AKP’nin ‘Ben yaptım oldu’culuğu

  •  

 Nereye koşup, hangi derde yanacağımızı şaşırdık, “FETÖ ile mücadele” adı altında, bir dolu hukuksuz uygulama büyük bir keyfilikle hayata geçirilirken, bizzat Erdoğan’ın dile getirdiği gibi at izinin it izine karıştığı hengâmede, toplumsal muhalefet tümden susturulmak isteniyor. Sözüm ona 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünde bulunan yapıyı açığı çıkarıp, yargılanmasını sağlamak için ilan edilen OHAL, tüm ülkenin üzerinden silindir gibi geçiyor şu sıralar. Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Murat Özyaşar, Ahmet – Mehmet Altan gibi, her dönemde darbelerle mücadele etmiş aydınlar hapislere tıkılırken, darbeyle uzak, yakın ilgisi olmayan gazete ve televizyonlar, mahkeme kararına bile gerek duymadan kapatılarak, halkın haber alma özgürlüğü ayaklar altına alınıyor…

 Millet iradesinden en çok söz eden Erdoğan ve avanesi, kendine oy vermeyen millet iradesini, tümden yok sayıyor. 14 yıllık iktidar pratiği, bunun sayısız örneğiyle dolu… Teröre yardım ettiği gerekçesiyle, kimi yerel yönetimlere kayyım atanması, bunun en somut göstergelerinden bence… Kamu kaynağı kullanan bir yönetimin, değil terör örgütüne, örtülü herhangi bir güce kaynak aktarması asla kabul edilemez. Ancak, mahkeme kararı olmadan, halkın yüzde yetmiş, seksen oyuyla seçimleri kazanmış insanları görevden almak da demokrasiyle bağdaşmaz. Bu başkanlardan yalnızca 13 tanesinin (-ki dördü FETÖ’den) tutuklu olması, bu keyfiliği tüm çıplaklığıyla ortaya seriyor… “Ben yaptım oldu”  ilkesizliği, vicdanları kanatma pahasına, devletin en değerli ilkesi haline geliyor…

 FİRAVUN KALINTISI YASAKLAR

Daha önce de yazdım, AKP ve yandaşları darbelere karşı olmadı asla, 12 Eylül dahil, tarihin hiçbir döneminde de bunun örneği yok kesinlikle… Açıkça yazıyorum, “Demokrasi nöbeti” adı altında yapılan meydan işgalleri yalnızca bir şovdan ibaretti… O kalabalıkların “demokrasi” diye bir derdi olsaydı, hiç kimse, Firavun kalıntısı yasaklar dayatılamazdı topluma… AKP’nin temsil ettiği siyasal kültürün kilometrelerce uzağında olan bizler, örneğin 28 Şubat’ta, Erdoğanların siyaset yapma hakkını savunduk sonuna kadar, başörtüsü zulmüne açıkça karşı çıktık. Ama bugüne kadar, “Yozgatlıların da içki içme hakkı vardır. Bu yasak derhal kaldırılmalıdır” diyen bir tane bile AKP’li çıkmadı ortaya… Çıkmadığı gibi hararetle destekledi yasağı…

 İlke çok açık, hiç kimse başkasına bir hayat biçimi dayatamaz… Hiçbir baskı altında kalmadan dilediği gibi yaşamak evrensel tüm metinlerde yer alan en temel insan hakkıdır… Saati geldiğinde, isteyen camiye, dileyen kiliseye, canı çeken meyhaneye gider… Bunu engellemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kendini 4. Murat sanan bir vali, sanki darbe meyhanelerde örgütlenmiş gibi, OHAL’in arkasına sığınarak içki yasağı koyuyor şehrinde… OHAL’in ilan ediliş gerekçesiyle hiç alakası olmayan bu yasak, keyfi olduğu kadar utanç vericidir de… Yozgat’ın tüm yerel gazetelerine baktım, birçok yazar açıkça utanç duyduğunu yazmış yasaktan… Yozgat’ın adının böyle bir yasakla anılıyor olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş…

 HALK BÜYÜK BEDEL ÖDEYECEK

Keyfilik saymakla bitmiyor, sayılar korkunç, OHAL kapsamında, 93 bin personel görevden uzaklaştırıldı, 59 bin 841 personel de memuriyetten çıkartıldı bu ülkede… Ordudan ihraç edilen personel sayısı 3 bin 534’e ulaştı. Halen 40 bin kamu görevlisi hakkındaysa soruşturmalar devam ediyor. Bir gecede 11.301 öğretmen, terör örgütüne destek verdiği iddiasıyla açığa alındı…“Bunca öğretmenin terör örgütüne destek verdiği biliniyordu da, bugüne kadar neden bir işlem yapılmadı?” sorusuysa yanıtını bekliyor hâlâ… Kahin olmaya gerek, FETÖ iddiasıyla açığa alınanların çok büyük bölümü de dâhil, tüm bu insanlar, AYM olmazsa, AİHM kararıyla görevlerine dönecek mutlaka… Devlet çalışmadan geçen zamanlardaki maaşlarıyla birlikte son derece yüklü tazminatlar ödeyecek… Halka da bunun bedelini ödeme düşecek…

 “Uysa da, uymasa da, ben yaptım oldu” anlayışıyla hareket eden Erdoğan, anayasanın çerçevesini de aşarak büyük bir keyfilikle yönetiyor ülkeyi. Dinleyenlerin büyük tezahüratlarıyla“ak” dediği olguya, birkaç gün sonra, aynı kalabalığın coşkulu alkışlarıyla “kara” diyor. Aklına esiyor, bir gecede bakan, on günde başbakan değiştiriyor. “Kardeşim” dediği insanlara, konjonktür değişir değişmez “Eyy” nidalarıyla kükremekten geri durmuyor… Tüm totaliter yönetimlerde olduğu gibi, kimse bu tercihlerin, hangi nedenle yapıldığını bilmiyor ama. Dilediği gibi hareket etmekte son derece de haklı bence… Büyük kalabalıklar, kendisini her türlü koşulda, alkışlamaya hazır çünkü… O da büyük bir cerbezeyle esiyor, kükrüyor, hakaretin kıyısında dolaşan cümlelerle saldırıyor karşısındakine… Bizcileyin vicdan sahibi insanlaraysa, “Akıl sağlığımı nasıl koruyacağım?” sorusuyla boğuşmak kalıyor yalnızca…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums