‘Aklım almıyor’ diyebilmeliyiz!

  • 14.09.2016 00:00

 Musa Peygamber, kavmini kardeşi Harun'a emanet ederek Tur Dağına çıkar. Orada ilahi vahye muhatap olacak, şeriatının levhalara yazılı ahkâm ayetleri ile geri dönecektir.

Ne var ki Hz Musa iki koltukaltında sıkıca tuttuğu levhalar ile kavmine döndüğünde, karşılaştığı manzara karşısında gözlerine inanamaz. Allah'ın Firavun'un zulmünden ve şerrinden emin kıldığı halkı, kendisinin yokluğunda, Samirî isimli putperestin yaptığı altından bir buzağı heykelinin önünde secdeye kapanan müşrik bir topluluğa dönüşmüştür.

Rivayet odur ki bu manzarayla karşılaşınca Hz. Musa, gayri ihtiyari iki kolunu serbest bırakır ve sıkıca tuttuğu levhalar yere düşer. Tur'dan kavmi için fıkıh ile dönen Hz. Musa, kavminin kendisinin yokluğunda itikadını yitirdiğini görür. İtikat olmadığında sıkıca tutulan bir fıkıh da olmayacaktır, olamayacaktır.

Şimdi, Hz. Musa'nın tekrar başa dönmesi gerekmektedir….

Bu kıssada benim için en çarpıcı sahne Hz. Musa'nın kavmiyle karşılaştığı o an…

O anı gözümde canlandırıyorum… 

Allah ile konuşan ve yanlarına geldiğinde kavmini inkâra sapmış bir halde bulan Hz. Musa'nın yaşadığı hayal kırıklığı, levhaların koltukaltından yere düşüşü, kardeşi Harun'a sitemi, kavmine yaptığı ikazı, hakikati onlara tekrar hatırlatmak için çırpınışı…

Paradigması, parametreleri, önerme ve örnekleri ile Müslümanca bir hayatın tam karşısında konumlanan ve mevcut insanlık durumunu bir balmumu gibi şekillendiren modern/postmodern düzenek, Hz. Musa'nın Tur'dan indiğinde kavmiyle karşılaştığı o aralıkta yaşadığına benzer bir kırılmayı Müslümanlar için sürekli güncel kılıyor. Kuşkusuz altın buzağı da o günden bugüne yeni sürümlerle sürekli çeşitleniyor.

Türkçede ‘aklım almıyor' deriz. Küfrün her biçimini, onun gündelik hayatın pratikler dizininde karşımıza çıkan sızmalarını ve kuşatmalarını ‘aklımızın almaması' gerekiyor. Asıl problem ‘akla uygun' olduğunu düşünmek; şaşırmak, öfkelenmek yerine kabullenmek, içselleştirmek. O gün, buzağının önünde secdeye varanlar ile peygamberin ilahi vahiy ile dönüşünü bekleyenler arasındaki fark da işte buydu.

Çalışma hayatı neoliberal politikalar ile zehirlenirken,  ‘verimlilik' insan onurunun örselenmesi pahasına kutsallaşırken,  modern okul sistemi sorgulanmaksızın içselleştirilirken, ilişkiler helal/haram ayrımının silikleştiği bir aralıkta boy verirken, orman kanunu ‘reel politik' olarak yutturulurken Müslümanların maruz bırakıldıkları şeyleri ‘akıllarının almaması' doğaldır. Aklın almaması bir yana bir de akla uygun oldukları düşünülüyorsa eğer levhaları koltukaltımızda sıkıca muhafaza etsek bile bir hükmü olmayacaktır.

Sinirleri alınmış, omurgası kırılmış bir Müslümanlık birilerinin işini kolaylaştıracak, sömürü ve adaletsizlikle süren saltanatlarını mümkün kılmaya yetecektir. Öte yandan sözü boşluğa düşüren, söz söylemeyi ya da herhangi bir anlamlı iş için yola çıkmayı lüzumsuz kılacak her türlü çaba da seferber edilmekte. Bu ikincisi biz Müslümanlarla birlikte aslında tüm insanların sorunu. Anlamlı ve anlamsız sözün, iyinin ve kötünün, doğrunun ve yanlışın eşitlendiği bir atmosferin örtüsü altında soluksuz bırakılan insan, saldırı altındadır.

Dünyada işler hale getirilen düzen Müslüman karşıtlığı ile tebarüz ettiği kadar esasında insan karşıtıdır. Hayatın hiçbir notasında kayıplarından daha fazla bir kazanım sunamamıştır insana. Ve alıp götürdüklerinden daha fazlasını verememiştir ona.

Bildiğimiz insanının sonu, dedirtecek bir dönüşüme uğratılmak istenen insan, kendi kurtuluşunu bulmak zorunda. Yoksa Amerikan filmlerinde mütemadiyen karşımıza çıkan zombileşen insana şunun şurasında ne kaldı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums