İRAN OLAYLARI VE DEVRİMLER

  • 7.02.2018 00:00

 İran’da 2017 yılının  Aralık ayının 28’de  başlayıp ‘yoksulluk,işsizlik  ve hayat pahalılığından’ şikayet eden 2018 yılının  ilk dört gününe sarkan kitlesel gösterilerin önü alınamıyor,ben yazıya oturduğumda hala devam ediyordu..Bugüne kadar olaylarda en az 25 kişinin öldüğü haberleri geliyor.

İran’daki olaylar dünyanın gündemine yeni bir tartışmanın  fitilini ateşledi..

Sorunlar devrim yolu ile mi çözülmeli yoksa  reformlarla mı, tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Akıl nasıl deliliği içinde taşıyorsa..

Devrimlerde içinde karşı devrimi taşıdığını; İran’da baş gösteren sokak gösterileri de  bunu bir daha teyit etmiş oluyor.

1979 yılında şah rejimini devrilip yerine gerici Humeyni rejiminin gelmesi ne kadar devrimdir bu hep tartışılır  olmuştur, buna girmeyeceğiz kısaca hatırlatıp geçelim..

Devrimler ileriye dönük olmalı tezi hep öne çıkartılır ve devrimler değişimci olduğu  savunulur ama böylesi gerçekleşen devrimlerde tutmamıştır;dağılan başta Sovyet devrimi ve sosyalist sistemin çöküşünü  halk  sonlandırmadı mı?

Peki devrimler olmadan da yenilikler olmaz mı?

Hem de alası oluyor işte Batı Avrupa’da ve ABD’de temel hak ve özgürlükler konusunda kitlesel gösteriler ve  mitingler oluyor, yürüyüşler düzenleniyor,grevler ve direnişler yapılıyor ama kimse rejim değişikliğini talep etmiyor..Evrensel değerler etrafında buluşuluyor.

Daha fazla katılımcı,çoğulcu demokrasinin ve hukukun etkin olması konusunda, siyasilerden talepte bulunuyorlar ve demokratik yoldan haklarını hayata geçmesi için mücadele ediliyor ve sonuçta alınıyor..

Devrimler çoğulculuğu reddeden,tekçi, ideolojisinin esiri, inancının körü olanların köktenci yaklaşımının sonucudur.Devrimler  Hoş görü ve diyalog yollarını kapatıyor.Birey ve azınlık haklarını yok sayıyor, çoğunluk hakimiyeti egemen oluyor.

İşte  İran’da neredeyse her on yılda bir kitlesel gösteriler oluyor ama  İran demokratik bir devlet yapılanmasına geçemiyor.

Dikkat ederseniz Orta Doğu toplumlarında demokrasi talebi öne çıkmıyor..

Çıkmaması kadar da doğal bir şey olamaz.

Orta Doğu toplumlarında çoğulculuk,birey ve azınlık hakları hiç ciddiye alınmıyor,kadınların hayatın içinde değil nerede ise kadınlar tamamen toplumdan soyutlandığı sisteme entegre ediliyor. Erkeklerin öne çıktığı ve erkeklerin el değiştirdiği bir sistem hakim oluyor, kadının elinin değmediği sosyal hayattan çekildiği yer çölleşir..

Bir başka sıkıntı Orta Doğu toplumları kapalı bir sistemin olması ve hiç bir ciddi devlet kurumlarından veriye ulaşılmaması,muhalefetin olmaması, sağlıklı sosyolojik bir analizi yapamıyorsunuz.

Demokrasi sanayi devrimini tamamlamış,kent kültürünü yaşam biçimi seçmiş, çoğulculuk kavramını özümseyen, sosyal,eğitim düzeyi yüksek,hukuk üreten kurallı  toplumlarda kurumlaşıyor.

57 İslam ülkesinde çoğulcu, katılımcı bir demokrasi yok ve bu ülkeler tek adam rejimi ile yönetiliyor.

57 İslam ülkesinde yaşayan halkların yüzde 54’nün okur-yazarlığı yok.

Böylesi bir toplumlar da Batı standartlarında bir demokrasi ve hukukun hayat bulma imkanı mümkün mü?

57 İslam ülkesinin içinde kör-topal demokrasisi olan tek ülke Türkiye’dir.

Aynı zaman bu ülkelerin için de  evrensel boyutta olmasa da Laiklikte Türkiye’de uygulanıyor.

Bizde ki uygulanan  Laiklik Batı standardında  olmadığını da belirtelim;laik bir ülke de zorunlu din dersi olmaz,devlet tek dine ve mezhebe de hizmet etmez ve laik devlet bütün dinlere ve mezheplere karşı mesafeli durur.

Tek adam rejimi olan ülkeler sadece islam ülkeleri değil Rusya,Azerbaycan, Türki Cumhuriyetlerde dahil tek adam rejimi tarafından yönetilmekte ve bu ülkeler aynı zaman  ortak paktları var.

Senghay beşlisini oluşturan ülkelerden  hangisine demokratik bir ülke diyebiliriz.

Erdoğan, AB üyelik sürecinden uzaklaştıkça Şenghay beşlisinin başını çeken Rusya’a  Türkiye’yi alın diye   çağrı da bulunması  tesadüf olmasa gerek.

İran’daki olayları biraz daha irdelersek çok net görüntü ve bilgi akışı olmasa da İran’da ki gösterilerde kadınların önde olması, tepkilerin geçmişteki gösterilerden farklı olduğunun işaretlerini veriyor.

Nerede olursa olsun kadınların sokağa dökülmesinin yansımaları ve yankıları farklı bir ses getirir, güven verir ve  ilgiyi de artırır.Kadın hareketlerinde şiddet çok nadir olur.

Benim İran’daki eylemlerde  ekranlara yansıyan bir kadının, eşarbını çıkartıp sallayarak kitlelerin önünde durması,  çok etkili bir fotoğraftı.

80  milyon nüfuslu  İran’da Humeyni rejimini temsil eden mollalar halkın sokakta attıkları sloganlara kulak verir mi;çok zor, çünkü toplumun ortak talebi demokrasi ve hukuk değil, yoksulluk,rüşve ve hayat pahalılığı öne çıkıyor.İran’da gençler arasında işsizlik yüzde 30’lar da seyrederken bizde de gençler arasında işsizlik yüzde 20’lerde.

Böylesi gösterilerde İslam ülkelerinde çalışanların maaşlarına ve farklı kesimlerin isteklerine karşılık ağızlarına birer parmak bal çalıp geçiştirirler ve gösteriler de sona erer.

İran’da örgütlü bir sivil itaatsizliğe dayanan,sınıf mücadelesi veren bir kültürün olmaması ve alt yapısının bulunmaması nerede ise, yok gibi.

Yoksulluk,hayat pahalılığı,rüşvet,işsizlik,gösteriler  ve özgürlükler çağdaş bir eğitim talebine dönüşmez,demokrasi ve hukuk ortak payda olmazsa, o ülke de demokratik bir sistemin hayata geçmesi çok zor.

Sanayi devrimini tamamlamamış ülkelerdeki kitlelerin tepkilerinin ortak çıkış noktası;dış güçler sendromu hiç değişmiyor.Sanki bu halkları  yoksullaştıran,pahalılığı oluşturan,gelir dağılımını eşit dağıtmayan,cahil bırakan dış güçler.

Artık devrimlerle  değil de, toplumun her kesimini içine alan ve kapsayan,  mutabakatlar ve ortak paydalarda buluşmadan sorunları çözmenin,barış ve huzur içinde yaşamanın   başka bir yolu gözükmüyor.

Hele yaşadığımız internet çağında sosyal medya üzerinden klavye devrimciliğini de kimse küçümsememeli.

Bilgi çağında en büyük muhalefeti insanlar sosyal medya üzerinden yapıyorlar.

İnternet,diktatörlerin ve evrensel değerleri  içselleştirmeyenlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.

İran’da yöneticiler  gösterilerden topluma bilgi ve görüntü akışını kesmek için internet erişimini engelleme yolunu seçmediler mi?.

Erdoğan’ın da Gezi olaylarında  Allahın belası sosyal medya toplumların başının belası oldu, sözünü de  hatırlatmış olalım.

Zamanın ruhunu okuyamayan,tarihin temposuna ayak uydurmayanlar ayakta kalamazlar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums