- 30.03.2018 00:00
Seçimler yaklaşırken Doğan medyanın Hükümete yakın medya grubu Demirören grubuna satılması manidar değil mi?
Göbekten devlete bağlı yayın yapan, çoğulculuğu ve çok sesliliği yok sayan veya devletin ideolojisine göre ayar çeken..
Herkesin Türk,Sünni ve Müslüman olduğunu savunan,devletin ideolojisini gosuna taşıyan “Türkiye Türklerindir” diye yıllarca devlet yanlı vatandaş karşıtlı yayın yapan..
Devletin ali menfaatlerini öne alıp, vatandaşın menfaatlerini hukuka değil de, kendisini besleyen devletin iyi niyetinde gören, devlete aşık bir medyanın sessiz bir şekilde devlette vücut bulmak için;Türk Medyasının Amiral Gemisinin ara sıra iktidara muhalefet etmesine tahammül edemeyen Akp’e, Doğan medya grubunu kendine destek olan grubun içine kattı.
Devletin bir medya,medyanın da bir devlet olduğu sonucudur medyadaki son geçişkenlik.
El değiştiren ve kendine ana akım merkez medya diyen medyanın gazeteciliğin evrensel değişmez olmazsa olmaz iki ilkesini yok sayan ”objektiflik ve Bağımsızlık” mı vardı,bu medya grubunda? Hayır.
Doğan Medya grubunun 890 Milyon Dolara Akp’ye yakın Demirören grubuna satılması ile medya da tartışmalar kesilmiyor kesilecek gibi de değil..
Birde bu 890 milyon doların nerden elde edileceği ayrıca bir yazı konusu ve bu konu çok şaibeli onu da belirtelim.
Medya tartışmaları kesilmemeli ve hem de çok yönlü tartışılmalı.
Doğan Medya grubunun hükümete yakın Demirören grubuna geçmesiyle Medya’nnı yüzde 80 ‘ni bir grubun elinde toplanırken,iktidar tarafından medyanın yayın politikasıda belirlenmiş olacak.
Yaysat’ın da bu grubun eline geçmesiyle muhalif olan 3-4 gazetenin dağıtılması da zora girecek..
Dahası haber alma ve yayma Ajanslarının yüzde 90’nı bu medya grubunun elinde toplanmış bulunuyor,istedikleri haberi verip vermeme gibi bir durumları da olacak.
Tartışmamız Doğan medya grubunun el değiştirmesinden çok, özgür ve objektif ‘Medyanın Editoryal Bağımsızlığı’ ve özgür medya nasıl olmalı üzerine yürütmeliyiz.
Demokratik toplumlarda,Demokrasilerde medya dördüncü güç olarak bilinirken..
Üniversitelerde demokrasinin beşinci kolu olarak görülür.
Medya Etiği açısından tartışmayı ele almalıyız.
Medya patronu gazeteciliğin dışında başka bir sektörde iş yapmamalı.
Medya ekonomik gücünü tiraj,reyting ve reklam pastasından beslenmeli.
50 Kuruş ile 1 Tl arasında gazete satılırda bu gazetenin editoryal bağımsızlığının olduğunu söyleyebilir miyiz?
Gazete patronu medya gücünün dışında ticarette de söz sahibi olduğunda, artık iktidarları da baskı altına alıyor.
Patron böyle bir gazete çıkartırken çalışanlarına ve gazetenin yayın politikasına aynı zamanda yön veriyor.. Gazetenin yazarları kendilerine siyasette ikbal aramaları,patronun çıkarları doğrultusunda kalem oynatmalar,akçeli işlerin içine girmeleri,siyasette geleceğini yatırım için sipariş yazılar yazarak gerçek gazetecilikten uzaklaştığının en son örneğini; Akp’ye yandaş havuz beslemeli,esnaf takımından oluşan sözde gazetecileri görüyoruz.
16 yıldır iktidarda olan bir partinin hiç mi başarısız bir yönü yok..
Binlerce işçi iş cinayetinden, hayattan koparılıyor haber bile yapmıyorlar.
Bu havuz beslemeli gazeteci geçinenler eleştirmeleri gerekenleri ilk önce Erdoğan veya iktidar mensuplarından birisi dile getirirlerse,eleştirmek için hemen sıraya giriyorlar..
Çünkü niye böyle yazdığın denildiğinde Erdoğan’ı ve Akp’li bir bakan veya parti yetkilisini referans gösteriyorlar.
Havuzdan beslemelerin yaptığı gazetecilik ve habercilik bu.
Basın özgürlüğünü yıllar önce İstiklal Mahkemesinin önünde gazetecilik için Tarihe not düşen Hüseyin Cahit Yalçın şöyle haykırıyor:”Bir Gazeteci için düşündüğünü doğruları söylemek vatana karşı bir borçtur,Gazetecilik ancak hakikate hizmet etmekle soyluluk kazanır.” diyor.
OHAL ilanından sonra...
Biz de hiç bir dönem yargı bağımsızlığı ve medya özgürlüğü batı standartlarında olmadı ama Akp’e döneminde olduğu gibi de yargının talimatla çalıştığı,yargı kararlarının uygulanmadığı,en üst mahkemenin kararını yerel mahkemenin yok saydığı bir dönemde olmadı.”
“Gerçek gazetecilerin mesleklerini yaptıkları için tutuklandığı böyle bir dönemi,buna askeri darbeler de dahil deneyimli bir vatandaş olarak hiç mi hiç hatırlamıyorum.”
Bir ülkede medya özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı yoksa o ülkede demokrasi ve hukuk oyunu oynanıyor demektir.
Ülke olarak bizde bu süreçte bunu yaşamıyor muyuz?.
Bir toplumun belleğini canlı tutan,hatırlatan sorunları ve olayları güncelleyen bağımsız objektif medyadır.
Toplumun her kesimine eşit adalet dağıtan da bağımsız yargıdır.
Not:Medya ve Etiği konusunda daha fazla bilgi ve detayı merak ediyorsanız ”Birikim” Dergisinin 1999 yılında çıkan 117.Sayısına bir göz atın.M.T.
Yorum Yap