- 1.01.2016 00:00
Bunu kim söylüyor?
Başbakan Binali Yıldırım..
Ne zaman ve nerede?
23 Ekim 2016 Tarihinde Afyon’da partisinin tüm milletvekillerinin katıldığı genel istişare toplantısının ardından.
Demek ki AKP’nin milletvekilleri bu toplantıda ‘Ergenekon ve Balyoz’ davasını masaya yatırmış olmalılar ki, böylesi önemli bir toplantının ardından açıklama yapıyor Başbakan.
Hatırlarsanız Balyoz ve Ergenekon davasının Savcısıyım diyordu Erdoğan..
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan Sonra Erdoğan ‘Milli Ordumuza Kumpas Kurdular’ dedi bu davalar için?
Pek Milli Ordumuza Kumpas Kurdular sözü ne olacak?
Başbakanın Balyoz ve Ergenekon sapına kadar vardı açıklaması Beştepeden habersiz olmasa gerek!.
Bugüne kadar bu açıklamayla ilgili Beştepeden olumlu veya olumsuz bir ses çıkmadı.
Ergenekon ve Balyoz davasından yargılananlar cezaları Yargıtay tarafından onanmış birer mahkumdular.
Milli Ordumuza Kumpas kurdualr sözünden sonra dava tekrar görüldü..
Bu davadan yargılanan bir tane içeride kişi kalmadı ve davadan yargılananlar berat etti. Şimdi bu davanın mağdurları haklı olarak milyon TL’ik tazminat davaları açtılar.
Balyoz ve Ergenekon davalarının Savcısı olan Erdoğan ve Bu davalar sapına kadar vardı diyen Başbakan,Milli Ordumuza Kumpas kurdular sözünü ne yapacaklar şimdi?
Balyoz ve Ergenekon davalarının etrafından dolaşarak, darbeci ve FETÖ terör örgütü üyesi suçlamasıyla Silivri cezaevinde tutuklu bulunan Ahmet Altan’ın suçu ney?
Gerçi Ahmet Altan çok açık ve net olarak Taraf Gazetesinde yazdıklarına, gazetede yaptığı haberlere ve attığı manşetleri koç gibi savunuyor ve şöyle diyor: ”bugünde olsa böyle bir haber önüme gelse gazeteci olarak yine manşetten verir, haberde yapar aynısını yazarım.Ergenekon ve Balyoz davaları askeri darbenin hem de kralıydı diyor.”
Ahmet Altan Ergenekon ve Balyoz davaları için;ben bunları yazarken ve manşetten verirken Erdoğan’da hemen hemen birebir benim gibi açıklamalar yapıyordu diye;bu sözlerini 2 Eylül 2016 tarihinde İstanbul Çağlayan Adliyesinde savunmasında 13.Ağır ceza mahkemesinde yargılandığı davada söyledi ve hem de hakimlerin huzurunda kayda geçirdi.
Şu soruyla bu konuyu geçici bir ara verelim ama takipçisi olacağız; Balyoz ve Ergenekon bir darbe ise Başbakan bunu iddia ediyor,Milli ordumuza kumpas kurdular iddiası ne oluyor? Bu dava nasıl kapatılacak veya kim yargılanacak iki tane suçlu olmaz,iki suçlu rüşvette geçerlidir, rüşveti alan da verende suçludur.
Gelelim AKP’nin demokrasi açmazına!..
Erdoğan’ın ve tayfasının çok üzerinde durduğu Milli irade ve seçimle gelenin seçimle gitmesi neden Kürtler’de geçerli omuyor,Kürtleri öldüren niye terörist sayılmıyor?
24 Tane Kürt belediye başkanlarının görevden alınarak kayyum atandı, buna Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Eş Başkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı’da tutuklanarak ilave edildi.
Hem de ortada bir yargı kararı yok,Kanun Hükmünde Kararnamelerle kayyum atanması,milli iradeyi yok saymak,bir yetki gaspı olmuyor mu?
Kürtlerin seçileni ile seçeni neden milli iradenin temsilcisi ve gerçek özgürlüğün sahibi olmuyor? Erdoğan’da bunun bir açıklaması var mı acaba?
Erdoğan bir şiir okuduğu için Belediye başkanlığından alınmış, hapis cezasına çarptırılmış ve hapis yatmıştı..Şimdi kendisinin, seçimle göreve gelmiş Kürt illerindeki Belediye başkanlarına yaptıklarının ne farkı var?
Eğer Kürtler demokratik yoldan kendilerini temsil edenleri özgürce seçemez,seçtikleri de bu görevi özgürce yapamazlarsa, dağa çıkışların önünü kesemez ve dilimiz varmıyor söylemeye ama iç çatışmalar bölgeyi sarar, bunu bilmek için de kain olmaya da gerek yok.
Geçmişte ne eksik bırakıldı ki Erdoğan doksanlı yılların Kürt filmini tekrar vizyon soktu?
Bu filmi izlettirmenin kimseye faydası olmaz, daha fazla gözyaşı ve kanrevandan başka bir şey getirmez..Doksanlı yıllarda DEP’li milletvekillerinin tutuklanması,köy yakmalar,köy boşaltmalar,zorunlu göç,faili meçhuller,gözaltı kayıpları ve yargısız infazlar sonucu değil mi, HDP’yi İstanbul’da üçüncü parti yapan?
Yüzde 10 seçim barajı, Kürtler parlamentoya girmesin diye tutulmadı mı?Kürtler bağımsız adaylarla bu barajı delmedi mi?
Sonuç ne oldu?
Şuan yüzde on barajını çok rahat aşan son iki genel seçimde 5.5 milyon seçmenin oyunu alan ve parlamentoda 60 milletvekilliği ile temsil edilen bir HDP’e çıktı ortaya.. HDP, şimdi Kürt sorununun meşru yoldan çözümünü savunan,demokrasiden yana olan güçlerin Türkiye partisi konumuna geldi.
Kürtleri öldüren terörist sayılmıyor.
23 Ekim 2016 Tarihinde Cumhuriyet gazetesi verdi bu haberi.. Her zaman olduğu gibi merkez ve yandaş medya bu haberi görmedi yine.
Haber şu:”Uğur Kaymaz’ı Öldüren Polisin adı üst Geçitte” diye verildi.
“ 21 Kasım 2004 yılında Uğur Kaymaz Mardin’in Kızıltepe İlçesinde 12 yaşında bir çocuktu.Ugur Kaymaz’ı 13 kurşunla vurarak öldüren Yaşafettin Açıksöz,2004 yılında ismini Serdar Gökbayrak olarak değiştirdi.15 Temmuz darbe girişiminde Özel Harekat Daire Başkanlığı’na yönelik saldırı da yaşamını yitiren polis Serdar Gökbayrak’ın adı Kocaeli’de bir üst geçide verildi.Eski İstanbul yolu üzerinde,Kocaeli Üniversitesi(KOÜ) Umuttepe Yerleşkesi B kapısı önündeki üstgeçidin açılış törenine Kocaeli Valisi Basri Güzeloğlu,AKP Kocaeli Milletvekili Raziye Sezer Katırcıoğlu,Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’da katıldı.”
12 yaşında olan bu Kürt çocuğu öldürenin katil olduğu kesin ama o güvenlik görevlisi hapiste olması gerekirken, ismini değiştirerek polislikte tutuluyor, darbe girişimi sonucu ölünce de şehitlik unvanı ile devlet kahramanlaştırıyor.
Güvenlik görevlilerinin öldürdükleri Kürt ise bu ülkede görevine devam etmesinde bir sakınca görülmüyor.
Yaşından fazla kurşun sıkarak hayatının baharında ölen çocuk Uğur Kaymaz ne olarak anılacak?
Görüldüğü gibi Ugur Kaymaz’ın katili devlet tarafından kollanılıyor ve ödüllendiriliyor!.
Ondan sonra da Kürtler ne istiyor diyorlar?
Kürtler, Batı’da devlet vatandaşına nasıl davranıyorsa bize de aynı davransın, eşit vatandaşlık hakkından yararlanalım diyorlar bu kadar basit.
Kürt sorunu çözülsün, akan kardeş kanı dursun, savaş değil barış diyenlerin teröre destek veriyor diye yaftalayarak işinden eder,hapse atar,hakkında soruşturma açar hukuksuz görevden el çektirirseniz, barışı sağlayamaz;bir dönem savcısı olduğunuz yolsuzluk ve rüşvetten yakalandıktan sonra bu davaları, Milli ordumuza kumpas kurdular diyerek söylediklerinizi inkar duruma düşersiniz; Egenekon da Balyoz da sapına kadar vardı diye, kendi kendinizle çelişir içeride ve dış dünyaya rezil olursunuz.
Kürdün seçmeni milli irade olmadığı gibi, seçileni de milli iradeyi temsil etmiyor ve öldürülen Kürtler de bunları hak ediyor noktasına geldik.
Milli irade demek Erdoğan’ı ve AKP’yi seçenler mi oluyor?
Eergenekon ve Balyoz davaları sapına kadar varsa,Milli Ordumuza Kumpas kurdular sözünü nereye koyacaksınız?
Sahi Erdoğan Ergenekon ve Balyoz davalarının Savcısıydı şimdi neyi?
15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayagı niye çıkartılamıyor?
Not:Tutuklu Gazetecilerin çetelesini tutmaya davam;15 Temmuz darbe girişiminden bu tarafa ülkenin tanınmış önde gelen gazetecileri Nazlı Ilıcak,Şahin Alpay,Murtaza Er Türköne,Ahmet Turan Alkan,Murat Aksoy 30 Temmuz’dan,Necmiye Alpay,Aslı Erdoğan 28 Ağustos’tan,Ahmet ve Mehemet Altan Kardeşler 10 Eylül’den beri ve 125 Gazeteci de cezaevlerinde tutuklu..Bu Gazeteciler neyle suçlandıklarını bilmedikleri bir suçtan dolayı özgürlüklerinden mahrum, işin daha kötüsü ne zaman mahkemeye çıkacaklarını da bilmedikleri gibi,15 Temmuz darbe girişiminden bu tarafa tam 2 bin 500 gazeteci de işinden olmuş.
Ben yazıyı bitirdiğimde beklenen bir operasyon daha,beklenen diyorum (Erdoğan Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT Tırları ile yaptıkları haber üzerine bunları onların yanına koymam demişti hatırlarsanız) Cumhuriyet Gazetesine yapıldı ve 18 yazarının gözaltına alınmasına karar verildi haberi düştü medyaya.MT.
Yorum Yap