- 29.10.2019 00:00
Okurlarımın merakını gidererek yazıya başlamak istiyorum; iki aya yakındır yazı yazamadığımın farkında olmalısınız, 13 Eylül tarihinde düşme sonucu sağ kolum kırıldı, kırk gün alçıda kaldıktan sonra bileklik kullanmaya geçtim, kolum istenilen düzeyde olmasa da kervan yolda dizilir misali kolumu kullanmaya başladım.
Mazeretimi ve meramımı anlattıktan sonra gelelim yazımızın konusuna.
Türkiye 9 Ekim 2019 Tarihinde Suriye’nin Kuzeyine Türk Silahlı Kuvvetlerce(TSK) düzenlediği adına da “Barış Pınarı Hareketi” verdiği operasyon ile ülke gündemi bu konuya kilitlenirken; ivedi olan ve bugünden yarına ertelenmez sorunlarımızın tartışılması şöyle dursun, haber bile yapılamaz oldu.
Bu askeri hareket ayrı bir yazı konusu olduğunu da belirteyim.
Barış demenin suç olduğu hatta vatan haini ilan edildiği ve hedef gösterildiği bir süreci yaşıyoruz.
Savaşa hayır diyenlerin sosyal medyadan paylaşım yapanların gözaltına alındığı hatta tutuklandığı, kısacası savaşa ve hukuksuzluğa karşı olanlara yönelik ciddi bir cadı avı başlatıldı.
Başta ekonomik sorunları ve savunma harcamalarını gündeme getirmek isteyenler vatan haini gösterilmekten korktukları için,yok denilecek durumda olan muhalif medya ve yazarlar her türlü baskıları göze alarak bu konuları gündeme getirmeye ve haber yapmanın uğraşı içerisindeler.
Şunu da belirtelim 2020 bütçesinde savunma harcaması yüzde 12.8 artırılarak, 2019 yılında 46 milyar TL olan savunma bütçesi 2020 yılında 53 Milyar TL’ye çıktı.
Ya Diyanet İşler Başkanlığının(DİB) bütçesi 2020 yılı bütçesinden payı dudak uçuklatıyor,16 bakanlığın 8 bakanlığın bütçesini geride bırakarak 11.5 Milyar TL’ye çıkarken, besleme basın bunu haber bile yapmıyor ve hükümet yanlısı kanallarda ekonomi hiç tartışılmıyor.
Medyanın yüzde 95’ ne hakim besleme havuz medyası ve tetikçileri bunları haber yapmak bir tarafa,her şeyi güllük gülistanlık gösterip savaşa karşı olanları afişe ederek fişleme peşindeler.
Besleme basın aşağıda üzerinde duracağımız sorunları her zaman olduğu gibi görmemezlikten, gelmeye devam ediyorlar.
O kadar can alıcı sorunlarımız var ki bu sorunları rakamlarla gelin bunun kısa bir fikri takibini yapalım..
İşsizlik yüzde 15’e dayanarak tarihi bir rekor kırdı ve resmi işsizlik 4 milyon 467 bine çıkarken, sendikaların ve iş veren kuruluşlarının araştırmaları işsiz sayısının 8 milyon olduğu. Genç nüfusta işsizlik yüzde 27’e çıkmış durumda. Son bir yılda 1 milyon 164 bin işçi işini kaybetmiş.
-Akp’nin Konya Milletvekili Halit Etyemez ülkede işsizlik yok,iş adamları iş beğendiremiyor diye açıklama yapmış. İnsan bunlar ne içiyorlar demekten kendini alamıyor.
İş cinayetleri hız kesmeden devam ediyor Eylül ayında ölen işçi sayısı 145 olurken, 2019 yılının ilk dokuz ayında iş kazlarında ölen işçi sayısı bin 320’ye çıkmış. Bizim ülkemizde her gün 5 işçi iş kazası altında hayattan koparılırken,7 işçi de sakat kalarak iş göremez duruma düşüyor. Akp’nin 16 yıllık iktidarında 21 bin işçi, cinayet ekonomisi sonucu hayatını kaybetmiş bu sayıya 2019 yılı iş cinayetleri dahil değil.. Ama hükümet yanlısı sarı sendikalar kongre ve kurultaylarında Erdoğan nerede işçiler orada diye yeri göğü inletiyorlar Şunu da belirmeden geçmeyeceğim mutlaka sendikal sistem sorgulanmalı.
Gündeme gelmeyen hem de çok ciddi bir kayıt dışı ekonomi sorunumuz var, ekonominin yüzde 45’nin kayıt dışı olduğu ve yaygın bir merdiven altı üretim yapıldığı,10 milyon çalışanın sigortasız çalıştırıldığı iddia ediliyor ama, bu iddialar yetkililerce yalanlanmıyor.
Denetlenemeyen ve maliyeti kaça mal olduğu öğrenilemeyen Hazine garantili araba, yolcu ve hasta sayısının verildiği Yap-İşlet- Devret şirketlerinin yaptığı köprüler, oto yollar, şehir hastaneleri, hava limanları var.. Bu konuda sorulan sorulara iktidar tarafından verilen yanıt ”bu ticari sır “ diye karşılık veriyorlar.
15 Temmuz darbe kalkışmasında ölen şehitler ve gaziler için toplanan 309 milyon TL’nin akıbeti belli değil, hakkını teslim edelim CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bunu sormaktan dilinde tüy bitti.
Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar darbe dönemlerini aratır durumda.
Ekonomiden devam edelim toplumun en varlıklı kesimi Milli Gelirin yüzde 54’nü alırken, Akp’e iktidara gelmeden önce aynı kesim Milli Gelirin yüzde 39’nu alıyormuş.
20 Milyon insan açlık sınırında yaşarken,50 milyon insan ise yoksullukla boğuşuyor, dünyada gelir dağılımı bozuk beş ülkeden birisiyiz. Yoksulluğumuzun belgesi toplum olarak kişi başına yılda 100 kilo Gram ekmek tüketiyoruz.
12 Milyon emeklinin 8 milyonu bin 500 TL emekli maşı ile geçiniyor, çalışan nüfusun 6 milyonu asgari ücret alıyor.
2005 yılında asgari ücret 350 TL iken asgari ücretli 17 gram altın alırken,2019 yılında asgari ücret 2020 TL, asgari ücretle çalışan işçi 7 Gram altın alıyor.
TL’den kaçış önlenemiyor Erdoğan yalvarırcasına vatandaşlarımdan istirham ediyorum tasarruflarınızı TL’ye yapın diyor ama,2019 Eylül ayı itibarı ile vatandaşın bankalardaki döviz mevduatı 67 Milyar dolara çıkmış.
Ya vatandaşın temel tüketimi olan elektrik, doğal gaz, petrol ve gıda ürünlerine gelen zamlar yağmur sağanağı gibi. Bir yılda Elektriğe yüzde 52,Doğal Gaza yüzde 60,gıda ürünlerine ise yüzde 40 zam yaparken, dar gelirli emekli ve kamuda çalışanlara verilen zam ise yüzde 9.Buna bir de yakında Meclise getirilecek vergiler ile emekli ve çalışan olmak üzere tüm dar gelirliler daha da yoksullaşacak.
Demokratikleşme adında bir paket getirdiler, Türkiye Barolar Birliği(TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu; bu yasalarla gerçek gazetecilere af gelecek diyor, Saraya yakışır bir açıklama.
Halkın seçtiği Belediye başkanları ve Meclis üyelerini görevden alarak Kayyım atanıyor ama,bunu yapanlar sıkılmadan hala sandık demokrasinin namusu demeye devam ediyorlar.
OHAL kalkmadı devam ediyor, göstergesi de Kayyımlar.
Yorum Yap