- 18.04.2018 00:00
Bu da nereden çıktı diye tepki gösterdiğinizi duyar gibiyim..
Gündemle ne alakası var misali.
Doğan Medya Grubunun el değiştirmesi ile medya özgürlüğü tartışılırken, yazılı medyanın yani gazetelerin daha ne kadar ömrü kaldı tartışmalarını da, tartışmalıyızdiye düşünüyorum.
En azından ben öyle düşünüyorum.
Doğan medyanın marka değerinin altında satıldığı tartışmaları sürerken..
Gazetelerin marka değerini düşüren etkenlerin başında internet gazeteciliğinin geldiği savını öne sürenlerdenim.
Doğan Medya Grubunun iktidar yanlısı bir medya patronunun eline geçmesi ile medyanın yüzde doksanı iktidar yanlı bir medya merkezinde toplanması; muhalif olan ve medya özgürlüğünü savunan gazeteciler ve okur çevresinde bir tartışma başladı.
“Yeni bir gazete çıkartılmalı tezi ortaya atıldı.”
Bu tartışmayı başlatanlardan biri de gazeteci, Artı Gerçek yazarı Ragıp Duran iki yazı ile konuya girdi.
Tabi ben şahsen yeni bir yazılı gazeteden çok internet gazeteciliği üzerinde yoğunlaşmaktan yanayım.
Kendim de sekiz yıldır üç sitede yazıyordum bu iki siteye düştü internette e- gazetecilik yapıyor, yorum yazıları yazıyorum.
Neden e-gazetecilik?
Türkiye’de şuan da abone sayısı 65 ile 70 milyonla ifade edilen kitlesel bir cep telefonu kullanıcısının, yüzde doksanı internete bağlı görüşme yapıyorlar ve haberleri takip ediyorlar.
Milyonlarca cep telefonu kullanıcıları aynı zamanda öyle veya böyle birer gazete okuru diyebiliriz.
Dikkat ederseniz ulusal gazetelerin tirajlarında artış olmadığı gibi hatta düşmektedir, nüfus artışına göre.
Türkiye’nin nüfusu 60 milyon iken ulusal basının toplam tirajı 4 milyon sayı ile ifade edilirken,bugün Türkiye’nin nüfusu 80 milyon,ulusal basının toplam tirajı aynı rakamlarda ve yerinde sayıyor.
Peki neden?
Çünkü gazetelerin internet sayfasına girerek veya başka haber sitelerinden cep telefonu ile her türlü haberi anında yakalıyor ve paylaşıyor sunuz.
Bir yazar ve okur olarak ben de hafta da iki defa gazete alıyorum, onu da kitap eki verdikleri günlerde alıyorum ama gazeteleri,gazetelerin internet sayfalarından takip ediyorum.
Gazete sanayi toplumunun ortaya çıkarttığı bir eserdi.
Sanayi toplumu üç asırdır insanlığın hayatına kavramları,kurumları ve argümanlarıyla yön verirken,bu yön verenlerden birisi de haberlere öncülük eden gazetelerdi.
İnsanlar yıllarca haberi alma ve yayma olarak gazeteleri referans gösteriyordu.
Dergi,radyo ve Televizyon medyanın önemli farklı haber kaynaklarıydı ama birisi var ki o da Televizyon. Hala Televizyon haberleri hem sesli hem de görüntülü ve canlı olarak vermesi,medya da birinciliği elinde bulunduruyor.
Sanayi toplumunun medyası üç başlıkta toplanıyordu yazılı,görsel ve sözel diye..
Bilgi toplumunun ortaya çıkması ve internet gazeteciliğin devreye girmesi, gazeteler eski etkinliğini gösterememektedir bu da doğal bir sürecin sonucudur; çünkü bir çağ dönüşümü yaşanıyor bu değişim ve dönüşüm medyayı da kapsıyor.
Sanayi toplumunun ortaya çıkarttığı her eser gibi gazetelerde bilgi toplumuna geçilmesiyle son yıllarını yaşıyor dersek abartmamış oluruz.
İnsanlar bir an da gazeteleri elinden bırakması imkansız ama o yöne doğru hızlı bir geçişkenlik yaşanıyor..
Doğal olarak İnsan hiç bir geleneğini üç beş yılda terk etmesi imkansız gibi bir şeydir.
Birde bilgi toplumunun teknolojisinin eğitimini almadan kullanma şansınız yok ama sanayi toplumunun teknolojisinin eğitimini almaya gerek duymuyorduk.
Ev telefonu ve jetonla çalışan telefonlar bunun basit birer örneği.
Hepimiz yıllarca her sabah bakkaldan veya büfeden bir gazete alarak hayata başladık..
Veya çocuklarımızı bakkala bir ekmek bir gazete al diye gönderdik.
Bu gelenek az da olsa sürüyor.
Ama eskisi kadar insanlar gazete almadım diye de dert edinmiyor.
Çünkü internet gazeteciliğinin devreye girmesi kağıtlı eserlere eskisi kadar rağbetin olmadığını söylemeliyiz.
Yani sadece bu gazetelerde değil,e- kitap ta bunlardan biri, istediğiniz kitabı çok ucuz bir fiyatla internetten indirebiliyorsunuz.
Çok fonksiyonlu akıllı telefonlarla internete bağlanarak basın yayınla ilgili her türlü haberi bir tuşla yakalama imkanı var.
Ülke gündemi ABD’nin ve müttefiklerinin Suriye’ye saldırısı konuşulurken ben neden böyle bir konuyu ele aldım ona açıklık getireyim..
Bundan bir hafta önce İzmit’te ÖDP’li bir arkadaşım aradı BİRGÜN Gazetesinin yayın kurulundan bir arkadaş gazete okurları ile söyleşi yapacak,seni de aramızda görmek istiyorum katılır mısın dedi?
Ben de gelir dedim yer,tarih ve saat üzerine anlaştık.
Sunumunda Birgün gazetesinin zor durumda olduğunu okurlarından destek beklediğini, hatta reklam vermekten daha önemli,gazetenin abone sayısının artırmak diye bir cümle kurdu,tanıdığımızı eşimizi dostumuzu abone yapalım diye sunumunu tamamladı.
Konuşmasının kısa özeti:”Arkadaş otuz kişinin katıldığı topluluğa yarım saat gibi kısa bir süre de gazetenin genel yayın politikası üzerinde durdu. Ağırlıklı olarak ta gazetenin işçi sınıfının ve emekçi halkın çıkarları ve sorunları ağırlıklı bir yayın politikası yaptığını istedikleri desteği de alamadıklarını dile getirerek “ soru -cevap bölümüne geçti
İlk sözü alanlardanım biri de bendim ve şöyle bir önerim oldu;yazılı medyanın miadını tamamlamakta olduğunu, gazeteler senayi toplumun eserleridir,bilgi toplumunun ortaya çıkardığı internet gazeteciliği yazılı gazeteleri zor duruma soktu, aboneliğin gazetelerde bir etkisi olamayacağını ama dergilerde hala geçerli olduğunu söyledim..
Ne yalan söyleyeyim ben görüşlerimi ve önerimin dikkate alınacağını düşünürken başta gazete adına sunum yapan arkadaş olmak üzere,katılımcılardan bir kaç kişi benim görüşlerimi tebessümle karşıladılar.
Dayanamadım sunum yapan genç gazeteciye sordum, sizin gazetenizi günde kaç kişi internette tıklıyor diye? On beş yirmi saniye durakladı elli bin ile altmış bin dedi..
Hürriyet gazetesini ortalama 20 milyon kişi tıklıyor bundan haberiniz var mı dedim, kem küm etmeye başladı.
Gazetenizin çoğulculuk üzerine bir yayın politikası olmalı ve toplumun farklı olan her kesimine açılmalı dedim ama otuz kişiden terk bir emekli öğretmen, benim önerime destek verdi.Diğer katılımcılar gazetenin yayınını sınıf mücadelesi üzerine yoğunlaştırmalı ve diye öneriler getirirken sanayi toplumunun kavram ve kurumları ile medyayı anlatmaya devam edeceklerinin bu toplantı da işaretlerini aldım.
Hangi meslekten olursanız olun bu gazetecilik içinde geçerlidir..Çağın teknolojisine ayak uyduramaz bunun argümanlarını yaratamazsanız,ne ayakta kalabilirsiniz ne de kitleleri peşinize takarsınız.
Zamanın Ruhunu hayatın temposunu anlamayanlar yarını değil dünü konuşurlar.
Gazeteler artık 50 kuruş ile 1 Tl arasında gazete satarak yayın hayatını sürdüremez.
İktidara çalışmayan gazeteler devlet eliyle dağıtılan reklamlardan da pay alamaz,mevcut iktidar kendisinin işaret etmediği gazetelere özel sektöre reklam verdirtmez
Medyanın olmazsa olmazı medyanın editoryal bağımsızlığıdır.
Bunu bu çağda ancak internet gazeteciliği ile yapabilirsiniz?
Erdoğan boşuna mı Allah’ın belası sosyal medya diyor!..
Akp iktidarını korkutan yazılı medya değil, internet gazeteciliği ve Sosyal Medyadır.
İnternet medyasına ağırlık vermeyen medyanın içinde kalmaz.
Yorum Yap