- 25.09.2020 00:00
Türkiye’de yaşanılan, yeni bir Türkiye’yi yaratma yolunda “tarihsel uzlaşma” sürecinin diyalektiğini ve anlamını kavramak için aşağıdaki “resim” üzerinde birazcık düşünerek onu anlamaya çalışmanız gerekiyor!..
Burada altı çizilmesi gereken en önemli nokta ne midir?..
Önümüzde, iç ve dış dinamiklerin etkileşmesine bağlı olarak gelişme potansiyeli olan iki alternatif ve iki yol var:
1-Yeni Türkiye’yi oluşturacak güçler (çok kültürlülüğü içselleştirmiş “melez” insanlar) eskinin “Beyaz ve Siyahtürk Mahalleleri”nin her ikisinin içinden de çıkıp gelmeye çalışıyorlar (tıpkı yumurtanın kabuklarını kırarak çıkıp gelmeye çalışan civcivler gibi)...
2- Bu doğumun gerçekleşememesi halinde, eskinin Beyaztürk Devletçi sistemine karşı oluşan potansiyel, arkasına dinci-milliyetçi ideolojik popülist birikimi de alarak, “parantezi kapatıp Osmanlı’yı küllerinden yeniden yaratma” vb. gibi sloganlarla, Devletçi Siyahtürk bir kapitalist sistem yaratma sürecini aşağıdan yukarıya doğru gelişen bize özgü “faşist” bir yörüngeye sokabilir...
Şu anda ülkede her iki yönde de çok önemli gelişmeler oluyor. Sürecin, yukardaki alternatiflerden birincinin yönünde gelişebilmesi için en büyük güvence, artık 20. Yüzyıl’da değil 21. Yüzyıl’da yaşıyor olmamızdır!.. Küresel dinamiklerle bütünleşmiş bir ülkede suyun akışına karşı kulaç atmak belki mümkündür, ama bu türden çabalarla hiçbir şekilde 20. Yüzyıl’a özgü “kapitalizmin eşitsiz gelişme” kanunu yönünde faşist bir Türkiye yaratmak mümkün değildir... Bunlar ülkeye sadece zaman kaybettirir ve tabi bu arada bir de maliyet ödenir...
Bu nedenle, enseyi karartmayalım ama, nasıl bir yolda ilerlediğimizin de bilincinde olarak uyanık olalım; nasıl olsa su kendi yatağını bulur diyerek atalete kapılmayalım...
Yorum Yap