Savaş zayiatı…

  • 6.11.2012 00:00

 Düğün, düğüne gelenler, bomba ve ölüm.

Şemdinli'de polis aracını hedef alan saldırı 11 yaşında bir çocuğun canını aldı.

Bu tür saldırıları planlayanlar, çocuk ölümlerini örneğin, nasıl adlandırıyorlar?

'Savaş zaiyat' olarak mı?

Açlık grevlerinin 56. günü..

Aklı, vicdanı olan her kişi bu felaketin neresinden, nasıl dönüleceğini tartışıyor, yol arıyor…

Ama gelin görün ki, örgüt, açlık grevini 10.000 kişiyle sürdürme hazırlıkları yapıyor. Haber Taraf Gazetesi'nden, mahkumlar adına yazılı açıklama yapan Deniz Kaya şunları söylüyor:

'Eylemimize 10 bin kişiyle devam edeceğiz. Pazartesi gününden itibaren, Kürdistan ve Türkiye'deki tüm cezaevlerinde hasta, yaşlı ve çocuklar dışında kalan tüm tutsak arkadaşlarımız, süresiz-dönüşümsüz açılık grevlerine dahil olacaklardır..'

10 bin kişi adına verilen örgüt kararı…

10 bin kişinin canını silah haline getirmek…

Savaş zaiyatı olmaya aday 10 bin kişi…

Bu durumda, bu tablo karşısında, tutukluların dile getirdiği taleplerin, bu taleplerin yerinde olup olmamasının ne önemi kalır?

Kaldı ki, 10 bin değil, 100, 200, 500, 1000 kişi olsa ne fark eder?

Ne örgüt, ne devlet, ne haklılık, ne de yerindelik…

Asıl mesele, savaş mantığının, şiddetin siyasetle mücadelesidir.

Bunu görmemek, buna gerekçe bulmak askeri bir harita başında cephe-taktik tartışmaları yapmaktan başka neye benzer?

Siyasetin şiddetle mücadelesi zor iştir, buna şüphe yok.

Ne var ki bu mücadelede siyasetin galebe çalması ile şiddetin galebe çalması arasındaki fark hem süreç hem sonuç itibariyle esaslıdır.

Siyaset tolerans, taviz öğretir, demokrasi getirir.

Şiddet ise sistemler ve insanlar, rejimler için sadece otoriterlik üretir.

Şiddet sistem ve toplumun her hücresine saldırıyor. Şiddeti yaygın bir şekilde meşru bir mücadele aracı olarak algılayan Kürtleri, tarihsel mağduriyet ve çatışmacı siyaset fikrinden yola çıkanları, bunları değer kılan bir gelenekten gelenleri kuşatıyor.

Öyle ki, körlük ve şiddet merkezli algı haklı ve haksız, devletinden ötekinden arasında ayrımlarla düşünmeye itiyor.

Türkiye'deki entelektüel kamuoyu Kürt Siyasi Haraketine açlık grevlerini 'durdur' çağrısı yapamıyor. Haklı talepler fikrinden yola çıkıp, kullanılan yöntemi sıradanlaştırıp, grevlere dolaylı destek veriyor. Şiddeti meşrulaştırıyor.

Dün Şemdinli'de bir çocuk öldü..

Bir kez daha..

Şemdinli'de esnaflar bu olay üzerine kepeklerini açmadı. Şemdin'li Esnaf ve Sanatkarlar odası Başkanı Muharrem Tekin, 'olay kimden gelirse gelsin kabullenilecek bir durum değil, kepenklerimizi kapatarak tepkimizi göstermek istedik' diyordu...

Bu tepki, şiddete tepki hayatidir..

Sık söyleriz, tekrarlayalım:

Kürt siyasi hareketinin bugün en önemli unsurlarından birisi şiddeti tepkisel, türevsel, öz savunmanın ötesinde, kurucu bir unsur olarak kullanmasıdır. Kürt siyasi hareketinin elinde şiddet bugün hem bir müzakere aracı, hem kendi alanını kurma cihazıdır.

Bugün şiddet sarmalını üreten doğrudan Kürt sorunu değil, bu sorunun bu kuvvet stratejiine mahkum olmasıdır.

Evet bununla mücadele, siyasetin şiddetle mücadelesi zor iştir…

Siyasetin önce bize, akla, vicdana ihtiyacı var…

Kürt sorununu tartışmaya, siyaseti, müzakereye başlamanın ön koşulu olan şiddete set çeken akıl ve vicdana…

Yüksek sese, itiraza, önce yöntemi öne almaya ihtiyacı var…

Kaynak:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/savas-zayiati%E2%80%A6/34829

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums