Hödüklük yükselirken!

  • 7.02.2016 00:00

 Adana Aladağ'dan yükselen alevler çocuk bedenlerini bir kâğıt gibi yakarken, yanmış bedenler çıkışı olmayan yangın merdivenin önünde kül olurken, sosyal medyada ‘Fırsat bu fırsat hadi şu dincilere saydıralım' diyenlerle, ‘Allah aşkına defansa gelin!'psikoloji ile onlara cevap yetiştirmenin derdine düşenlerin kavgası, gerçekle insan arasındaki mesafeyi sıfır noktasına indiren iletişim araçlarının gerçeği insana bu kadar yaklaştırdıktan sonra onu nasıl kör edebildiğinin ibretlik bir fotoğrafıydı adeta.

Hazindi ve utanç vericiydi. 11'i çocuk 12 kişi kağıt gibi yanmış, tedbirsizliğin, denetimsizliğin, vurdumduymazlığın ve boşvermişliğin alevlerine cılız bedenlerini kaptırmışken hangi akıl hangi vicdan ciğerinden kopup gelen yangını bir feryada, bir isyana çevirmenin dışında laf çakmanın şehvetine kendini teslim edebilir?

Ey kâğıt gibi yanan çocuk alevlerin içinde kaybolan bedenin kaç tweet eder?

Kaç günlük polemik konusudur? Kaç saatlik haberdir?

Yitip giden o çocuklar, yoksulluğun çaresizliğin en dibine gömülmüş ailelerin - başına gelmeyenin idrak edemeyeceği- trajedilerini, anne babalarının gözlerinde asılı duran gariplik ile birlikte utancımızın bir yaftası olarak boyunlarımıza astılar.

Ama biliyoruz ki acıdan ders almak yerine yine gömeceğiz onu. 

Soma'da öyle olmadı mı? Soma dün olmuştu, bugün ise Siirt-Şirvan'da yeraltından madencilerin cesetleri tek tek çıkarıldı.  Dün Konya'daki patlamayla yıkılan 3 katlı öğrenci yurdu 18 öğrenciye mezar olmuştu, bugün ise Aladağ'da yurt binası alevden bir tabut oldu.

İsmail Kılıçarslan, “kitabına uydurmak” çok eski bir hukuksuzluk biçiminin adıdır bu topraklarda, diyerek başladığı yazısında şöyle diyordu  :

“Bilmediğim, fakat öyle olduğundan emin olduğum bir şey var. Aladağ'da çocuklarımızın yanarak can verdiği yurt ruhsat alırken tam bir 'hödükler arası dayanışma partisi' kurulmuştur. Yurtta olması gereken, yönetmelikte 'şunu mutlaka yapacaksınız' yazan pek çok şey es geçilmiştir elbirliğiyle. Hödüklerden biri 'Allah rızası kartı'nı sürmüştür masaya; bir diğer hödük 'başkanım, neticede ilçe çapında bine yakın oyları var. Yarın öbür gün lazım olurlar bize' demiştir. İlk hödük 'bu kıyağınızı unutmayız Allah'ın izniyle' demiştir. İkinci hödük 'tabii, mühim olan memlekete faydalı gençler yetiştirmek, öyle değil mi?' demiştir. Buradan gazı alan birinci hödük 'zaten bu konuda sağlayacağınız kolaylık bize rüyada bildirilmişti' cümlesini kurmuştur. Kahveler içilmiş, değerlenecek arsa meseleleri konuşulmuştur.  Hadi bunun böyle olmadığını söylesenize bana. 'Amma da abarttın yahu' desenize. “

Abartmıyorsun İsmail kardeşim, abartmıyorsun!

Fazlası yok eksiği bile var söylediklerinin. Daha acısını söyleyeyim mi sana?

Keşke bu “hödükler arası dayanışma partisi” muayyen bir yerde belirmiş olsaydı. O zaman aklı, insafı, vicdanı olanlar koşup engel olabilir, hödüklüklerinin hesabını sorabilirlerdi onlardan.

Ama problem şu kardeşim: Birbirini kollamanın, imtiyazlılar networkü kurmanın, ayrıcalıklı davranmanın yani düpedüz ahlaksızlığın ve bunu bir de ‘dava', ‘hizmet' adına yaptıklarını söyledikleri için ayrıca alçaklığın her yere sıçradığı günah galerileri arasında yazıyoruz biz bu yazıları.

Senin tabirinle ‘kitabına uydura uydura' kitapsızlaşan, kendisine emanet edilen makamları grup çıkarı, dernek, sendika aidiyeti ya da bendesi oldukları yapı için manipüle eden ve kurumları zehirleyen bir anlayış ve uygulamalar ile karşı karşıyayız.

Postmodern münafıklığın zehirli oklarını ümmetin ahlak ve adalet davasının tam kalbine nişan alan bu müptezellere ya hep birlikte “dur” diyeceğiz ya da yarın bir gün herhangi bir yerde ‘ahlak' ve ‘adalet' deme cüretini dahi gösteremeyeceğiz! Çünkü yarınki söz söyleme hakkımızı bugünkü suskunluğumuz ile boğmuş olacağız.

Kendi kimliğimiz, kişiliğimiz, aidiyetimiz ve inancımız için, memleketin sulh ve selameti, karartılmak için binbir odağın harekete geçtiği yarınlarımız için, ahval ve şerait ne olursa olsun hakkı ve adaleti aziz bilip yüceltmek gibi varoluşsal sorumluluğumuz aşınıyor bu hödüklükte. Pür dikkat dışarıya, ötekine odaklanan bakışlarımız içine düştüğümüz ve bize kangrenleştiren vaziyeti görmeyi engelliyor. Kim bilir bu kadar dışarıya odaklanıyor oluşumuzun faturasıdır bunca hödüklük ve bu hödüklüğü gidermeyen tam tersine alttan alta besleyen kendini bilmez, görmez, bilmek istemez tavrımızdır. Hödüklüğün bizimkisi onunkisi olmaz. Hödüklük nereden ve kimden gelirse gelsin hödüklüktür ve dünyanın esenliği için kontrol altına alınması, mücadele verilmesi devredilemez bir vazifedir, zarurettir, farzdır. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums