- 19.03.2021 00:00
HUKUK: ”devletin sınırlarını çizen gücünü denetleyen adalet dağıtan kavramdır.”
Bir ülkede “devletten hukuku çıkartırsanız...”
O ülke de çeteler at oynatır.
Ülkede güvenlik kalmaz.
Çocuğunun annesini gözlerimizin önünde öldürten bir mafya lideri de savcılığa lütfen babında “Çakarlı arabayla” ifade vermeye gider.
Bu kabusa dönüşen ortamda muhalif olan gazeteci ve siyasetçilere yapılan şiddet saldırıları giderek tırmanıyor.. Ama failler buharlaşmış vaziyette. Şaşırmıyoruz artık, ”şahsım ülkesinde” demek istemiyorum ama maalesef durum bu...
Partili Cumhurbaşkanı 2 Mart 2021 Tarihinde Saray’da şaşalı “insan hakları eylem planı” açıkladı:
“Kimse düşüncesinden dolayı gözaltına alınmayacak, baskı ve şiddete maruz kalmayacak.”
Demokrasiden yana olanlar Erdoğan’ın açıklamalarına hiç mi hiç inanmadı. Çok haklılar...
Bunun uygulanacağına inanmak için insanın aklını peynir ekmekle yemesi gerekir.
Gittikçe artan bir baskı var...Adeta tırmanıyor. Muhalif olanlara yapılanlar dehşete dönüştü...
Aslında ortaklar arasında muhalefete karşı iş, faşizan eylemler konusunda iş bölümü yapıldığını görmekteyiz...
Anayasal hakkını kullanmak isteyenlere güvenlik güçleriyle hadlerini bildirmek küçük ortaktan...
Yargı yoluyla sopa atmak “şahsımdan”...
Son çürüme “Meydan dayağı” ile daha da arttı ve hızlandı.
Küçük ortağının talimatıyla hareket eden Ülkücü eşkıyalık ipini iyice kopardı.
Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline geçildikten sonra...
Cumhur ittifakı muhalefeti iki koldan şiddet, hakaret, iftira ve tehdit yoluyla abluka altına almış durumda.
Son iki yılda 25 Muhalif Gazeteciye ülkücü çeteler tarafından fiili, yaralayıcı ve silahlı saldırılar yapılmış.
Ülkücü eşkıyalar farklı partide siyaset yapan eski ülküdaşlarını meydanlarda sıra dayağına çeker oldular.
Bu saldırılar karanlık ortam da kör sokaklar da değil, şehrin meydanlarında ve en işlek caddelerinde gündüz gözü yapılıyor.
Hem de kameralar karşısında..
Saldırganlar gözaltına alınıyor bir kaç gün sonra da serbest bırakılıyor.
Gün geçmiyor ki muhalif bir gazeteci ülkücü eşkıyaların saldırısına uğramasın.
Son saldırı ama son olur mu bilemeyiz.. Keşke olsa...
8 Mart 2021 Tarihinde Bakırköy meydanında öğleden sonra; 20-25 kişiden oluşan Ülkücü bir grup çete tarafından saldırıya uğrayan, son Gazeteci Levent Gültekin oldu.
Saldırının üzerinden on gün geçmesine rağmen bir kişi bile yakalanmış değil.
Bu çete bozuntularının bulunamaması diye bir şey yok...
Bu saldırıyı organize edenlerin devlet içinde kadrolaşmış hukukun denetimine girmeyen, iktidar ortağı MHP tarafından desteklendiği ve kollandığı tartışmasız bir vaka.
Ülkücü eşkıyalar açıkça bir partinin milis gücü gibi hareket ediyorlar.
Saldırıların durmaması ve ceza almamaları da bunu göstermiyor mu?
Çubuk’ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişiminden tutun da... Gelecek Partisi Genel Başkanı Selçuk Özdağ’a evinin önünde yapılan silahlı ve sopalı terör saldırısını, Cumhur ittifakı kınamadı bile.
İktidar ortakları bu saldırıları açıkça destekliyorlar.
Ülkede yarattıkları korku ikliminin sonuçları bunlar.
Dikkat ederseniz Cumhur İttifakı sorunları çözemedikçe siyasi muhaliflerine ve muhalif gazetecilere saldırılar peş peşe gelmeye başladı.
Cumhur ittifakı bu olaylara sessiz kalınca bu saldırılara talimatla hareket eden “yargı” da kılını kıpırdatmıyor.
Acaba muhalefete ve muhalif gazetecilere yapılanların onda biri, iktidarda olanlara yapılsaydı ne olurdu düşünebiliyor musunuz...?
Saldırıyı yapanlar bir tarafa, o kişilerin aileleri potansiyel suçlu ilan edilir; yedi sülalesine polis gece yarısı operasyon yapar, koçbaşı ile evlerinin kapılarını kırar gözaltına alırdı... Hem de kameralar önünde.
Artık MHP fabrika ayarlarına dönüp 12 Eylül öncesi pozisyonunu almış; muhaliflerine meydan dayağı atıyor...
Şahsım devletinin sahibi de yargı eliyle muhaliflerine dayak atıp, cezaevlerine gönderiyor...Akp’e iktidara geldiğinde 58 bin tutuklu ve hükümlü varken, şimdi ceza evlerinde 295 bin tutuklu ve hükümlü var. Tutukluluk artık hükümlülüğe dönüşmüş durumda.
334 Cezaevinin 187’si Akp’e döneminde açılırken...
Biz Cumhuriyeti Demokrasi ile taçlandırmadığımız sürece...
“Tavuk bir gün uçacağım hayaliyle yaşarmış” misali, bizde her sabaha ülkeye demokrasi gelecek umuduyla uyanmaya devam edeceğiz.
Yorum Yap