Asker ve anayasa...

  • 30.04.2011 00:00

27 Nisan ve 2007 hakkında yazdık dün. Bu iki tarihin önemi artık tartışılmıyor. 27 Nisan-22 Temmuz ve Gül'ün Çankaya'ya çıktığı 28 Ağustos 2007 arasında olup bitenler, Türkiye'nin bugününü şekillendirdi.

Ama bu şekillenmenin kökenlerini biraz daha geriye götürmekte fayda var.

2002-2006 arası ve Hilmi Özkök faktörü bu noktada önemli bir yer tutar.

2006'nın Ağustos ayında bu köşede şunları yazmıştık:

"2002-2006 arası, Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı yaptığı yıllarda ülke, AB sınavından başarıyla geçmiş, Kıbrıs meselesinden Ortadoğu politikasına değin resmî tutumda bir dizi esneme ve dönüşüm yaşanmış, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sistem içindeki rolü başta olmak üzere ciddi devlet yapısı sivilleşerek elden geçirilmiştir.

Aynı dönem dünyanın ve bölgenin karıştığı, 11 Eylül saldırısının yaşandığı, Doğu-Batı geriliminin baş gösterdiği, ABD-Türkiye, Pentagon-Türk Genelkurmayı ilişkilerinin ciddi sarsıntılara maruz kaldığı dönemdir.

Gerek değişim politikaları gerek uluslararası politika ve dengeler, gerek ordu içi kırılmalar açısından Türk Silahlı Kuvvetleri bu sürecin doğrudan tarafı ve aktörü olmuştur.

Her değişiklik, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin konumunu, politikalarını, iç yapısını etkilemiştir. Her değişiklik, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ya da bir asker grubunun direnciyle karşılaşmıştır. Her değişiklik, Türk Silahlı Kuvvetleri karargâhının katkısı ve desteğiyle hatta kendisini bu değişime uyarlamasıyla mümkün olmuştur.

Bu üç yön birlikte yaşanmış, iç dengeleri ayarlayan Hilmi Özkök olmuştur. Temel olarak Özkök, AB ve Kopenhag kriterleri hattındaki değişime karargâhıyla destek vermiş ve ordunun siyasi alandan görece çekilmesini içine sindirmiş ve uygulamıştır..."

Nitekim Hilmi Özkök de 28 Ağustos 2006'da veda konuşmasında kritik dönemin altını şöyle çizmişti:

"Göreve başladığım tarihten bugüne kadar geçen dört yıllık süre içinde dünyada ve özellikle de ülkemizin yakın çevresinde çok önemli gelişmelere tanık olduk. Bu gelişmelerin önemli bir bölümü ülkemizin güvenliğiyle de yakından ilgili olduğundan, geride bıraktığımız dört yıllık süre birçok bakımdan yönetilmesi zor bir kriz ve değişim dönemi olarak tarihteki yerini alacaktır. Bu dönemde TSK'nın üzerine düşen görevleri ve çağın gerektirdiği uyarlamaları komutan arkadaşlarım ve karargâh mensuplarımla oluşturduğumuz müşterek bir akıl ve gayretle gerçekleştirmeye çalıştık".

Özetle Özkök, siyasi iktidarla asker arasında yaşanan gerginliklerde, politik tavrı ve üslubuyla tartışmaların sistem içinde kalması ve çözülmesine imkan veren bir yol izlemişti.

2006 Ağustos'unda göreve başlayan Org. Yaşar Büyükanıt döneminde ise siyasi iktidara karşı "açık ve kontrollü gerginlik politikası" damga vurdu.

Sonrası malum askeri akıl, siyasi aklın gerisine düşünce, değişim süreci çatışmalı, sarsıcı ve yıpratıcı oldu...

Özkök değişimi, ordunun yıpranmasını engelleyerek yönetti.

Büyükanıt yönetemedi, ama değişime maruz kaldı ve orduyu örselenmeye açtı...

Başbuğ keza bu örsenlemeyi yaşadı ve yaşattı...

Önümüzdeki dönem anayasa hazırlanacak ve yeni anayasa askerin siyasi rolünü ve kalan özerkliğini iyice imha edecek...

Ordu bu değişime katılırsa güçlenecek, direnirse yıpranacak...

Dün olduğu gibi...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums