- 16.11.2012 00:00
Kesik başların adları değişirdi. Onlara tüküren ya da saygı gösterenlerin adları değişirdi, ama bu oyunda ustalaşanların duyguları değişmezdi. Bu oyunun ustaları 'intikam' dediğinde, 'intikam gibi' bir şey anlamak gerekirdi. Yani intikamı temsil eden şeyi. Bunlar 'bozgun' dediklerinde kumardaki kötü zar anlaşılmalıydı. 'Zafer', eğlence gibi bir şeye denk düşerdi.
Bu satırlar Reha Camuroğlu'nun 'İsmail' romanından..
Bu satırları alıntıladığım ilk tarih Kasım 1999…
Bundan tam 13 yıl önce..
Kasım 1999'da Türkiye idam cezasını, Yargıtay'ın idam cezasını onaylaması üzerine Öcalan'ın infaz ihtimalini tartışıyordu.
13 yıl sonra aynı noktayız.
Başbakanın ısrarlı çıkışlarıyla ülke, yine Kürt sorunu merkezli idam tartışması yapıyor.
İntikam, ölüm, zafer, bozgun siyasi güçler için her zaman temsili olmuştur. Tescil eden bir temsil.
Ama güç ve düzen için intikam ve ölüm, temsili olmak kadar izafidir de.
Bedeni hedefleyen, içgüdüsel şiddeti sokağa taşıyan, sokağın içgüdüsel şiddetini bire bir yansıtan iktidar, aynı yerde durmaz. Hiç durmamıştır. İki deniz, iki ateş arasında gider gelir. Ölüm ve intikam 'oyunun' sonu değil başlangıcıdır.
Ölüm ölümü davet eder, intikam intikamı..
Meşru ve ehli gücün yolu ihtikamı 'ehlileştirmek'ten geçmiştir. Ölümü 'damga', 'temsil' olmaktan çıkarmaktan geçmiştir. İntikam ve ölüm neden ve gerekçelerini en aza indirmekten geçmiştir.
İdamı tartışan bir ülke aslında, ölümü ve intikamı tartışır. Bunu yaparken, aynı zamanda, ülkedeki iktidarı ruhunu, siyasi düzenin özünü tartışır.
Çamuroğlu'nun dediği ve akla düşürdüğü gibi:
Bir ok düşünün, adeta cisimleşmiş bir öfke gibi atılsın. Böyle birçok ok düşünün. Biri cana değer, diğeri kalkana vurur kırılır. Oysa insan canı kadar oklar da göz nuru gerektirir. Oklar kendi kırılganlığının ötesinde bir gücü temsil eder. Mesele bu gücün nasıl simgeleşeceği, nasıl simgeleştireceğidir.
Michel Foucault, 'Gözlemek ve Cezalandırmak' adlı iktidar ve beden ilişkisini anlatan kitabında bir infazın zaptını aktarır uzun uzun.
Buna göre XV. Louis'e başarısız bir suikast girişiminde bulunan Damiens'ın önce suçu işlediği eli sülfür ile yakılmıştır.
Ardından, maşalarla vücudunun farklı noktalarından parçalar kopartılır.
Ve açık yaralara kaynar kurşun ve tekrar sülfür dökülür. Kolları ve bacakları, atlara bağlanarak ters istikamete çekme suretiyle kopartılmaya çalışılır. Olmayınca, cellat kurbanın kol ve bacaklarındaki kas dokularını bıçakla zayıflatır ve hedefe ulaşılır.
Bitmez..
Parçalanan vücuttan geriye kalanlar, hala canlıyken bir direk üzerinde ateşe verilir.
Ceza infaz edilmiştir..
İnfaz iktidarın damgasıdır.
Cinayet temsilidir..
İdam budur..
İnfazı iktidarı ve toplumu kuşatan bir ölüm ayinidir..
Ülkeyi cebir devrine geri döndürmeye kimsenin hakkı yok.
Kaynak:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/kesik-bas%E2%80%A6/34981
Yorum Yap