O zaman kopsun kıyamet!

  • 12.09.2018 00:00

 İkinci el araç alırken bile aracın geçmişine bakıyoruz. Aracın siciliyle ilgili bilgiyi satıcıdan ısrarla talep ediyoruz. Kaç kişi kullanmış, periyodik bakımları zamanında yapılmış mı, hasar durumu nedir?, diye satıcıya soru üzerine soru soruyoruz. Bunda bir gariplik yok hatta daha sonra pişmanlık yaşamamak için alışverişte olması gereken ideal bir tutum.

Ne var ki aynı dikkat, özen ve tecessüsü hayatımıza doğrudan etki eden konulardan çoğu zaman esirgiyoruz. Hayatımıza tesir eden süreçler nasıl yaşanıyorsa öylece alıp hiçbir sorgulamaya tabi tutmaksızın kabulleniyoruz. Bu süreçlerin başında eğitim-öğretim süreci geliyor.

Bugün dünyanın büyük bir kısmında eğitim söz konusu olduğunda dillere pelesenk olmuş çoğu şey küresel bir ezberin tekrarından ibaret.

Ne bu ezberi ne de talimini sorguluyoruz!

***

2023´e Doğru Türkiye Eğitim Sistemi "Bulma Konferansı’nda konuşan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dünya üzerindeki gelişmelere dikkat çekerek, "Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde” dedi.

Konuşmada “kıyamet” metaforu yerinde kullanılmış bence. Bilhassa eğitim alanında üstümüzdeki ölü toprağının ağırlığı dikkate alındığında evet, ancak bir “kıyamet” bu şartlarda bize umut ve imkân vadedebilir. 

Ama biliyorsunuz ki iki çeşit kıyamet var.

Büyük ve küçük olmak üzere kıyamet değil kıyametler var.

Bize eğitimde lazım olan büyük bir kıyamet! Yoksa kendi küçük kıyametini âlemi sarsacak büyük kıyamet sanan da var. Bunları da birbirinden tefrik edecek bir idrâk gelişir inşallah.

***

Eğitim örgütlenmesinin merkezî, zorunlu ve kitlesel oluşunun belki de en az eğitim ile ilgisi var.

Neden böyle olduğunun bir tarihi var kuşkusuz. O tarihte hiç de hoş olmayan manzaralar var.

Eğitim için birer ihtiyaç, olmazsa olmazlar listesi olarak önümüze çıkarılan başlıkların çok azının eğitimin ve çocukların gerçekten ihtiyaç duydukları ile ilgisi var.

Kurumsal eğitim ekonomi-politiğin bağrında boy verdi.

Başından itibaren öncelikleri bu doğum yerine hep sadık kaldı.

Biz hâlâ bu yapı için güzel adlandırma yapmanın peşindeyiz. Kurumsal örgütlü eğitimin kendisi için belirlemediği amaçları ona yükleyerek kendinde olmayan anlamları ona vererek kendimizi onun karşısında hafızasız kılıyoruz adeta.

Herkes arzu ettiğini kurumsal eğitimden hasat edilecek bir şey olarak görüyor. Hayallerini mevcut yapı içerisinde gerçeğe dönüştüreceğini umuyor. Konuşurken söze öyle başlıyor.

Bütün bir yapı böylece ne güzel aklanıyor!

***

Walter Benjamin bir denemesinde sanat eserinin değerlendirme safhasında görülen iki tip yaklaşımdan bahseder. Yaklaşımlardan birisi eleştirmene diğeri ise açıklamacıya aittir. Benjamin uzunca bir pasajda “eleştiri” ve “açıklama” arasındaki farkı anlatır. Bunu yaparken “konu içeriği” ve  “hakikat içeriği” gibi iki temel kavramı kullanır.

Benjamin, “Eleştiri bir sanat eserinin hakikat içeriğini arar, açıklama ise konu içeriğini...” der. Odun, kül ve ateş örnekleri üzerinden farkı muntazam biçimde anlatır. Ona göre açıklamacı bir kimyacı gibidir. Odun ve külün mahiyeti ile ilgilidir. Oysaki eleştirmen için ateşin bilmecesi sürüp gider.

Şimdi, Benjamin’in bu görüşünden yola çıkıp bunu eğitime yönelik yaklaşımlara uyarladığımızda; odun ve külden başka gözleri hiçbir şeyi görmeyen ne alevin sıcaklığına ne de onun hakikatine ilişkin tefekkürü olmayan hâkim paradigmanın neferleri tarafından etrafımızın sarılı olduğunu görüyoruz. Bu paradigmanın hücrelerine kadar sirayet ettiği bir insan kaynağı var ve çok kalabalık. Buraya kadar nasıl gelindiyse bundan sonra da öyle devam edilmesi gerektiğine inanıyorlar. Kesin inançlılar ve kararlılar. Onlar eğitimi teknik bir süreç olarak ambalajlayıp kapı muhafızlıklarının mahiyetini gözlerden saklıyorlar.  

Sanki bunlarla beraber değilmiş gibi görünerek albenisi yüksek bir retorik ile  ithal yaklaşımları sürüme sokanların da ne mevcut ile ne de kapı muhafızları ile bir dertleri yok. Onlar eğitim üzerine “Vallahi adam doğru söylüyor!” cümlesini dedirttirmek ve her tekrar eden cümlede skor artışını sağlamanın derdindeler. Yoksa “Vallahi adam doğru söylüyor!” dedirttikten sonra doğruyu yapmak amacında değiller.

Bu paradigma çoktan kopması lazım gelen kıyameti sürekli geciktiriyor.

Bu paradigma ile hesaplaşmadan kıyamet kopmaz!

Bu paradigmanın müritleri ve yancıları ile de kıyamet kopmaz!

Ve nihayetinde bu ülkede bilhassa eğitim sahasında devrimci bir kararlılık göstermeden de kıyamet kopmaz!

Eğer hâlâ arzu ediyorsanız, biz hazırız! O zaman hadi kopsun kıyamet!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums