve iç meseleleriyle meşgul, MHP bir 'tepki oyu merkezi', her ikisi de yakın ve orta vadede hiç bir stratejiye sahip değiller.

AK Parti'nin bu muhtemel stratejisinde temel sorun, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi ile muhtemel bir referandum arasında geçecek 1 yıl civarındaki süredir.

Bu sürede Erdoğan'ın nasıl bir yöntem ve siyaset izleyeceği son derece önemlidir.

Asıl sorun tahmin edileceği gibi Erdoğan'ın Çankaya'da anayasa kurallarına uygun duruş gösterip göstermeyeceğidir.

Tersi olur, Erdoğan Başbakan rolü oynamaya soyunursa, açıktır ki, Türkiye bir dizi anayasa ihlali tartışmasıyla karşı karşıya kalır. Ve bu, yeni bir sistem krizine kapı açar. Sistem krizi kurumlar arası kaos ve gerginlik demektir. Kapıyı çalacak olan ise ya istikrarsızlık ya da dayatmadır. Böyle bir durumda ise Türkiye'nin demokrasi açısından küme düşeceğine, uluslararası arenada zora gireceğine, sarsıcı hamlelere açık olacağına kimsenin şüphesi olmamalıdır. Buna karşılık Erdoğan güçlü ve yönlendirici cumhurbaşkanı modeli geliştirir, anayasal sınırları aşmazsa, yolu görece açık olacaktır.

Bir diğer kritik sorun barış sürecidir. İki açıdan: 'Geçiş süresi' Kürt sorunu için uzundur. Ayrıca siyasi iktidar kendi stratejisi açısından Kürtlerin desteğine ihtiyaç duyacaktır. Dolayısıyla Erdoğan'ın Kürt politikasının kendi stratejisi ve yeni siyasi sayfa açısından belirleyeci bir rol oynayacağı söylenebilir. Tedrici açılım politikasının devamı, HDP'nin oynayacağı yeni rol, beklentilerin ve takvimin yeniden tanımlanması güçlü ihtimallerdir.

Yeni bir siyasi sayfa elbette sadece başkanlık sistemine doğru ilerleyişten oluşmuyor.

Nasıl?

Yarına...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • Someone
    Someone
    26.12.2011 22:01

    Turkiye tarihinde olan seyilerin ne zamana kadar hali altinda saklanabilir? Kivanc bey sizin gibi vicdanli insanlar, 1915 ten simdiye kadar olan Haksizliklar, zulumler, tabi ki ortaya cikartmaniz lazim. Cesaretiniz icin sag olun ve cok yasayin.

  • pakize gürhan
    pakize gürhan
    26.12.2011 17:04

    türk halkının yüzü kızarsaydı maraş,çorum,sivas olmazdı.dolayısıyla devlet,halk ayrımı gerçeğin perdelenmesidir.inkar,imha politikalrı bu ülkede iktidar oluyorsa halk da oy verdiği için suç ortağıdır.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums