- 2.02.2015 00:00
7 Haziran seçim sonuçları önümüzde güncel bir veri olarak duruyor. Anlamlı bir zaman geçmeden 1 Kasım’da erken seçim olacak. Tüm partilerin yapılacak seçimlere ilişkin beklentileri, hayalleri var. Bu beklenti ve hayallerin gerçekliğini gösterecek temel gösterge 7 Haziran öncesi söylem ne idi, ve 7 Haziran sonrası devam eden süreçte söylem ne tür bir dönüşüm geçirdiğidir.
Bu açıdan siyasi partilerin ele alınması, değerlendirilmesi ve 1 Kasım’a dönük performanslarının kritik edilmesi hem siyasi partilerin beklentilerinin hem de Türkiye’nin yakın geleceğinin gerçekliğine ilişkin muhtemel bir resmi görmemize imkân sağlayacaktır.
7 Haziran’da birinci parti olarak çıkan ve son on üç yıldır iktidarda olan Ak Parti bu açıdan ele alındığında karşımıza ne tür bir tablo çıkıyor.
Ak Parti 2002 yılında iktidara geldiğinde Türkiye’ye, Türkiye’nin kronik sorun alanlarına ve daha önemlisi Türkiye’nin geleceğine ilişkin o günün koşullarında anlamlı bir hikâyesi mevcuttu.
Bu hikâyenin ağırlıklı bölümünü, müesses nizamın tasfiyesi, vesayet düzeninin sivil siyaset lehine geriletilmesi, bastırılmış, görmezden gelinmiş kronik sorun alanlarının gün yüzüne çıkartılarak kamusal alanda tartışılır hale getirilmesi oluşturuyordu. Bu alanlarda büyük bir dönüşümün yaşandığı, kamusal hizmetlerin sunumunda göreli olarak mesafe alındığı aşikâr. Nitekim Ak Parti’ye bu süreç boyunca verilen destek de bunu doğruluyor.
KIRILMA VE KOPUŞ
Ne var ki Ak Parti ile hikâyesi arasında bir kırılma yaşandı. Özellikle Gezi Süreci ile başlayan ve 17-25 Aralık ile doruk noktasına ulaşan süreç ile Ak Parti inisiyatifini kaybetti. Yaşanan her gelişmeyi kendisine dönük bir operasyon olarak değerlendirme basitliği ile püskürtmeye çalıştı. Şüphesiz bu okumanın doğru ve makul olma ihtimali var. Ancak bu durumu yeni olarak görme, daha önce hiç olmamış gibi lanse etme teşebbüsleri naif ve gerçeklikten kopuk yüzeysel okumalara ve özünde de politik bir tıkanıklığa ve anı kurtarmaya çalışan bir pragmatizme evrildi. Oysa kendisine dönük operasyonlar daha önce de vardı. Cumhuriyet mitinglerinde, cumhurbaşkanlığı krizinde, 7 Nisan e –muhtırasında vs…. Ancak tüm bu süreçlerden güçlenerek çıkmasını mümkün kılan şey, meşruiyet alanına halel getirmeyecek meşru ve standartları yüksek bir siyasetin taşıyıcılığını yapmaktaki cesaret ve ısrarıydı. Ancak yukarıda dile getirilen 2011 sonrası süreç ile ilgili sürekli olarak dışındaki unsurların operasyon niteliklerine vurgu yaparak, olağandışı koşulların icbar ettiği netameli durumu olağanlaştırarak, savrulmak zorunda kaldığı “hukuk öncesi” pozisyonu incelikli bir strateji olarak kullandı. Olağanüstü koşulların oluştuğu bu süreçte toplum Ak Parti’ye sınırlı bir süre boyunca kredi açtı. Ancak Ak Parti’nin hem iç zaafları hem de taktik ve stratejik yanlış değerlendirmeleri “netâmeli durumu”kalıcılaştırdı. En azından böyle bir görüntüye neden oldu. Ancak bu durum da 7 Haziran seçim sonuçları ile akamete uğradı.
YENİ BİR HİKÂYE OLACAK MI?
Şimdi geldiğimiz noktada, 7 Haziran seçim sonuçlarından gerekli derslerin alındığı şeklindeki değerlendirmelerin anlamsızlığı da açığa çıkıyor. Zira temelde Ak Parti, yaşadığı politik tıkanıklığı aşacak ve toplumun yarınlarına ilişkin anlamlı ve kuşatıcı bir hikâye oluşturma becerisinden hâlâ yoksun olarak karşımızda duruyor. Hâlâ savunmada, tepkilere, gelişen olaylara cevap verme gibi defansif bir konumda. Proaktif bir tutumdan uzak, özgüveni zedelenmiş bir nitelikte.
Temelde söylediği ve ısrarla savunduğu hem ulusal hem de uluslararası boyutları olan kompleks, derin bir kuşatmayla karşı karşıya olduğu. Operasyona tabi tutulduğu, önünün tıkanmak istendiği vs. Dediğim gibi bunların, bu gerekçelerin hepsi doğru olabilir. Ancak bunların varlığı tek başına sizi desteklemek, sizin yapıp ettiklerinizden, söylediklerinizden, politik tutumlarınızdan bağımsız olarak sizi onaylamak için yeterli olmuyor. Zira dışarısının yapıp ettiklerinden daha fazla ve daha önemli olan sizin ne yaptığınız, ne söylediğiniz, ne durumda olduğunuzdur. İlahı ikazdır başınıza gelen her şey yapıp ettikleriniz yüzündendir. Zafer, büyüme, güç ve kudret kazandığınızda da böyle; yalpaladığınız, gerilediğiniz, yenilginin sınır boylarında gezindiğinizde de böyle.
twitter: @_aydinali
Yorum Yap