Bir demokrasi krizi olarak 'Gezi'

  • 21.06.2013 00:00

 Artık dört beş yılda bir yapılan seçimler insanların demokrasi duygularını ve taleplerini tatmin etmeye yetmiyor. Daha fazlasını arzu ediyorlar, daha çok fikir beyan etmek istiyorlar, kendilerine daha çok danışılmasını talep ediyorlar, kamu alanına yönelik her tür düzenlemeye aşırı hassasiyet gösteriyorlar.

Gezi olaylarıyla açığa çıkan en önemli hususlardan birisi budur.

Ve bu, Türkiye'ye özgü bir durum değil.

Pek çok ülkede, pek çok yeni toplumsal hareketin temelinde bu tür talepler yatıyor. İster ulus-devlet modelinin, karar süreçlerine katılımı temsil mekanizmasına hapseden dokusu olarak ele alalım, ister liberal demokrasinin yetki-sorumluluk mekanizmasının zafiyetleri… Bunlar, bugün devlet-toplum ilişkilerinin sağlıklı yürümesine yetmiyor.

Türkiye kitabın bu bölümüne geldiğini daha yeni farkediyor.

Bir yanda Kürt meselesi ve talepleri, öte yanda Alevi siyasallaşması bu 'bölüm'e uzun süredir işaret ediyor olsa da, topluluk ötesine geçen bir toplum ya da 'kamusal alan hareketi' olarak 'Gezi, gençlik ve kent meselesi' perdeyi iyice kaldırmış bulunuyor.

Malum ülke olarak yıllardır demokrasi konusunda kendi tarihsel denklemimizi değiştirmeye çalışıyoruz.

Seçmen iradesine saygı arayışı, yaşam tarzları arasındaki hiyerarşinin, bundan kaynaklanan ayrımcılığın sona erdirilmesi, bu çerçevede devletin yeniden yapılanması ve vesayetçi düzenden sıyrılma kavgası bu ülkenin uzun süredir asli hikayesi. Son 10 yılda demokrasi mücadelesinin ve demokrasiye verilen anlamın özellikle bu kavgada yoğunlaştığı ortada.

Bununla birlikte 2010 anayasa referandumuyla birlikte tarihsel vesayetçi denklemin önemli ölçüde değiştiği söylenebilir.

Devlet alanına siyasi iradenin hakim olduğu, askeri ve sivil bürokrasinin siyasi güç karşısında belirli ve meşru bir bağımlılık düzeyine itildiği, yargının devlet hukukunu gözetme geleneğinin ters yüz edildiği çıplak bir gerçek.

Bu 'geçiş', şüphe yok ki, her şeyden önce 'siyaset-iktidar ilişkisi'ni pekiştirmiş, toplumsal beklentiler karşısında siyasi iktidarın her anlamda ve her açıdan tek ve asli sorumlu ve muattap olmasına yol açmıştır.

Katılım taleplerinin daha görünür ve baskın hale gelmesinde, sanırız, hem bu eşik atlama (demokrasi mücadelesinin ray değiştirmeye yüz tutması) hem egemenliğin yeni düsturu (milli irade üzerine kurulu çoğunlukçuluk fikri) önemli bir rol oynuyor.

Bu böyleyse, o zaman asıl ve acil meselemiz başta siyasi iktidarı olmak üzere siyasi mekanizmanın bunu farketmesidir.

Aksi durumlar sadece yeni toplumsal talepler ve siyasi düzen arasındaki gerginliklere ve yeni krizlere yol açmaz, aynı zamanda, sık söylediğimiz ve bugün yaşadığımız gibi, yerleşik sosyal dokunun ajite olmasını, kutuplaşmasını ve bunun risklerini önümüze sürer.

Bu boyutun altını günlerdir çiziyoruz, dün, Taha Akyol da bu konuyu işlemişti ve şöyle diyordu: 'Bugün önümüzdeki iki yılda üç seçim var: Yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı...?Muhalif kitleler baskıya karşı mücadele psikolojisiyle, muhafazakâr kitleler ise 'Yedirmeyeceğiz' psikolojisiyle daha da bilenerek keskinleşirse, nereye gideriz diye kaygılıyım (…?) Endişem, toplumsal barışın bozulmasıdır…'

Bu risk hafife alınmayacak kadar ciddidir

Bunu engellemek önce siyasi iktidarın işidir.

Dil değiştirmek, tarz değiştirmek, katılım fikri üzerinde durmak…

Bunlar önce iktidarın meselesidir.

Kadir Topbaş, 'artık bütün projeler halkla paylaşılacak, halka anlatılacak ve görüşleri alınacak. Bir otobüs durağı değiştirilirken bile sorulacak. Yol ve güzergah değişikliğiyle ilgili bilgi verilecek…' demiş…

Bu, tüm bir siyasetin tarzı olmalıdır.

Unutmamak gerekir, katılım çoğulculuğun, çoğulculuk demokrasinin, demokrasi refah ve özgürlüğün sağlayıcısıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • SABAN YAZAR
    SABAN YAZAR
    13.09.2013 11:31

    evet bende bir sosyolog olarak 2007 mezunuyum ve kendi alanimla ilgili bi türlü çalişma firsati verilmedi benim gibi binlerce sosyolog adayi var bu görevi üstlenebilecek.devlet halen kaba kuvvetle çözmeye çalişiyo.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums